Kırıp Dökmeden
Ramazan Özaylı yazdı…
Yedi maç üst üste galip gelerek tarihe geçmeyi bizler tribünde çok istedik ama olmadı.
Maçın başında orta sahada Hakan Özmert’in sakatlığı ve kurallar gereği sahada 3 Türk futbolcu olması gerektiği için hiç hesapta yokken Ndao’yu kaybettik. Girenler, çıkanların yerini dolduramayınca istediğimiz oyunu sahaya yansıtamadık ve iki takım arasında sıkışan oyunu lehine çeviren Kayserispor oldu. Üç puanı kaçıran değil, 1 puanı kazanan taraf olurken en azından yenilmedik ve sıfır, birden büyüktür mantığı ile yenilmezlik serimizi 12 maça çıkardık.
Kayseri maçında beni çok mutlu eden ve Antalyaspor’un geleceği için şehir takımını destekleme bilincinin oturacağı yaş aralığı olan 13-15 yaş arası çok fazla Antalyasporlu vardı. Ben 7 yaşından beri sağlığım müsaade ettiği sürece hep tribünde oldum ama bu sezonki kadar Antalyasporlu genç görmedim. Okullar olsun, kütüphaneler olsun, yapılan aktiviteler olsun geri dönüşlerini almaya başladık.
Kayserispor maçında özellikle 07 Gençlik ve maraton olmak üzere tribünlerimiz bence sezonun en yüksek performansını sergileyerek maçtan hiç kopmadılar. Ligin ilk yarısında oynadığı oyun ve hırsı ile herkesin sevgisini kazanan Andrea Poli ile tribünler arasında Kayserispor karşılaşmasında olmaması gereken bir elektriklenme yaşandı. Ayaklarımız biraz yerden kesilip daha ilerisini hayal etmeye başladığımız için beklenti yükseldi ve verilen reaksiyonların dozu kaçtı. Tribünler olsun, sahadaki futbolcularımız olsun kimsenin bu takımın kötü olmasını istediğini düşünmüyorum. Bilhassa Kayseri’ye karşı kazanmak istedi tribünler ve maçı yaşayarak destek oldular. Hal böyle olunca hepimizi geren durum cereyan etti. Ayaklarımız hep yere basmalı derken bahsettiğim durum buydu. Maalesef ligde bulunduğumuz konumun tadını çıkaramadığımızı düşünüyorum.
Poli’nin zihninde oynamak istediği oyuna, yapmak istediklerine kondisyonu ve ayakları müsaade etmedi. İstediğini yapamadıkça gerilen Poli yapmaması gerekeni yapıp tribünle polemiğe girdi. Devre arasında yapılan takviyeler ile forma şansı bulmakta zorlanan bir futbolcunun psikolojik olarak yıpranması ve bu yıpranmayla kontrolü sağlamakta zorluk çektiğini görüyoruz. Ciddi bir gerginliğinin olduğu yüzünden ve mimiklerinden çok net belli oluyor. Tepkiler devam ederken tribünlerin büyük bir kısmı Poli’ye destek olup alkışlayarak oyundan kopmaması için gayret gösterdiği anda kendisini alkışlayan kişilere de kendisine sakin olmasını söyleyen hocası Nuri Şahin’e de aynı hareketi yaptı. Profesyonel bir futbolcunun sahada yapacağı en son şey, tribünlerle fiziki diyaloğa girmesidir. Bu olay nedeniyle maç sonu Batı Alt tribün çıkışında insanlar neredeyse birbirleriyle yumruk yumruğa kavga ediyordu. Hiç gerek var mı bunlara ?
Bu bahsettiğimiz konuların hepsinin çözümü var ve oluşan bu gergin enerjiyi sahaya yansıtabilecek bir ekibe sahibiz. Kol kırılır yen içinde kalır anlayışından vazgeçmeden, özellikle sosyal medyada birbirimizi kırıp dökmeden birlik içinde olmalıyız.
Cumartesi günü bir puan alsa bile şampiyon olacak Trabzonspor’a misafir olacağız. An itibariyle bütün biletleri bitirmiş durumdalar. Seyircinin yoğun baskısının ters dönüşlerine defalarca şahit olduk. Bu karşılaşma teknik ekip ve futbolcularımız için de farklı bir deneyim olacak. Sakin kalır ve futbolumuzu oynarsak heveslerini kursaklarında bırakabiliriz. Aksi durumla karşılaşılması halinde yolumuza devam edip 6 puanlık bir karşılaşma haline gelen Konyaspor maçını beklemeye geçeceğiz.
Biz büyüklerin tribünde küçük kardeşlerimize de örnek olduğumuzu unutmadan, birbirimizi kırıp dökmeden yolumuza devam etmeliyiz.