Gün Kurusu Kayısı
Levent Sağlam yazdı…
Kasımpaşa maçının ikinci yarısını izleyen herkesin iştahının kabardığının farkındayım.
Geçen hafta sonunda herkes eline kağıdı kalemi alıp, bundan sonraki haftalar için neler olur neler biterin hesabını yapmaya başladı. Öyle ki önümüzde zor bir fikstür vardı. Ligin ikinci yarısı düşmemeye oynayan, kupa kovalayan, şampiyonluğa oynayan her takım için her oynadığı maç final havasında geçer. Bu hafta hedef, üzerimizdeki 24 puanlı 4 takımdı. Hesap ise bu 4 takımdan en az ikisini altımıza almak ve içerideki Rize, deplasmandaki Gençlerbirliği maçlarının hesabını kendimizin kesmesiydi. Antalyaspor için baktığımız zaman, Malatyaspor maçının önemi buydu.
Maç kadrolarına baktığımızda geçen haftaki takımdaki tek değişikliğin Chico’nun yerine Veysel tercihinin olduğunu gördük. Bu da normal zira mevkisinde oynayan futbolcuyu tercih etmek, doğru bir karardı.
Deplasmanda oynayan bir takımın yaptığı gibi, oyunun ilk dakikalarında geriye çekilen bir Antalyaspor değil de golü düşünen ve ne istediğini bilen bir takım izledik. Deplasmanda öne geçmek önemliydi. Fredy ve son haftaların formda ismi Sinan’ın asisti ile öne geçmeyi başardık.
İlk golden sonra gerek taktiksel anlamda gerekse ev sahibinin, ev sahibi olmasının getirdiği avantajla oyunu kendi sahamızda kabul ettik. Bunda da iki net gol pozisyonu da bulduk. Ayağındaki topu boşta olan Jahovic’e vermeyen Sinan’ı bencil olarak değerlendirmiyorum. Zira o esnada hangi ruh halinde bilemeyiz. Oyun zaten akıcı ve saniyeler içinde gerçekleşen bir pozisyon.
Yalnız şu da var; profesyonel bir yaşamda sorumluluklar da önemlidir. Gerek sosyal yaşantın olsun gerekse yaptığın işler olsun biraz daha dikkatli olmak gerekir. Takım oyunu olan futbolda bu daha da ön plandadır. Bazen yaptığınız hareket, takım arkadaşlarınızı yalnız bırakmanıza neden olabilir. Sinan’ın gerek performansına gerekse mücadelesine baktığınız zaman, bu kadar erken sarı kart görmesi ve akabinde top rakip sahada iken yaptığı hareketi sonrası gördüğü kırmızı kartı kabul etmek mümkün değil. Fakat ben bunu Sinan’ın fazla adrenalinden ötürü yaptığı kanaatindeyim. Her ne kadar içerideki Fenerbahçe maçında aramızda olmasa da, Sinan’ın deplasmandaki Gençlerbirliği maçında atacağı gollerle, yapacağı asistlerle ve vereceği mücadeleyle bunu telafi edeceği kanaatindeyim.
Olan oldu. Kimse istemez, dökülen süt toplanmaz. Takılma Sinan.
Charles ortaladı, üstat Podolski attı. Amaç neydi? Üç puan. Aldık mı? Aldık.
Oyun 1-1’e geldikten sonra eksik de kalınca ileride sadece Jahovic’i bırakmak zorunda kalan Antalyaspor, ikinci yarıya yine aynı pozisyonda başladı.
Katılırsınız katılmazsınız ama 65. dakikadaki ilk değişiklikte Chico’nun girip N’Dinga’nın çıkması yerine Chico’nun girip Amilton’un çıkması daha yerinde olurdu diye düşünüyorum. Zaten on kişi kalmışsın, rakip iyice üzerine geliyor. Orta sahayı daha diri tutmak, Hakan’ı biraz daha rahatlatırdı. Rakibin beklerinin çıkmaması için on kişi kalmış bir takımın forvetini oyunda tutması, benim fikrime ters geliyor. Zaten rakip kalecisi de dahil topyekun senin yarı alanında. Tabi ki tercih Tamer hocanın, buna da saygı duyarım.
Malatyaspor genel anlamda Bifouma ile bizim sağ kanadımıza çok yüklendi. Bizim çocuk Bünyamin biraz zorlandı fakat ağabeyleri, Bünyamin’in açıklarını epeyce kapattı. Ben, Bünyamin’den çok umutluyum. Zira adaptasyon sürecini çabuk atlattı. Şu anda oynadığı mevkiyi A Milli olan Nazım’dan devralmış durumda. Üzerine koyarak da devam ediyor. Saha içinde 19 yaşındaki bir çocuğun böyle bir sorumluluk alması müthiş bir durum. Ben böyle gençleri gıptayla izliyorum. Bravo Bünyamin’e
Bir Malatyalıya sorsanız “ne istersin” diye, gün kurusu kayısı der herhalde. Sevmeyeni de yoktur diye düşünüyorum. Bugün aldığımız galibiyet, tam da Malatyalının gün kurusu kayısısı tadında. Keyfini çıkarın.
Bugün genel anlamda teknik kadro, sahadaki futbolcular ve tribündeki on ikinci adam olarak gayet iyiydik. İyi bir finali iyi şekilde oynamanın meyvesini üç puanla aldık.
Bizlere bu hafta sonunu müthiş geçirmemizi sağlayan herkese teşekkürler. İyi ki varsınız!