Şifa İstemem Balından

Levent Sağlam yazdı…

Şifa İstemem Balından
21 Ekim 2019 08:22

Gençlerbirliği maçının ne kadar önemli olduğunu ben daha Malatyaspor maçında gördüm. Malatyaspor maçında sahada oynanan futbola, atılan gollerin mesafelerine, kimlerin attığına baktığım zaman görünen şuydu:

Ligde altıncı hafta maçını oynayan Antalyaspor’un attığı goller, genel olarak santrforlardan değil de diğer mevki oyuncularından gelmişti. Şu ana dek sadece iki gol santrforlardan gelmişti.

Fenerbahçe maçı zaten benim için bonustu. Aldım, üç puanı haneme yazdım.

Ya Gençlerbirliği maçı? Benim için hep soru işaretiydi.

Belki verilen arada biraz toparlanırız, oyun taktiği üzerinde biraz değişiklikler olur diye az da olsa umudum vardı. Ama nafile, bırak taktiği bu bir haftalık sürede herkes yatmış. Maçta dördüncü gole dek, Malatyaspor maçında kendilerine gelmeyen oyunculara desteğini veren taraftara rağmen sahada disiplinsiz, laubali bir Antalyaspor vardı. Taraftar üç farka rağmen hala destek veriyor, daha ne istiyorsunuz! Disiplinsiz ve de laubali, neden mi? Çünkü bir takım sahaya ısınmaya çıkmadan önce sahaya çıktığında ilk iş olarak sahanın zeminini kontrol eder. Eğer etseydiniz, bu maçı ciddiye alsaydınız daha birinci dakikada o gol gelmezdi.

Oyuncu değişiklikleri tam bir fiyasko. Bu takımdan Ufuk çıkmaz, hatta on kişiyken oyuna alacağınız oyuncular Chico ve Eren olmalıydı. Celustka ve Diego stoperde, Eren sol bekte, Chico orta sahada olmalıydı. Neden mi? Zaten fark üç olmuş, oyunu tut da bari farkı açtırma. Hezimet olmasın. Çıkan oyuncu ise kırmızı kart görmesini beklemeden, daha ilk hatasında Bahadır olmalıydı. Eğer böyle yapsaydınız oyunu on bir kisiyle tamamlardınız. Bir oyuncuyu kazanmak adına, o oyuncuyu kaybetmeyi göze alamazsınız.

BAĞIRA BAĞIRA GELEN HEZİMET…

Gençlerbirliği’nden altı gol yemek ne demek? Bunun izahı var mı?

Birileri sizlere 2006-2007 sezonunu anlatmalı, çok çabuk unutmuşuz. O sezon kurulan kumpasın içinde yer alan baş aktör takım Gençlerbirliği idi. Bizim düştüğümüz o maçta Genclerbirliği’nin hocası kim miydi? Mustafa Kaplan. Cumartesi günü Gençlerbirliği’nin hocası kimdi? Mustafa Kaplan. Bu maçta hesabını kesseydik, bütün hıncımızı almış olacaktık. Ama bunu Gençlerbirliği takımını maç sonunda alkışlayanlar unutmuş. Ben herkes adına senden özür dilerim Sedat Abi; naif, kibar insan, Sedat Peker Başkanım.

TEKNİK KADRO…

Çok merak ediyorum, sezon başında transferler ve de takımda kalmasını istediğiniz oyuncuları yönetime bildirdiniz mi? Doukara ve Mevlüt’ün takımda kalmasını talep ettiniz mi?

Bir stoper, bir sol bek, bir on numara, bir kaleci talep ettiniz mi?

Geçen sezonki kadroyu tutalım, bir iki mevkiye transfer yapalım dediniz mi?

Bunları söylediniz de yerine getirmedilerse görevi kabul etmeseydiniz. Hala görevdeyseniz de suç sizin. Ama ben her teknik direktörün bunları yönetimine ilettiğini düşünüyorum.

YÖNETİM…

İlk gelişinizde Eto’o’nun olduğu takıma Nasri ve Menez’i transfer ettiniz. Genç bir başkandınız. Söylemleriniz, hedefleriniz kulağa çok hoş geliyordu. Transfer risklidir, hata da olacaktır. Zaten ikinci gelişinizde siz de bu hatalardan ders çıkaracağınızı söylediniz.

Fakat birinci gelişiniz ile ikinci gelişiniz arasında transfer politikası açısından uçurumlar var. Neden?

Bir takım santrforsuz olur mu?

Diyelim ki santrafor var dediniz, yeterli mi?

Bu sezon yapılan transferleri ve takımda kalması gereken oyuncuları teknik kadro mu talep etti?

Kazanılan maçlardan sonra prim var da kaybedilen maçlarda para cezası var mı? Yoksa neden?

Cumartesi günü sahada mücadele eden futbolcu topluluğunun disiplinsiz hareketleri hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Sayın Başkan Ali Şafak Öztürk, yönetiminizde bulunan yönetici arkadaşlarınız size ne kadar katkı koyuyor?

Ortada bir başarı varsa, o başarı topyekun herkesindir. Bir hezimet ve başarısızlık varsa, yine o başarısızlık ve hezimet de topyekun herkesindir.

Burada taraf olan, o tribünlere gelen, bir hafta sonu rezil olan bizlerin mutsuz olmasına neden olan sizlere teşekkür ederim.

Pir Sultan Abdal ile Antalyaspor taraftarının duygularına tercüman olmak istiyorum:

Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın.