Sudoku
Hakan Aydın yazdı.
Süper Lig’in beşinci haftasının kapanış maçında bu sezon birçok özelliği birbirine benzeyen iki Akdeniz ekibi karşı karşıya geliyordu. Her iki takımın da en büyük özelliği, sezona kaos ile başlamalarıydı. Transfer tahtaları kapalı, sezon başı istenilen transferler yapılamamış gibi birçok benzerlik bulunmaktaydı iki takım arasında.
Beşinci haftaya gelirken, puan cetvelinde Antalyaspor’un 4, Adana Demirspor’un 1 puanı vardı. 4 haftada Antalyaspor’un istikrarsız oyunu, rakibi Adana Demirspor’un iştahını kabartmış, Antalya deplasmanından ilk 3 puanını almak ya da deplasmandan en kötü ihtimalle 1 puanla dönmenin hesapları vardı.
İlk düdükle beraber oyuna istekli başlayan Antalyaspor’a ön alanda baskı yapmaya çalışan topun daha çok Adana Demirspor’da kalmasının en büyük nedenlerinden biri idi. Buna karşılık Antalyaspor ise sahaya sürülmüş 11 adam dışında ne bir oyun şablonu ne bir taktik varyasyonla sahadaydı. Bunun en büyük nedeni, kadro istikrarının bir türlü oluşturulamamasıydı.
Özellikle ilk yarı boyunca rakip Adana Demirspor, oyuna yön veren, rakip kaleye daha organize gitmeye çalışan bir görüntü içindeydi. Antalyaspor ise kanatları kullanarak rakip ceza alanında tehlikeler yaratmanın peşindeydi. Yalnız, Antalyaspor’un özellikle ilk yarı boyunca hangi taktik dizilişle oynadığını çözmek inanın bulmaca çözmekten daha zordu. Antalyaspor’un taktik anlayışı sudoku gibi çözülmesi zordu. Samudio, Kaluzinski, Larsson ve Djenepo’nun gayretleri ile bir şeyler yapmaya çalıştık fakat yeterli olmadı.
Yukarıda da belirttiğim gibi, kadro yapboza dönmüş gibiydi. Bilirsiniz, yapboz bir kartın üzerine yan yana gelince ortaya bir şekil çıkan, çok sayıda parçalardan oluşan, bozup yapmaya çalışmaya dayanan bir oyundur. Antalyaspor’u ilk on biri de Alex’in elinde yapboz kartonuna döndü. Her hafta farklı bir 11 sahaya sürerek oyuncu grubunun beraber oynama alışkanlığı kazanmasının önüne geçiyor. 4. haftadaki Başakşehir karşılaşmasında ilk on birde sahaya çıkan Gerxhaliu, Erdoğan, Burak, Safuri; Adana Demirspor müsabakasında yedek kulübesinde maça başladı. Kadro istikrarı olmayınca, hangi taktikle oynarsanız oynayın sonuç alamazsınız.
Karşılaşmanın ikinci yarısına başlarken, her iki ekip de üç puanın hesabında idi. İkinci yarının henüz başında uzaktan bir vuruşla mükemmel ir gole imza atan Larsson, skoru Antalyaspor lehine çevirdi. Antalyaspor skor üstünlüğünü ele geçirmesine rağmen rakip Adana Demirspor’a bir türlü baskı kurup oyununu kabul ettiremedi. Hem ilk yarı hem de ikinci arıda rakip kaleyi uzaktan şutlarla yokladı. Organize bir atağı ve oyun planı yoktu.
Antalyaspor kenar yönetimi, üstünlük sayısından sonra çok büyük bir taktik hata yaparak Kaluzinski ve Larsson’u oyundan aldı. bu değişiklik, Antalyaspor’un adeta elini kolunu bağlayarak orta alan hakimiyetini rakibe teslim etti. Çünkü orta alanda topu tutan, oyuna yön veren oyun akıllarını çıkarınca üstünlük her anlamda Adana Demirspor’a geçmiş oldu.
Kaluzinski’yi oyundan aldıktan 10 dakika sonra orta alanda top tutamadığımız için gerçek mevkisi orta alan olan Burak İngenç’i oyuna aldı. Yalnız orta alanda rakip atakları kesmede çok iyi olan Erdal Rakip’i oyundan çıkarınca, bir yeri yaparken bir diğer yeri bozdu. 84. dakikada rakibin kullandığı serbest vuruşta yanlış baraj kurdurarak golde çok büyük hatası olan Piric’le kalan dakikalarda korkulu rüya gördük. Neyse ki bu karşılaşmada 2 asistle oynayan Mert Yılmaz, görünmez kahramanı olmuştu maçın. Şans her zaman bize böyle gülmez.
Hafta arası camiada birçok kişinin gözünden kaçan Teknik Sorumlu Alex de Souza’nın beIN Sports’a verdiği röportaj, benim adeta şoka soktu. Alex beyanatında, “Sadece Mourinho değil Galatasaray’da Okan Buruk, Beşiktaş’ta Giovanni van Bronckhorst ve Başakşehir’de Çağdaş Atan’dan bir şeyler öğrenmeye gayret ediyorum. Ben yeni başlayan bir hocayım, hepsini izleyerek kendimi geliştirmeye çalışıyorum” açıklaması kabul edilemez. Teşbihte hata olmaz; Antalyaspor, Alex de Souza’ya üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin gittiği bir dershane gibi mi görünmektedir? Ayrıca bu açıklamayı okuyan oyuncu grubu, Alex’e saygı duymaz ve senin istediklerini yapmaz, tıpkı pazartesi akşamında olduğu gibi sahada kafasına göre takılır. Daha da geç olmadan teknik heyetle yollar ayrılmalıdır.
“Başkalarını yönetmek isteyen insan her şeyden önce kendisinin ustası olmalıdır.“