Üretemiyoruz
Levent Sağlam yazdı…
Lig başladı, Antalyaspor dördüncü maçını da oynadı. Bundan önceki maçlarda değindiğimiz konular, Malatyaspor maçında gün yüzüne çıktı.
Mağlup durumda iken nasıl olur da takım olarak pozisyon üretebilir, sonuca gidilebilir gerçeğini Malatyaspor maçında yaşadık. Antalyaspor kadrosunu incelediğimiz zaman, ofans gücünün iyi olduğu bir gerçek. Peki bu kadar geniş ve etkili bir kadroyla neden üretemiyoruz sorusu geliyor insanın aklına. Aslında orta sahada Hakan, Fredy ve dörtlü savunmanın önünde oyuna başlayan Nurili bu üçlü, her ne kadar ofansif görünse de çok kırılgan bir üçlü olarak göze çarpıyor. Üstüne üstlük oyunun savunma bölümünün de önemli olduğunu düşünmeliyiz.
Antalyaspor takım savunması olarak her ne kadar iyi görünse de bu kimliğini galipken gösterebiliyor. Ama mağlupken bu durum hiç de öyle değil. Zira Malatyaspor karşısında bunun böyle olmadığını bir kez daha gördük. 10. dakikada kalesinde golü gören Antalyaspor, geride daha seksen dakika olmasına rağmen savunma güvenliğini hiç önemsemedi. Bu süreçte ikinci golü de kalesinde görebilirdi. Daha seksen dakika varken Antalyaspor gibi bir takımın yapması gereken, daha olgun ve daha bilinçli ataklar yapmak olmalıydı.
İki haftadır rakipler genel anlamda Antalyaspor’un sağ kanadından ataklar yapıyorlar. Zira sol tarafta oynayan Amilton gibi geriye gelen, içeri kat eden, rakibi bozan bir oyuncuyu henüz Antalyaspor’un sağ tarafında göremedik. Hal böyle olunca sağ tarafın göze batanları ise Bünyamin ve Veysel olmakta. Ön taraftan katkı gelmezse Bünyamin ne yapsın? Veysel ne yapsın?
Bir parantez de Hakan ve Jahovic’e açmak istiyorum. Hakan geçen sezon dörtlü savunma önünde oynayan, defanstan top alıp oyun kuran, atak kesen, duran top kullanan, savunma önündeki tek ön liberoydu. Bu pozisyonda 4-1-4-1 oyun sisteminde kart görmeyen oyuncuya pek rastlanmaz .Geçen sezon çok kart gördüğü şeklinde eleştiri alan Hakan’ın yerine bu sezon Nuri oynuyor. Hakan da Nuri’nin oynaması gereken yerde yani önde oynuyor. Bir başka durum ise Hakan ve Nuri’nin ilk on birde oyuna başlaması. Bu da Antalyaspor için lüks bir durum. Zira rakipler tarafından ezberlenmiş bir Antalyaspor’un sonradan oyuna giren ön liberosu ise Ufuk. Ufuk ise Hakan ve Nuri meziyetinde bir ön libero değil. Daha doğrusu Ufuk bir merkez orta saha oyuncusudur. Yani oyun bozar, oyun keser.
Bugün belki de gözden kaçırdığınız bir ön libero mevkisinin hikayesi anlatayım size. Ön libero Nuri oyundan alınır. Yerine oyunda olan Hakan oynamaya başlar. Hakan oyundan alınır. Yerine Fredy oynamaya başlar. Fredy sakatlanır, yerine kulübeden Ufuk girer ve ön libero oynamaya başlar. Ön libero mevkisinin hikayesi bu kadar. Yani en önemli mevkide dört futbolcu değişiyor. Şaka gibi.
Gelelim Jahovic’e… Bir takımın gol atabilmesi için sağdan soldan, sahanın sıfır noktasından yani korner çizgisinden ortalar yapılmalı. Rakip savunma dengesiz yakalanmalı. Olmadı usta ayaklarla rakibin göbek tarif edilen bölgesinden verkaçlarla adam eksiltip santrforlarla topun buluşması sağlanmalı. Peki dört haftadır bu dediklerim yapılıyor mu? Hayır. Peki Jahovic oyundan çıktığında yerine giren Orgill’e yapıldı mı? Hayır. Bu durumda benim Jahovic’e söyleyecek bir sözüm yok. Geçen sezon Yeni Malatyaspor ve Antalyaspor’da çıktığı 38 maçta 20 gol kaydeden santrforumuz, en son golünü geçen sezon Ankaragücü maçında attıysa o zaman oturup bir düşünmek gerekir. Yani ofans gücü bu kadar yüksek olan bir takımın üretememesi ve kısır döngü içinde olması düşündürücü. Malzeme kaliteli, her türlü ortam var. Ama lezzetli bir yemek yok, sunum da yok. Yani öne geçince sorun yok düşüncesi ne kadar doğru ise geriye düştüğün zaman nasıl olur da önce beraberliği, sonra da galibiyeti yakalarım sorununun da çözülmesi de gerekir.
Bence Tamer Hocanın artık ezberlenmiş oyun taktiğinin dışına çıkıp bir B ve C planlarının olması gerekir. Varsa ve biz farkında değilsek, affetsin.
Lige verilen iki haftalık milli arada umarım takım üzerinde teknik anlamda ve yenilerin takıma katılması anlamında gerekli çalışmalar yapılır. Bu aranın Antalyaspor yararına olması dileğiyle…