Biz Hancıyız
Ramazan Özaylı yazdı…
Gaziantep beraberliği ile ne Trabzonspor galibiyetinin önemi kaldı ne de geçmişte oynadığımız iyi müsabakaların değeri.
Ligimiz hakkında bilgisi olmayan birine Gaziantep ile oynadığımız karşılaşmayı izletseydik, kesinlikle hazırlık karşılaşması zannederdi. Mutlak galip gelinmesi gereken bir karşılaşmada evimizde deplasman takımı gibi oynadık. Futbolcuları bilmem ama kendi adıma oynanan oyundan ve sahadaki futbolcuların vurdumduymaz tavırlarından utanç duyuyorum.
Sahada takımdaşlığın yitirildiği, futbolcuların maç bitse de gitsek dediği 95 dakikalık mizansen izledik. Bünyamin yerde kalıyor, tepesine üç tane Gaziantepli oyuncu çöküyor. Crivelli’den başka ne müdahale eden var ne de koşup takım arkadaşını koruyan. Tribünden tepkiler gelmese kimse gitmeyecek!
Mehmedi ve Martins bir yıldır top oynamadıkları için bunu dile getirmiş, tedirgin olmuştuk. Ama sahada 90 dakika kalan Fernando hiç sırıtmadı. Varın, takımın performansını siz düşünün!
Önümüzde 14 maç kaldı. Fikstürümüz hiç iç açıcı değil. Biz kan kaybederken rakiplerin seriler yakalayarak yükselişe geçmesi, işi daha fazla çıkmaza doğru sürüklüyor. Artık kümede kalma mücadelesi vereceğimiz aşikar. Takım bu denli darmadağın iken değil 2, 12 tane futbolcu takviyesi yapsak da nafile…
Nuri Şahin ilk göreve geldiği zaman beni tedirgin eden tek şey; takımın içindeki yaşını başını almış, misyonunu tamamlamış, misyonunu tamamlamalarına rağmen 25 yaşındalarmış gibi sözleşmeleri 2-3 sene uzatılmış futbolcu grubuydu. Ben bu grubun takımda gidilen revizyonlardan rahatsız olduğunu ve maç seçerek süreci çıkmaza sokmaya çalıştıklarını düşünmeye başladım. Başka bir probleminiz var ise söyleyin, bizler de şüphelerimizi giderelim. Biz taraftarlar olarak maç seçmiyoruz. Soğuk da olsa, maç Fizan’da da olsa hep yanınızda oluyoruz. Taşıdığınız armaya gönül veren ve en önemlisi size inanan insanlar bu sonuçları hak etmiyor!
Tribünler sizlerden sadece hırslı ve iyi mücadele bekliyorlar. Sonuç ne olursa olsun, sadece bunu bekliyorlar. Ücretleriniz gününde ödeniyor. Doğru düzgün tribün baskısı hissetmiyorsunuz. Cennet gibi bir şehirde yaşıyorsunuz. Başka takımlar -15 derecede idman yaparken en düşük 2-3 dereceyi görüyorsunuz. Daha birçok detaya da girebiliriz bunun gibi isterseniz. Nedir probleminiz? Neden oynamıyorsunuz? Neden maç seçiyorsunuz? Neden takım olamıyoruz? Neden devamlı birileri çarkları çevirmeye çalışanların tekerine çomak sokuyor? Ben bunları sorarken utanırken sizler icraate dökerken nasıl hayıflanmıyorsunuz, anlamış değilim.
Hem idari hem sportif anlamda kulüp içinde sorunlar olduğunu sağır sultan biliyor ve hal böyle iken bir şeyler yapılması için geç kalınıyor. Maç önü sahaya çıkan futbolcuların suratları beş karış. Oyunun içinde kendine ve takıma güvenen kimse yok. Takım sistematik şekilde hakemlerin ve TFF’nin gazabına uğruyor. Kulübe bile bunu kabullenmiş durumda. Tüm bunlar apaçık ortadayken müdahale edilmiyor ve reaksiyon alınmıyor. Futbolculara kötü futbolun hesabı sorulup yaptırım uygulanmıyor. Çanlar çalıyor, hem de artık çok yakınımızda çalıyor. Eyvah dediğimizde iş işten geçmiş olacak.
Gaziantep maçı için söylenebilecek tek olumlu şey, dondurucu ayaza rağmen son düdüğe dek bekleyen, erkenden stadı terk edip gitmeyen büyük Antalyaspor taraftarıdır. Stattan erken gidenler oluyormuş, gidebilirler bence hiç sorun değil. Biz, onlar var diye gelmiyoruz. Gitmek isteyenler gidebilir, kimseyi zorla tutacak değiliz. Unutulmasın, biz hancıyız!
Şimdi milli araya giriyoruz. Bu arayı en iyi şekilde değerlendirip hem idari hem de sportif sorunları acilen çözmek gerekiyor. bu sorunlar çözülmeden, gerçek anlamda takım olmadan yapılan takviyelerin hiçbir faydası olmaz. Aksine borç yükümüz artar.
İşimiz bu sezon hiç olmadığı kadar zor. Bir an önce bu girdaptan çıkmak dileğiyle…