Kulübün Sistemi mi Hocaların Sistemi mi?
Levent Sağlam yazdı…
Bu soru her zaman kafamı karıştırmıştır. Her kulübün iyi veya kötü bir alt yapısı vardır. Burada da çalışan hocaları ve futbolcuları vardır. Alt yapıların amacı, bir çocuğu küçük yaşta alıp yetiştirerek profesyonel yapmak, profesyonel takıma kazandırmak, başka bir kulübe satmak veya kiralamaktır. İllaki altyapıda oynayan her futbolcu başarılı olacak diye bir şart yoktur. Fakat başarılı olanlar da ne hikmetse gelen hocalar tarafından ya şans bulamaz ya da yanlış mevkilerde oynatılarak kaybolur giderler.
Her hoca kendi istediği futbolcuyu transfer ettirmek ister. Bunlar da çoğu zaman elde patlar. Transferi yaptıran hoca gün gelir ayrılır gider fakat o futbolcular ve futbolcuların maliyetleri kulübe kalır. Elbette hocaların da fikri alınmalı ama bir kulübün sistemi olursa daha en başında “Hocam bizim sistemimiz budur. Biz altyapıdan profesyonel takıma kadar aynı sistemle oynuyoruz ve bu doğrultuda oyuncu yetiştiriyoruz. Transfer yaparız fakat şu şekilde olmalıdır” diyebilir. Ayrıca altyapı sorumlusu hoca “Hocam, siz bu futbolcuyu sürekli bu mevkide oynatıyorsunuz ama bu futbolcu şu mevki de daha başarılı olur” diyebilmelidir. Diyorlar mıdır? Elbette diyorlardır. Peki dinleniyorlar mı diyecek olursanız, bence çok nadir dinleniyorlar. Ama kulüp olarak bir sistemin, bir felsefen, bir duruşun olursa işte o zaman kendini dinletirsin.
Bakın size Antalyaspor üzerinden birkaç örnek vereyim .Fakat Antalyaspor’dan örnek verirken sakın kimse “Antalyaspor’da duruş ya da felsefe yok mu?” diye düşünmesin.Zira Antalyaspor’un alt yapısı gayet iyi işler yapıyor diye düşünüyorum. Zira görüntü o yönde. Burada anlatmak istediğim bambaşka bir şey.
Musa Nizam: Antalyaspor altyapısında orta sahanın solu, sol açık olarak yetişir. Profesyonel olur. Ümit Milli Takım hocası Raşit Çetiner, Musa’yı sol stoper olarak oynatır. Keza Mehmet Özdilek, Antalyaspor’u çalıştırırken sol stoper olarak oynamaya devam eder. Ta ki bir Galatasaray maçına kadar… O maçta Musa gerçek mevkisi olan sol açıkta oynatılır. Musa o maçta en iyi futbolunu oynar. Ama hala stoper olarak oynamaya devam etmektedir. Herkes Musa’yı eleştirir de asıl mevkisinin neresi olduğuna bakmaz bile.
Doğukan Sinik: Antalyaspor altyapısında oynadığı mevki on numara mevkisidir. Profesyonel olur. Oynadığı mevki sağ ve sol açıktır. Trabzonspor maçından Galatasaray maçına kadar geçen 4 haftalık süreçte gerçek mevkisinde oynar. Hatta Galatasaray maçında oyunun belli bölümünden sonra yine kanatlarda oynamaya devam eder. Hatırlayın Doğukan’ın sosyal medyadan Trabzonspor maç sonu paylaşımını ve “İlk defa gerçek mevkimde oynadım” diye sitemini… Herkes Doğukan’ı eleştirir de asıl mevkisinin neresi olduğuna bakmaz bile.
Bünyamin Balcı: Antalyaspor altyapısında ön libero, merkez orta saha olarak yetişir. Profesyonel olur, sağ bek oynar. Trabzonspor maçı ile Galatasaray maçına kadar geçen 4 haftalık süreçte gerçek mevkisinde oynamaya başlar. Gayet başarılıdır. Bünyamin sağ bek oynarken herkes Bünyamin’i eleştirir ama asıl mevkisinin neresi olduğuna bakmaz bile.
Nazım Sangare: Her ne kadar bizim altyapımızdan yetişmemiş olsa da Almanya 3. Ligi’nden Antalyaspor’a transfer olduğu için Nazım’ı da örneğe dahil etmek istedim. Antalyaspor’a transfer olduğu zaman mevkisi orta sahanın sağı ve sağ açık mevkisiydi. Rıza Çalımbay, Nazım’ı Antalyaspor’da sağ bek oynatır. Bizler de hep Nazım’ın atak yönünün savunmasından daha iyi olduğunu söyler dururuz. Nazım, milli takıma sağ bek olarak davet edilir. Hala da öyle. Türkiye-Fransa maçında milli takımın sağ beki sakatlanır. Herkes Nazım girecek derken oyuna sağ stoper ve sağ bek olarak alınır. Herkes Nazım’ı eleştirir de asıl mevkisinin neresi olduğuna bakmaz bile.
Yani her futbolcunun bir yan mevkisi olsa da bu futbolcular çoğunlukla asıl mevkilerinde oynatılmalıdır. Yoksa kaybolur giderler. Zararı da Antalyaspor’a olur. Zira gereksiz bir sürü futbolcu transferleri yaparak, gereksiz bir kadro şişmesine yol açarız. Bence artık önümüzdeki sezon takımın yaş ortalamasını düşürerek, gençlerle ve tecrübelilerle harmanlanmış bir takım kurulmalıdır. Benim arzu ettiğim ise altyapıdan Antalyaspor A takımına daha fazla gencin kazandırılmasıdır.
Bir sezonu da sağ salim biçimde bitirdik. Antalyaspor ikinci yarı yapmış olduğu transferlerle ve Tamer hocayla bir çıkışa geçti. Devre arası yapılan transferler genel anlamda sıkıntılı olurlar. Yapılan transferlerde de başarılı olmak, küçümsenemeyecek bir başarıdır. İkinci yarının en başarılı takımı bence Antalyaspor’dur. Zaten ikinci yarı topladığı 31 puanla da bu başarısını perçinlemiştir.
Bu başarıda emeği geçen futbolcuları, Tamer Tuna’yı, bu takımı kuran yönetimi, kulübünün arkasında duran cefakar taraftarlarını, kısacası camiayı ve ANTALYASPOR’umu kutluyorum.