Kötü Oyun Güzel Sonuç
Hakan Aydın yazdı…
Antalyaspor, karşılaşmaya deyim yerindeyse bir kamyon eksikle başladı. Haftalardır beraber oynayan stoperler Veysel ve Naldo’nun olmayışı, savunmanın sağ kanadında oynayan Mert ve Bünyamin’in sakat oluşu, geride kalan 10 hafta sonunda bile çok kısa süre alan sağ açık İmeri’nin sağ bek olarak ilk 11’de oynaması, Ersun Yanal’ın ne kadar çaresiz kaldığının göstergesiydi.
Oyuna bu kadar dar ve zor bir kadro ile başlamak, maçın hemen başında 90 dakikanın bizim açımızdan zor geçeceğini belli etti. Özellikle bizim sağ kanadımız, tribün tabiriyle otobana döndü. Rakip Ankaragücü, oyuna bu sezon hiç olmadığı kadar önde başladı, kanatları kullandı ve Antalyaspor ceza sahasında bolca topla buluştu. Antalyaspor ise topu ilk yarı boyunca ileriye taşımakta zorlandı. Sanki deplasmana bir puan için gelen deplasman takımını andırıyordu Antalyaspor. Çok dağınık, ne yaptığını bilmeyen bir görüntü çiziyordu.
23. dakikada Eren’in büyük hatası ile rakip, Boffin ile karşı karşıya kaldı. Eren’in rakibine değmediği ve Ankaragücü futbolcusunun hakemi aldatmaya dönük pozisyonuna bir anda penaltı ve kırmızı kart çıktı. Halil Umut Meler’in hatası neyse ki “VAR” dan döndü. Burada benim eleştirdiğim nokta, kırmızı karta kimsenin itiraz ve isyan etmemesiydi. Geçen hafta Erzurumspor’da ofsayt olan bir pozisyonu Erzurumsporlu oyuncuların baskısı sonucu hakemin nasıl gol verdiğini bizim oyuncu grubunun gözünün önüne getirmesi lazım.
İlk yarı berabere bitecek diye düşünürken, uzatmalarda kaleyi bulan ilk şutumuz gol oldu. Burada Podolski gibi bir ustanın da hakkını vermek lazım. Çoğu zaman eleştirdiğimiz Podolski, öldürücü bir pas ve şut ile sonucu değiştirebiliyor.
Karşılaşmanın ikinci yarısına artık kaybedebilecek bir şeyi olmayan ve adeta can çekişen Ankaragücü, ofansa dönük iki değişiklik yaparak başladı. Oyunu bizim sahamıza yıkmaya çalışınca savunmalarında açıklar vermeye başladılar. Top bir o kalede bir bu kalede görünmeye başladı. Ankaragücü topu getirip getirip Antalyaspor on sekizinde Kudryashov ve Ersan’a takıldı. Antalyaspor ileri ucu biraz daha becerikli olsa ve laubali davranmasa, rakip takımın gardını erken düşürecek ve korkulu rüya görmeyecektik. hele maçın son dakikalarında öldük öldük dirildik. Sonunda yedi hafta sonra galip gelen ve 7 haftada ilk defa kalesinde gol görmeden 90 dakikayı tamamlayan bir Antalyaspor vardı.
90 dakikanın geneline baktığımız zaman, eleştirebileceğimiz ne oyuncumuz ne de oyun sistemi bulunuyor. Ersan ve Kudryashov, sol ayaklı iki stoper olmalarına rağmen mükemmele yakın oynadılar ve rakibe geçit vermediler. Oyuna giren ve çıkan isimlerden kötü diyebileceğimiz bir isim yoktu. Bu kısıtlı kadroya rağmen kenar yönetim, tecrübesi ile maçı kazanmasını bildi.
Oyunun 67. dakikasında orta alanın ileri ucuyla köprü görevi gören Fredy’nin sakatlanması ile Ersun Yanal’ın ifadesi “Eyvah” der gibiydi. Yalnız şoku üzerinden atıp Ali Eren’in savunmanın soluna, Eren’i de Fredy’nin yerine orta alana alması, deneyim ve tecrübenin bir göstergesiydi.
Bir parantez de Adis Jahovic’e açmak istiyorum. Bu sezon resmi bir lig maçında ilk golünü atan Jahovic’in bu golle birlikte kendine olan güveni de artacaktır. Orta alan ve kanatlardan istediği topları aldığı zaman nasıl etkili ve tehlikeli bir oyuncu olduğu aşikar.
Oyuncu grubunun bu kadar sakatlanması, akla daha önceki teknik adamlar Bülent Korkmaz ve Tamer Tuna zamanında kondisyon eksikliği olduğu ve Ersun Yanal’ın gelişi ile birlikte yüklemeler başlayınca takımdaki sakatlıkların artmaya başladığını düşündürüyor. Hal böyle olunca da kadro kurmakta zorlanan bir Antalyaspor meydana geliyor.
Alınan bu galibiyet, kötü oyunla da olsa sonuç güzeldi. Takımın özgüveninin geri geleceği bir üç puan oldu.
Son sözüm, Julius Caesar’dan gelsin:
“Zaferlerin babaları çoktur, mağlubiyetlerin hiç yoktur.“