Saka Oldu Bülbül
Hakan Aydın yazdı…
13 Mart 2021 tarihinde adına deplasman demenin mantık sınırları dışında kalacağı, şehir merkezinden yaklaşık 120 km uzaktaki “Oba” mahallesindeki statta bir şehir, iki takım karşı karşıya gelecekti.
Karşılaşmada beklendiği gibi Antalyaspor, topun gerisinde Alanyaspor’u bekledi. İlk düdükle beraber Alanyaspor, oyunu Antalyaspor’un sahasına yığdı. Sağ ve sol kanattan Alanyaspor geldikçe Antalyaspor da atakları savuşturmaya çalışmaktan atağa çıkmaya fırsat bulamadı. Orta alanda Fredy’nin yokluğu takımı çok etkilemiş. Onun yerine monte edilen Bünyamin, rakip orta alanına baskı yapmadığı gibi toplu oyunda ve topsuz alanda arka bölümde çok adam kaçırdı. Rakibi karşılarken Hakan, Nuri ve Bünyamin pres yapıp topu kalemizden uzak tutamadılar.
Savunmanın sağında oynayan Bünyamin’in orta alana çekilmesinden ötürü gerçek mevkisi olmayan ve fazla şans bulamayan İmeri, savunmanın sağ kanadında başladı. Kanatları hızlı işleyen Alanyaspor’a karşı en büyük handikaplardan birisi bu oldu Antalyaspor için. Çünkü karşısında Davidson, Moubandje gibi hızlı kanat adamları vardı. Alanyaspor gibi kanatları hızlı, oyun yönünü uzun diyagonal paslarla bir anda değiştiren, orta alanı ve geçişleri çok hızlı yapan bir rakip karşısında Ersun Hocanın aklı kupa maçında olacak ki, kadroda doğru düzgün şans bulamayan, on birde başlamayan, yeri sağ açık olan İmeri’yi sağ bek oynatmak, rakip analizini yapmamak demektir. Çünkü Fredy’nin yokluğunda Bünyamin’i orta alana kaydırınca, savunmanın sağına bence Süper Lig’de oynadığı maçlarda çok kez sağ bekte oynayan Veysel Sarı çekilebilirdi. Defans tandemi de Naldo ile Fedor’dan oluşturulabilirdi. Eren sol bek olabilir, Eren’in önünde Amilton ile maça başlanabilirdi. İmeri ve Naldo maç içerisinde o kadar uyumsuzdu ki, birçok kademe hataları yaptılar. Özellikle Naldo, hızlı Alanyaspor forvetlerini çok kaçırdı. Defansın arkasına atılan he top ve koşular, kalemizde tehlike yarattı.
Hele yediğimiz ikinci gol var ki, çok güvendiğimiz ve “kale duvarı” dediğimiz savunmamız resmen çöktü.
Bir de maça atanan hakem vardı. Antalya bölgesi olan fakat aslen Trabzonlu olan, Antalya’ya yerleşmiş Sarper Barış Saka, “Doğan görünümlü Şahin” gibiydi. Alanya medyası ve birkaç Alanya taraftarı sosyal medyada “Antalyalı ve Antalya’da işletmesi var” diye günler öncesinden kendisini baskı altına almayı başarmışlar. Her pozisyonda düdükler Alanyaspor lehine çalındı ve Antalyasporlu futbolculara en ufak faullerinde sarı kart çıkardı. Alanyasporlu oyuncunun Hakan Özmert’in kafasına ayakla vurmasına hiçbir kart vermemesi de ilginçti. Acaba antalyaspor taraftarı her zaman olgun davranıyor diye mi Antalyaspor aleyhine düdükler çaldı? Bence çarşamba günü TFF masraf etmesin, Sarper Barış Saka’ya tekrar görev versin. Saka oldu bülbül. Alanya lehine bülbül gibi düdükler çaldı.
Yine her kritik maçımızda karşımıza çıkan Yaşar Kemal Uğurlu’ya MHK bile isteye mi Antalyaspor maçlarında görev veriyor? Antalyaspor’un ne zaman kritik bir maçı olsa, Yaşar Kemal Uğurlu ya orta hakem ya da VAR olarak karşımıza çıkıyor. Antalyaspor’un bir sezonda 5-6 maçında görev alan Yaşar Kemal Uğurlu Konya doğumlu olup, fanatik derecede Konyaspor taraftarıdır. Antalyaspor’a antipatisi olduğu da aşikardır. Bu maçta verilen penaltı, başka bir maçta verilebilir miydi? Fenerbahçe maçında Amilton’a atılan tekmede ve kaleci Altay’ın futbolcumuzu hem çekip hem de yumruk attığı zaman VAR neredeydi? Eğer hakemlikte standart ve adalet sağlanamaz ise Türk futbolundaki düşüşün önüne kimse geçemez.
Karşılaşmanın ikinci yarısında Antalyaspor, tabiri caizse kabuğunu kırdı ve Alanyaspor’un üzerine gitti. Takım halinde ön alana çıkan Antalyaspor, kısa süre de olsa rakip Alanyaspor’u sahasından çıkartmadı. Gerçi bunda skor avantajını ilk yarıda elde eden Alanyaspor’un hafta içi oynanacak kupa maçını da düşünerek frene basıp tempoyu kendi istediği şekilde ayarlamasının da etkisi vardı. Antalyaspor, en azından bir gol atıp maçı dengeye getirmeye çalışırken, defans güvenliğini bir kenara bırakınca maçın son bölümlerinde kalesinde 2 gol daha görerek farklı bir skorla sahadan mağlup ayrıldı.
90 dakikanın tamamına baktığımız zaman; Antalyaspor’a ön alanda stoperlere doğru baskı yapan her takım, geriden oyun kurmaya çalışarak topun 2. ve 3. bölgelere geçiş yapmasını engeller. Bu baskı, Antalyaspor ‘un 13 haftadır oynadığı oyunu ve tek tek kazandığı puanları getiren savunma futbolunun ve kördüğümün çözülmesi demektir. Kasımpaşa maçında ikinci yarı önde baskı yiyince takım kafayı kaldıramamıştı. Tabiri caizse perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi. Artık rakipler Antalyaspor’un oyun planını çözmeye başladılar. Yeni planlar ve taktikler gerçekleştirmek zorunda Ersun Hoca ve kurmayları.
Ayrıca bu takımın yaş ortalaması yüksek. Üç güne bir yüksek tempolu maçları kaldıramıyor. Futbolda özellikle bizim gibi Akdeniz ikliminde, bahar aylarında hep düşüş yaşar yaş ortalaması yüksek takımlar. Temennim odur ki, sıkıntı yaşamadan sezonu tamamlarız.
Birkaç gün önce yeni seçilen başkanımız Mustafa Yılmaz’a kulüp ve idari anlamda hayırlı olsun ziyaretimiz sırasında Mustafa Başkan ve yönetim kurulunun büyük bir özveri ile ciddi mesai harcadığını gördük. Belirsizlik ve kaosa, camia ve takımın paniklemesine izin vermediler. Camianın sembol isimlerinden Ali Dayımız ve Miloş Recep ağabeyimize verilen değer, eminim birçoğumuza camia olduğumuzu hatırlattı. Büyük bir camia, yönetim ve şehrin kenetlenmesi ile olur. Bunun işaretlerini de şehir olarak hissetmeye başladık. Artık yeni yönetime hep beraber destek olmalı, el birliği ile Antalyaspor’u özlenen noktaya taşımalıyız.
Son sözüm, Helen Keller’dan gelsin:
“Yüzünü güneşe çeviren insan, gölge görmez.“