Hoşçakalın Çocuklar
Ankaragücü tribünü bayram yeriydi. Kimisini annesi, kimisini babası, kimisini eşi, kimisini çocukları bekliyordu. Hepsinin beklediği döndü, ama iki tanesi maalesef dönemedi…
Maç hakkında hiçbir şey yazmayacağım. Maç günü ne kadar da güzel bir gün geçirmiştik Ankaralı kardeşlerimiz ile. Akdeniz’in güneşi içimizi ısıtmıştı Konyaaltı Sahilinde birlikte otururken. Ne bilirdik ki, o güneş gencecik 2 kardeşimizin yüzüne son kez vuruyormuş meğer.
Gün boyu birlikteydik Ankara’dan gelen taraftarlar ile. Aramız çok iyidir Ankaragücü taraftarı ile. Yıllardır süregelen dostluk hem orada hem burada oynanan maçların önü ve sonu, her sezon daha da fazla temellerin üzerine oturdu. Skora dayalı dostluk değildir bizimkisi. Yoksa Antalyaspor, tarihinin en farklı yenilgisini Ankaragücü’nden Antalya’da oynadığımız bir maçta almıştı.
Yıllardır görmediğimiz abilerimiz, kardeşlerimiz ile hasret gidermiştik. Herkes çok mutluydu. Maç esnasında da en ufak bir gerginlik bile olmadı. Maç sonu biz üzgündük, Ankaragücü tribünü bayram yeriydi. Maçtan çıktılar, kornalara basa basa çıktılar bu şehirden. Kimisini annesi, kimisini babası, kimisini eşi, kimisini çocukları bekliyordu. Hepsinin beklediği döndü, ama iki tanesi maalesef dönemedi. Onlar, bizim kardeşlerimiz maalesef o gün en uzun deplasman yoluna çıktılar.
Maçtan önceki gün vefat eden genç kardeşimizin sosyal medyada bir arkadaşı ile mesajlaşma görüntüsü ortaya çıktı:
“Anneme söz verdim, Antalya deplasmanı son deplasmanım olacak.”
Bundan sonrasını yazacak şeyler için benim klavyemde harf yok maalesef.