Hani “Biz Antalyasporuz” Diyorduk
Bu kadar isyana rağmen Antalyaspor yönetimi neden suskun? Hani “Biz Antalyasporuz” diyorduk …
Yazdan kalma bir hava, geçmiş haftalara göre düzelmiş bir zemin, tribünlerde 20 bine yakın taraftar… Galibiyet için her şey hazır.
Maç başlıyor, iki takım birbirini tartıyor. O arada devreye antrenmanlardan çok havuz başında gördüğümüz Menez çıkıyor. Onun hatasıyla 1-0 geriye düşüyoruz. Ardından baraj hatasından gelen ikinci gol ve stadyumda bir şok havası… “Bu kadro bu maçı çevirebilir” havası hakim tribünlerde bu skora rağmen. Sahneye Maicon çıkıyor ve tribünlerle beraber takımımız şaha kalkıyor derken sahneye bu sefer de Sandro çıkıyor. Arka arkaya iki tane sarı kart görüyor. Gördüğü kartların izahı yok. Resmen takımını sabote ediyor ve maçı orada bitiriyor.
Antalyaspor yönetiminden hemen maçın ardından Sandro’ya büyük bir ceza vermesini bekliyordum. Bu dakikaya kadar bir ses çıkmadı. Takımdaki disiplini sağlayabilmek için bu tarz radikal önlemlerin alınması zaruri zira.
İlk maçta cesur hamleleri dışında Leonardo’nun takıma pozitif bir etkisini maalesef görmedim.
Rıza Çalımbay’dan kalma topu otuz pasla defansta çevirip sonra sağ bek Celustka’ya verip, oradan oyuna başlama hastalığı bu maçta da devam etti. Antalyaspor’un en büyük eksiği hızlı oyun oynama noksanlığı, rakipler dört – beş pasta ileri çıkarken biz onlarca gereksiz pas yapıp ileriye son derece yavaş çıkıyoruz.
Sol bekte Musa Nizam iyi niyetli olmasına rağmen o mevkinin adamı olmadığını ilk maçta bize gösterdi. Sol bekteki kanayan yara ligin devre arasına kadar her geçen gün artarak devam edecek gibi görünüyor.
Bir diğer konu da Eto’o mevzusu… Geçen sene kendi kendine görev edindiği orta sahaya gelip top alma mevzusu takıma her geçen gün daha da büyük zararlar veriyor. Bizim ceza sahası içinde rakibi rahatsız eden, defanstan dönen topları değerlendirebilecek bir forvete ihtiyacımız varken, Eto’o orta sahada oyun kurucu rolüne kendisini kaptırmış durumda. Onun oynadığı maçlarda forvetsiz, ileri uçta etkisiz bir takım haline geliyoruz maalesef. Özellikle Deniz Kadah’ın oyuna girmesinden sonra ileride yaptığı koşular ve yakaladığı pozisyonlarla forvetin nasıl oynaması gerektiği konusunda bize örnekler verdi. Umarım Eto’o bu hevesinden artık vazgeçer veya Leonardo radikal bir karar alıp Eto’o’yu yedeğe çeker.
Sekizinci hafta bitti takım altı puanda. Geçen sene aynı haftada üç puanımız vardı ve dokuzuncu hafta aldığımız galibiyetle şaha kalkmıştık. Tarih tekerrürden ibaret mi? Yoksa geçen seneyi mumla mı arayacağız? Bunların cevabını cuma akşamı alacağız.
Geçen sene askerin bol olduğu kadroda bu sene general dolu ve bu yüzdendir ki geçen seneki ısıran kadronun yerinde yeller esiyor. Bu kadar çok dünya yıldızını bir arada tutup savaşan bir kadro kurmak hocanın elinde. Leonardo bunu başarabilecek mi? Yakın zamanda öğreneceğiz.
Sözlerime tribün girişlerindeki arama rezaleti ile son vermek istiyorum.
İlk olarak yedi girişin olduğu bir stadyumda neden sadece üç giriş çalışıyor? Koskoca Antalyaspor kulübü dört çalışan daha koyup onların günlük parasını veremiyor mu? Her maç girişinde yarım saate yakın kuyrukta beklemek zorunda mıyız?
O kuyruğu geçince çilemiz derdimiz bitiyor mu? Ne mümkün! Turnikeden geçiyorsun, bu sefer karşına ortaçağ zihniyeti çıkıyor. Yerde kartonlar, ayakkabılarını çıkarttırıyorlar zorla. Sebep? Ayakkabının içine ne saklayabilirsin?
Bu şehirde Antalyaspor taraftarı önceden tribünde büyük olaylar çıkarmş olsa anlarım, tekrarlanmasının istenmediği için bu önlemler alındı. Peki Eskişehirspor-Göztepe maçındaki güvenlik zaafiyetinin cezasını neden Antalyalılar çekiyor? Hak mıdır? Hukuk mudur bu?
Peki bu kadar isyana rağmen Antalyaspor yönetimi neden suskun? Hani “Biz Antalyasporuz” diyorduk?