Mazeretim Var
Hakan Aydın yazdı…
Karşılaşma başlamadan önce, camianın büyük bir çoğunluğunun Hatayspor karşılaşmasından puan beklentisi en alt seviyedeydi. Nedeni ise, iki kenar bek, stoper ve orta alanda Nuri’nin olmayışıydı. Süper Lig’in en hızlı kanat ve forvetine sahip olan Hatayspor karşısında benim açımdan da puan beklentisi en alt düzeydeydi.
Karşılaşmada herkesi şaşırtan bir 10 dakika yaşadık. Geride oyun kuran, ayağa kısa paslarla rakip ceza alanına inip pozisyon bulmaya çalışan, bunda da başarılı olup karşılaşmanın ilk net pozisyonunu, akabinde yine net bir pozisyon bulan bir Antalyaspor vardı.
Antalyaspor kenar bekleri ve orta alanı, oyunu ön bölümde oynamaya çalışınca, Hatayspor’un bir anlamda tuzağına düştü Antalyaspor. 10. dakikadan sonra oyunda kontrolü ele alan, ön alanda sert pres yapan, stoperlerini orta alana dek çıkaran Hatayspor’un bu hamleleri, oyunda üstünlük kurmasını sağladı. Hatayspor’un topu kaptırdıktan sonra “Yugoslav faulü” denen, Antalyaspor daha 1. bölgeden 2. bölgeye geçiş yapmasına imkan vermeden sert ve yıpratıcı fauller yapınca, kontrol tamamen Hatayspor’a geçti.
Antalyaspor, 2. bölgeden rakibin yaptığı presle kaptırılan topta Mert Yılmaz’ın Boupendza’yı arkasına kaçırmasından ötürü Hatayspor bu hatayı affetmedi. Orta alanda Hakan Özmert’in sakatlanması ile zaten aksayan oyun planı, iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. Her kaptırılan topta ileri hızla çıkan, doğruca Antalyaspor ceza sahasında çoğalan, tabiri caizse Antalyaspor’u boğan Hatayspor, 45 dakikanın büyük bölümünü bu şekilde oynadı.
Karşılaşmanın ikinci yarısının hemen başında Amilton’un topu kurnazca kapıp ağlara göndermesi ile maç, Antalyaspor için yeniden başlamıştı. Tam her şey Antalyaspor’un istediği gibi giderken bugün sahanın en kötüsü olan Doğukan’ın talihsiz bir biçimde eline çarpan top, penaltıya sebebiyet verdi.
Skor 2-1 olduktan sonra artık bütün riskleri alarak öne çıkan Antalyaspor’da az adamla yakalanan savunma, hızlı Hatayspor forvetlerine engel olamayınca fark açıldı. Doğukan sakatlandıktan sonra oyuna giren Orgill forvete, Podolski on numara pozisyonuna geçilmesi, yenilen 3. golün en büyük nedeni idi. Çünkü orta alanda sakatlıktan çıkan, tam hazır olmayan bir Ufuk, top rakipte iken baskı yapmayan Podolski ve Fredy, sakatlıktan çıkan bir Bahadır olunca, rakip de orta saha üstünlüğünü ele alıp, çok rahat biçimde Antalyaspor on sekizine dek inip golü buldu.
Orgill’in oyuna girmesiyle rakibe ön alanda baskı kurmaya çalışınca, rakip rahat çıkamadığı gibi etkinliği de azaldı. Oyunun özellikle 70 ve 90. dakikalar arasında oyunun kontrolü Antalyaspor’un eline geçti. Stoperlerin de 2. bölgeye çıkması ile gol ile sonuçlanabilecek birçok pozisyon yakaladık. 86. dakikada bir penaltı pozisyonu ile umutlandık ama ne var ki 1 puan için son vuruşlarda becerikli olamadı ileri uç adamları.
90 dakikanın sonunda karşılaşmayı özetleyecek olursak, Antalyaspor, orta alanda ısıran, basan, kesici bir ön liberonun eksikliğini çekiyor. Geçen sezon Charles bunu fazlası ile yerine getiriyordu. Bu sezon özellikle Nuri Şahin’in olmadığı zamanlar orta alan çok kırılgan oluyor. Bu taktik ile ileri uçta Podolski çok yalnız kalıyor, hiç etkin olamıyor. Maç kondisyonu eksik Serdar Gürler, tam verimli değil ve Gökdeniz’in boşluğunu dolduramıyor.
Bir parantez de maçın hakemi Bahattin Şimşek’e açmak isterim. Rakip Hatayspor’un çok sert faullerine hoşgörü ile bakıp, sert ve yıldırıcı oyun oynamalarına çanak tuttu. Sarı kartlık pozisyonları es geçti. bundan cesaret alan rakip, adeta tekme tokat girerek Antalyasporlu oyuncuları yıldırdı.
Sonuç olarak, son iki haftanın mazereti olabilir. Sakatlık, koronavirüs derken yalnız daha “Bay” geçilecek bir hafta var ve alttaki rakiplerin aradaki makası daraltıyor. En azından 2-3 puan alıp kupa ve gelecek sezonun planı yapılmalı.
Son sözüm, Mevlana’dan gelsin:
“Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir.“