Bozuk Akort

Hakan Aydın yazdı..

Bozuk Akort
20 Ekim 2020 08:28

En son mart ayının ortalarında izleme fırsatı bulduğumuz Antalyaspor’un kısıtlı da olsa taraftarının önüne çıkacağı ilk 90 dakikada Antalyaspor yönetim kurulunun aldığı kararla sağlık çalışanlarına locaların kapısı açılmıştı. Bu durum bir sağlık çalışanı olarak ben ve arkadaşlarımı onore etti. Kimler düşünüp bu konuda emek verdilerse, emeklerine sağlık diyorum.

Karşılaşmaya gelince, başlama vuruşuyla birlikte sakatlıklardan ve transferin son günlerinde kadroya dahil olan oyuncu grubu ile ilk on birde birçok değişikliğe gitmişti Tamer Tuna. Sağ kanatta Sam ile Mert, orta alanda Nuri, Podolski ile Bünyamin, savunmada ise Naldo ile Veysel ilk defa birlikte oynadı. Bir de bu maça dek geride kalan dört haftada savunmanın ortasında oynayan Kudryashov, ilk kez sol bekte maça başladı. Yalnızca Amilton ve Jahovic’in yerleri değişmemişti. 

Maçın başlama düdüğüyle birlikte klasiğimiz haline gelen rakip takım atağa çıkarken kaptığımız topta Amilton her zamanki gibi sol kanadı hızlı kullanıp, çizgiye inip çok güzel bir asistle topu Sam ile buluşturdu ve henüz 3. dakikada öne geçtik. Erken gelen gol ile Antalyaspor’un farkı artıracağı pozisyonları bulacağını düşünmüştük. Ne var ki ilk defa yan yana oynayan oyuncuların fazlalığı, orta alanda Hakan ve Fredy’nin olmayışları yüzünden akortsuz bisiklete benzemiştik.

Rakip Gaziantep’in erken yedikleri golden sonra sinirleri gerildi. Gereksiz yere oyunu sertleştirince daha ilk yarım saat dolmadan bir kişi eksik kaldılar. Rakibin eksik kalması maçı izleyenler kadar sahadaki oyuncu grubu ve kenar yönetimini maçı rahat kazanacağımız havasına soktu. İlk yarıda birkaç pozisyon bulmamıza rağmen ikinci golü bulup rahatlayamadık. Rakip on kişi kalmasına rağmen ilk yarı zaman zaman kalemize tehlikeli olabilecek ataklar gerçekleştirdi. İlk yarı sonunda Antalyaspor topla oynama yüzdesinde %52 ile önde gibi görünse de rakip ceza sahasında topla buluşma istatistiğinde 13’e 9 ile Gaziantep öndeydi. Yine ceza sahasına yapılan orta sayısı ve köşe vuruşlarında rakibin üstünlüğü vardı. 

İkinci yarıda herkesin beklentisi 2. golü bulup farkı artırmak ve maçı üç puanla bitirmek şeklindeydi. Herhalde devre arasında soyunma odasında teknik ekip, oyuncu grubunu uyarmamış olmalı ki sahada ikinci devreye çok rahat başlayan, pozisyona girmekte zorlanan, topu Jahovic ile bir türlü buluşturamayan, pozisyon kabızlığı çeken bir Antalyaspor vardı.

Günümüz futbolunda maçlar artık orta sahalarda kazanılıyor. Hakan ve Fredy olmayınca Podolski, Nuri ve Bünyamin üçlüsü verimli olamadı. Yeni transfer Sidney Sam, golün haricinde neredeyse yok gibiydi. 60. dakikadan sonra oyundan düştüğünde adeta “beni oyundan alın” diye bağırıyordu. Bir de Podolski artık koşamaz hale gelmişti. Tamer Tuna her iki oyuncuya da katlandı, ısrarla onları oyundan almadı. 

Bir zamanlar takım içinde Brezilyalılar gruplaşması vardı. Şimdi de Alman gruplaşması göze batıyor. Podolski’nin takım ile hocanın üzerinde bir etkisi ve ağırlığı olduğunu seziyorum. Normal şartlarda Podolski oyundan alınıp Orgill oyuna girebilirdi. böylece dokuz kişi kalmış rakibe karşı çift santrfora dönülebilirdi. Yorulan Sam’in yerine Gökdeniz hamlesi daha erken yapılabilirdi. Böylece Sam’in kırmızı kart görmesinin de önüne geçebilirdik. yukarıda da yazdığım gibi bu Alman gruplaşması kendini gösteriyor. Hem Sam hem de Podolski birkaç pozisyonda müsait pozisyondaki Jahovic’e pas vermedi. Bu durum yarın bir gün takımın hem kimyasını hem de huzurunu bozar.

Ufuk Akyol’a da ayrı bir paragraf ayırmak istiyorum. 61. dakikada oyuna girdi ve oyunda kaldığı 35 dakikada iki dakikada gördüğü çift sarı karttan oyundan atıldı. Oynadığı süre zarfında kendini oyuna verememesinin nedeninin geçen seneki Fenerbahçe maçı olduğunu düşünüyorum. O maçta attığı golden sonra ortadan kayboldu. sosyal medyada gezdiği kadar sahada gezip koşsaydı, şimdi ilk on birin değişilmez ismi olmuştu. Bu gidişle Antalyaspor formasını yalnızca soyunma odasındaki askıda görür. O formayı giyip bir daha üzerinden çıkarmak istemiyorsa kendisini bir an önce futbola vermelidir. 

Podolski artık çarşı pazar gezmeyi bırakıp, futboluna kendini vermeli. Podolski benim bildiğim futbolcu olarak bu kulübe transfer edildi, turizm ataşesi olarak değil.

Geçen sezonun ikinci yarısı ile birlikte dikine oynayan, bol pozisyona giren takım gitmiş, yerine zor pozisyona giren ve zor gol atan bir Antalyaspor gelmiş durumda. Bu sezon oynanan beş haftada yalnızca 5 gol atabilmişiz. Geçen sezon kadroda olan Sinan Gümüş, dikine oynayan takımı pozisyona sokan en büyük etkenmiş. Sinan bu takımın tabiri caizse %50’siymiş.  Tamer Tuna bu duruma bir an önce çözüm bulmalı, yoksa ofansif gibi görünen bu kadro ile çok sıkıntı yaşarız. Geçen hafta da belirttiğim gibi zorlu bir fikstüre giriyoruz. Bir anda kendimizi aşağı sıralarda bulabiliriz. 

Son sözüm, iş işten geçtikten sonra verilen öğüt için kullanılan atasözümüz olsun:

Teker kırılınca yol gösteren çok olur.” 

ETİKETLER: ,