Parmakla Sayılacak
Ulaş Kalkan yazdı.
Rahat bir nefes almış gibi hissettiğimiz, moralimizin az da olsa düzeldiği bir hafta yaşadık. Evimizde yine geri düştüğümüz bir maçtan, ilk yarıda bulduğumuz 3 golle galip ayrılmayı başardık. Bu galibiyet ile -suni de olsa- düşme hattından bir nebze uzak konumlandık puan durumu listesinde. Suni diyorum, çünkü düşme hattının en üst sırasında yani 16. sırada bulunan, bu hafta karşısında galip geldiğimiz Bodrum FK ile aramızdaki puan farkı yalnızca 3. Tek bir galibiyet puanı uzaktayız düşme hattından. Bu da doğal olarak pek de iç rahatlatıcı bir tablo değil. Hele ki ligde 12 maçta almış olduğumuz 4 galibiyeti, ligin son 4 sırasındaki takımlara karşı almış olduğumuz gerçeği ile de birleşince rahat değiliz, rahat olamıyoruz.
Kazandığımızda bile sevincimizin çok kısa sürüp “Ne olacak bu gidişat?” diye hayıflandığımız bir idare dönemi içerisindeyiz. Gencinden yaşlısına taraftarın hem takımdan hem de kulüpten gitgide uzaklaştığını, tribünlere bakınca anlayabiliyoruz. Buna dur demenin formülü belli olsa da koltuk sevdası, Antalyaspor’un bugünü ve yarınından daha kıymetli geliyor. Antalyaspor maç kazansa da o galibiyete Antalyaspor ile beraber sevinecek insanlar küsüyor ya da küstürülüyor. Sonumuz neye varacak, hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Maçı değerlendirecek olursak; rakip daha maçın başında hızlı bir hücumla golü buldu. Bu erken yenilen gol, daha öncelerde olduğu gibi Antalyaspor’da paniğe pek de sebep olmadı. Takım olma bilinci açısından bu, güzel bir anekdot oldu. Yediği golden sonra da önde basan, rakibi dar alana sıkıştıran bir Antalyaspor vardı. Önce Erdoğan’ın ortasında Soner beraberliği getirdi. Bu golden 11 dakika sonra da rakip savunmanın baskıdan hataya zorlandığı anda araya girip güzel bitiren Gaich, skoru 2-1 yaptı. Erdoğan Yeşilyurt’un sağ bekte adeta bir orkestra şefi gibi oynadığı bu yarıyı, Larsson’a yaptığı, bu maçtaki ikinci asistini müjdeleyen golle tamamladık ve ilk yarı skoru da 3-1’e gelmiş oldu. Maçın bana göre yıldızı olan Erdoğan, iki takım arasındaki en bariz farklardandı.
İkinci yarı da ilk yarıda olduğu gibi rakibimizin daha çok üzerimize gelmesiyle başladı. İkinci yarının ilk 15’i biterken VAR’dan gelen penaltı, Antalyaspor taraftarına bir şeyi hatırlattı: Bize bu sene rahat yok. Neyse ki bu penaltı, her ne kadar normal sürenin bitimine yarım saat kala gelmiş olsa da, maçın son golü oldu ve bu sezon tahminen parmakla sayacağımız galibiyetlerimizden birini daha elde etmiş olduk.
Oynanan futboldan, tribünlerin boşluğundan, şehirle kulübün gitgide uzaklaşmasından memnun olan var mıdır? Zannetmiyorum. Fakat Antalyaspor atkılılarındır, Antalyaspor bizimdir. Ve bizim olanı bizden alabileceklerini de hiç zannetmiyorum.