Bitmeyen Sezon
Ulaş Kalkan yazdı.
Yıllar sonra Süper Lig’e yükselen bir rakibe karşı sezonun son deplasmanında alınan mağlubiyet belki kâğıt üzerinde kimseyi şaşırtmadı ama maçın özetiyle değil, sezonun özetini tamamlar nitelikteydi bu skor. Kırılgan, plansız, dağınık ve duygudan yoksun bir futbol sezonunu noktalıyoruz. Kötü geçen bir yıldan bile ders çıkararak ayağa kalkmak mümkündür ama korkum o ki biz, aynı yanlışların tekrarına bile direnecek bir iradeye sahip değiliz. Çünkü sahada yenilen sadece 11 oyuncu değil, yıllardır biriken ciddiyetsizlik ve vurdumduymazlıklar oldu.
Eyüpspor karşısında ilk golü bulan taraf olmamıza rağmen skoru koruyamadık. Tıpkı sezonun geneli gibi; ne zaman bir ışık yansa, ardından bir karanlık çöktü üzerimize. 2-1’lik skorun bu kadar kolay kabullenilmesi, yedek kulübesinin tepkisizliği, saha kenarının heyecansızlığı Antalyaspor’un bu yılki karakterini anlatmaya yetiyor zaten. Mücadele eden birkaç oyuncu dışında, gerçek bir kazanma inancını sezon boyunca nadiren görebildik. Üst üste iki maç kazanmayı başardığımız o kısa dönem dışında, taraftara umut veren bir süreç yaşanmadı. Kümede kalmamız tamamen bireysel çabalara ve ligin genel dengesizliğine bağlıydı.
Sezon başında maddi sıkıntılarla başlayan süreç, FIFA’dan gelen transfer yasağı ve ödemelerdeki tıkanıklıkla daha da çetrefilli hâle geldi. Fakat yönetim bu tabloyu ya küçümsedi ya da alıştı. Hâlâ maaşlar aksıyor, hâlâ eldeki oyuncular tutulamıyor, hâlâ net bir vizyon ortaya konmuyor. Herkesin bildiği bu gerçekler konuşulmadıkça çözüm de gelmiyor. Taraftar ise her hafta bu bilinmezliğe rağmen tribünlere geliyor, ekmeğinden artırıp forma alıyor, kendine göre umut kuruyor. Fakat her geçen yıl, camia dediğimiz yapının sadece tabelada kaldığını daha çok hissediyoruz. Antalyaspor kulübü, halktan kopuk yönetilemez. Bu şehirle gönül bağı kurulmadan, forma yalnızca iş kıyafeti gibi giyilirse bir anlamı kalmaz.
Sahada her şeye rağmen parlayan oyuncular oldu elbet. Erdoğan Yeşilyurt, Kaluzinski, Alperen gibi isimler sezon boyunca sorumluluk almaya çalıştılar. Fakat onların çabası, yapısal sorunların altında ezildi. Zaman zaman iyi oynadık, zaman zaman skor aldık ama hiçbir zaman bir sistemimiz, bir omurgamız, bir rotamız olmadı. Bu da sezonu “zar zor kurtulduk” hissiyle kapatmamıza neden oldu. Ne ileriye umut verecek bir kadro planı, ne de heyecan yaratacak bir proje kaldı elimizde. Oysa Antalyaspor için hedef sadece ligde kalmak değil, şehirle bütünleşmek, her hafta bir şeyler inşa etmek olmalıydı.
Bugün lig sona erdi sayılır ama sorular geride kalıyor. Antalyaspor’un geleceği için planı olan var mı? Transfer yasağını kaldırmak için irade gösterecek bir yönetim var mı? Bu şehirde yüzünü taraftara dönecek bir lider var mı? Bunları bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, Antalyaspor bu şehrin ortak değeridir ve kimsenin kişisel hırslarına feda edilemez. Taraftarın yıllardır gösterdiği sadakat karşılıksız bırakıldıkça, kulübün ruhu da sessizce kayboluyor. Ama biz yine de buradayız, yine de sorarız: “Nerede kaldı o eski Antalyaspor?”