İç Savaşın Mağlubu Kim
Bu takım lig sonuncusu olduğu halde İstanbul deplasmanına altı otobüs taraftar gidiyor ise armaya sevdamızdandır …
Ali Şafak Öztürk mü? Gültekin Gencer mi?
Jose Morais mi ? Eto’o mu?
Her haftaki yazımda takımda olanları yada olacakları yazdım ama yönetim duygusal davrandı. Bu duygusallığın sonu ise 1. Lig. Geçen hafta ilk idmana José Manuel Ferreira de Morais Hocamız ile çıkarsak, Antalyaspor düşmenin en büyük adayı demiştim. Bunu basit bir örnekleme ile yazmıştım. Ama ilk haftadan beri herkesin gözden kaçırdığı nokta var belli ki. Takım 60 dakikalık futbol oynuyor, oyunun 60. dakikasından sonra oyundan düşüyor. Sene başında iyi çalışılmamış mı diyeceğim ama hocamızın idmanlarına çok kaliteli diyorlar.
Şu anda ciddi ciddi hedef takım olduk. Kulüp başkanı olarak iyi niyetli olabilirsin ama bir şehrin kaderi ile oynanmaz. Milli Takım arasında hoca değişikliği olmaz ise geçen sene deplasmana giden taraftardan daha az taraftar iç saha maçlarına gelir. Ve bütün oklar Başkan Ali Şafak Öztürk’e çevrilir. Tribünlerde mırıldanma, sonra homurdanma ve sonra yüksek sesle “istifa” sesleri yükselecek. Takımın havası gitmis, şu an oksijen tüpü ile soluyoruz havayı. İki haftadır Jose Hocamızın gönderilmesini istemem, karşı geldiğim anlamına gelmesin. Kaliteli bir hoca fakat futbolcular ile arasındaki bağ bitmiş. Bu da takıma zarar veriyor.
Antalyaspor’da şuan Ali Şafak Öztürk ve eski başkan Gültekin Gencer arasında birbirlerini itibarsızlaştırma duyguları içinde savaş var. Olan yine arma sevdalılarına oluyor.
Geçen hafta yapılan Ali Şafak Öztürk başkanlığındaki bilgilendirme toplantısında klübün borcunun 189 trilyon olduğu açıklandı. Eski başkan Gültekin Gencer’e yakın kaynaklar borcun 85 trilyon olduğunu söylüyor.Bu rakamlar konuşulurken aklıma bir şey takıldı. “Altı rakamı”. Altı rakamına yukarıdan bakarsanız dokuz, aşağıdan bakarsanız altı… Sizce kim doğru söylüyor? Bence bu olaya bakış açısı önemli. Bazılarına göre Ali Şafak Öztürk, bazılarına göre Gültekin Gencer. Ben de doğru söyleyen Gültekin Gencer başkanı baz alıyorum. Ama onun gibi düşünenlere de sorum var. 2016-2017 sezonunda temlik konulan kulübün sabit gelirlerini gelir olmadığı için nasıl kapatırsınız? Diyeceksiniz gelir kalemi yarat kardeşim, iyi de siz kendi döneminizde niye o geliri yaratmadınız da 2016-2017 sezonundan harcama yaptınız demezler mi adama? Ben Gültekin Gencer döneminin borcunu baz alıyorum ama üstüne 2016-2017 sezonunda temlik konulan sabit gelirleri de borç hanesine yazıyorum. Bu benim borç olayına bakış açımdır.
Antalyaspor ligin sonuna demir atmış, kulüp kaos ile uğraşırken bile “Gittiğin yerde yalnız kalma” ilkesinden yola çıkıp ülke basınına göre sonucun önceden belli olduğu Galatasaray deplasmanına giden başta bağlı bulunduğum 07 Gençlik Grubuna, Since 1981’e, arma sevdalılarına ve Curva Nord Hooligans’a teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca Grup 1966’ya, Şarampol Team’e ve Goca Manavgatlılar’a da teşekkür etmez isek ayıp olur. Kötü geçen haftaların tek galibi Antalyaspor taraftarlarıdır.
Buradan ayrıca Şarampol Team’in İstanbul deplasmanına giderken göstermiş olduğu hassasiyeti belirtmeden edemeyeceğim. İbrahim Filoğlu kardeşim, sana bu örnek davranışından dolayı ne kadar teşekür etsem azdır. Kendilerine has ve kendilerine özgü duruşu olan bu Şarampol Team’deki örnek deplasman yapan arkadaşlar ve gruptaki arkadaşlar adamsınız helal olsun.
Yazımın son bölümüne gelirken şunu ekleyeyim; biz Antalyasporumuzu galip geldiği maçlarda sevmedik ki mağlup olduğunda terk edelim. Kendinize saygınız yok ise Antalya şehrine saygınız olsun.
Milli maç arası Antalyaspor’umuzun geleceğini belirleyecektir.