Te Quiero Mucho Antalyaspor
14 Şubat 2015 Cumartesi akşamıydı, buluştuk, öpüştük, koklaştık…14 seneden beri hep kalabalık yerlerde buluşmayı severdik, ortam rengi ise yeşil olurdu. Onunla buluşmak için okuldan mı kaçmadım, anneme mi yalan söylemedim… Her şey onun içindi, o kırmızı beyaz renkler içindi. Bazen yağmur yağardı, bazen de sıcak kavururdu. Onca şey arasında yeşil zemin üzerinde, o kadar insanın arasında hasretimizi giderirdik.
Bu cumartesi de öyle bir gündü. Adı üstünde hiç bitmeyecek, sonsuza dek sürecek aşkımla buluşacaktım. Heycanlıydım. Aslında sıradan bir buluşmaydı. Gidilecek, sevgi gösterilerinde bulunulacak ve bir dahaki buluşmaya kadar ayrılacaktı. Sevgi de bu değil miydi zaten, karşılıksız sevgi… Sorumluluk bilincinde, saygı ve sevgi çerçevesinde vakit geçirip belki gelecek güzel günlerden, belki de geçmişten bahsedecektik.
Oturduk saat 18.30’da, biraz geçmişten konuştuk. Önce okuldan kaçıp gittiğim, Fazlı’nın bize 4 gol hediye ettiği Van maçından; daha sonra Vedin Musiç’in Bursaspor’u son dakikada yıktığı, Serdar Kulbilge’nin gözyaşlarını beraber oturup hoş bir şekide izlediğimiz maçtan… Babama beni götürmediği için çok kızdıp ağladığım, buluşamadığımız Atilla Birlik’in maçından bahsettik. Biraz duygulandık. Sarıldık. Yeşil zemini aydınlatan ışık gibi gelecek günlerin aydınlık ve böyle güzel olması temennisinde bulunduk. Kötü günlerden bahsetmedik mi, ettik tabii ki. Küme düşmeleri, “Neler Oluyor Bize” şarkısını söyledimiz günleri yad ettik. En sonunda önümüze baktık, gelecekten neler beklediğimizi birbirimize sorduk. Çok bir şey beklemiyorduk aslında. Beklediğimiz tek şey iyi sonuçlar, şampiyonluk mu? Hayır tabii ki. Fazla üzülmeden sakin bir hayat geçirmek. Akdeniz’in kıyısında huzurlu, sıkıntısız bir hayat… Daha ne ister ki bir insan..
Tam bir saat geçmişti. Güzel günlerden, geçmişten bahsederken ne olduysa sevgililer günümüz kötü geçmeye başladı. Yeşil zemin üzerinde karartılar, isteksizlikler, kara bulutlar gezinmeye başladı. Sevgililer günü güzel başlamıştı. Kötü bitti. Yan tarafımızda gördüğümüz bir sevgili de sevindirdi bizi. Kötü günlerde birbirine kenetlenmiş, isteyen arzulayan bir Ordu takımı… Zaten asıl sevgi kötü günde belli olmaz mı? Onu gördük, beraber izledik bu cumartesi. Sonuçta biraz üzüldük. Biraz streslendik fakat her şeye rağmen güzellikleri, sevgileri sentezledik. Ne kadar kötü bir gün olsa da… Herkese, her şeye rağmen sevgililer günümüz kutlu olsun Antalyaspor’um…
Sevgi dedik, sevgililer günü dedik, aşk dedik, fedakarlık dedik, arzu dedik, istek dedik… Bu Cumartesi günü arma sevdalılarından başka kimse yoktu sahada. O özel günde takımını desteklemeye gelen taraftardan başka kimsecikler yoktu. Sevgi dolu kalabalık arasında yalnız kalmış, kötü insanlar vardı. Bir armayı göğe çıkarmak değil, yerin dibine sokmak isteyen insanlar… Teknik direktöründen futbolcusuna, futbolcusundan yönetimine… Sevginin, Antalyaspor aşkının ne demek olduğunu bilen insanların gelmesi lazım. Bu devran böyle döndükçe biz birbirimizi her zaman severiz. Yalnız huzur bulmak için kökten temizlik lazım. Siyasetin, bahis oyunlarının gölgesinde duranlar değil… Akdeniz kenarında huzuru için savaşanlar lazım. Aşk lazım. Fedakarlık lazım. Başlı başına sevgi lazım, sevgi!
Kalbinde biraz olsun Antalyaspor sevgisi olanlara…