Görev Adamı Podolski İle Mete Kalkan
Hakan Aydın yazdı…
Maç saati yaklaşıp kadrolar belli olana kadar Antalyaspor taraftarı ‘sakatlar dönecek mi, daha önce koronavirüs testi pozitif çıkmış olanlar negatife dönecek mi diye adeta papatya falı bakıyordu. Seviyor, sevmiyor; oynar, o oynar mı, bu döner mi diye fal baktırdı. İlk on bir açıklandığı zaman adeta sürprizdi. Veysel’in sürpriz yokluğu, Bünyamin ve Kudriashov’un piyangodan çıkması, Hakan’ın yokluğu, adeta asker yolu gözler gibi beklediğimiz Nuri Şahin’in kadroya girmesini beklemek, eziyet olmuştu.
İlk düdükle beraber topun arkasına geçen, topu rakibe bırakan, ileride bir tek Podolski’yi bırakıp kanatlardan Amilton ve Serdar ile; orta alandan Fredy’nin sürpriz çıkışları ile pozisyon bulmayı denemek isteyen, oyun planını bu şekilde yapan, sahaya dizilişine baktığımızda “Önce gol yemeyelim sonrasına bakarız” düşüncesinin hakim olduğu bir Antalyaspor vardı. Rakip Galatasaray ise ön alanda baskı yapan, top Antalyaspor’da iken Antalyaspor’un topla ileri çıkmasına müsaade etmeyen ve topu orta alandan kanatlara taşımasına engel olmaya çalışan, bunu da Fredy topla çıkarken özellikle Etebo ile baskı yapan bir taktikle oynuyordu. Bu şekilde oynayan Galatasaray’ın ilk yarı bütün planları tuttu. Bunun nedenlerine gelirsek, orta alanda Nuri ve Hakan’ın olmayışı, Fredy, Ufuk ve Bünyamin’den oluşan bir orta alan çok zayıf kaldı. Orta alanda Fredy tek başına kaldı. Rakip bir tek Fredy’e baskı yaparak kolay şekilde durdurmayı başardı. Ufuk görünmez adam gibiydi, sahada varlığı ile yokluğu belli değildi.
Bu maç özelinde Ersun Yanal, Amilton’u sağ kanada çekerek Galatasaray’ın etkili ve hızlı oyuncusu Kerem’e önlem almaya çalışmıştı. Böyle olunca zaten cılız olan atak girişimlerinde, Muslera ilk yarıyı neredeyse yere yatmadan bitirdi. İlk yarı iki oyuncusunu sakatlıktan ötürü değiştirmek zorunda kalan Antalyaspor’da Serdar ve Bahadır’ın yaklaşık 1 sene ağır sakatlık geçirip sahalardan uzak kalması ve bir anda yoğun maç temposu içine girmeleri, bu adale sakatlıklarının oluşmasına neden oldu. Bu kadar ağır tempoyu kaldıramadılar. İlk 45 dakikada neredeyse rakip kaleye şutumuz yoktu. İlk yarıda rakip Galatasaray’ın 12 şut çekmiş, ceza sahasında 12 kez topla buluşmuştu. Buna karşılık kalesinde devleşen bir Boffin vardı. İlk yarı boyunca birçok gollük pozisyonu önledi.
Karşılaşmanın ikinci yarısına yine ilk yarıdaki gibi topun arkasına geçip, kapılan toplarla pozisyon bulmaya çalışan Antalyaspor, skoru bir an önce lehine çevirip maçı koparmaya çalışan Galatasaray vardı. İstediği skoru alamayınca strese giren rakip takımın imdadına Podolski yetişti. Adeta kendini attırmak için uğraşan, özellikle ilk yarı yaptığı belki de kırmızı kartlık hareketle atılacağının sinyalini vermişti ama ne yazık ki kenar yönetimi bunu anlayamadı. Daha önce de Galatasaray aidiyetini sosyal medyada “Mayıslar bizimdir” diye vurgulayan Podolski, Galatasaray’ın mayısı görmesini sağladı. Yönetim 90 dakika bitiminde Podolski’ye bavulunu toplatmalı, kadro dışı bırakmalı ve ilk uçakla Almanya biletini kesmelidir.
Sahada 10 kişi kaldıktan sonra Antalyaspor’un artık yapacağı bir şey kalmadı. Maç kırmızı karttan sonra adeta Boffin ile Galatasaray arasında geçti. Maçın akıbeti az çok belli olmuştu. Bir kademe hatasında adam paylaşımındaki bir hata ile golü kalesinde gören Antalyaspor’un sonucu değiştirmeye gücü yetmedi ve beklenen tepkiyi veremeden maç Podolski, Mete Kalkavan ve Galatasaray’ın istediği gibi bitti.
Maçın hakem kadrosu açıklandığından beri polemik konusu olan Galatasaray’ın kadrolu hakemi Mete Kalkavan, Galatasaray’a adeta kalkan oldu. En küçük harekette Antalyaspor aleyhine faul çalan, Antalyasporlu oyuncuları sarı kartla cezalandıran, rakip faullerini ve kartlarını es geçen Mete Kalkan‘ın vicdanı da verdiği kararlar da üzerindeki hakem forması gibi simsiyahtı. Bence Mete Kalkavan ve TFF fazla masraf etmeseydi. Hakem, Antalya’dan dönüşte Galatasaray’ın özel uçağında birlikte mutlu mesut dönebilirdi.
Son sözüm, Konfüçyüs’ten hakem Mete Kalkan(Kalkavan)’a gelsin:
“Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.“