Bünyamin Kimmich
Engin Erdem yazdı…
2002 yılında Yıldıray Baştürk, 2008 yılında da Hamit Altıntop gibi Türk fakat Avrupa’da yetişmiş oyuncuların milli takıma olumlu etkisi bizlerde çok büyük ve bana göre aslında kötü olan bir algı olan “Avrupa’da altyapı eğitimi görmüş oyuncu daha iyidir” algısını oluşturdu. Bu çok yanlış bir düşünceydi ki bunu A Milli Takım 2008 yılından 2016 yılına kadar hiçbir turnuvaya katılamayarak ödedi. Milli takıma Avrupa’da yetişmiş bir çok vasat oyuncu geldi, hala da geliyor. Almanya ise Mesut Özil ile 2014’te Dünya Kupası Şampiyonu olurken biz geriye doğru gittik.
Dünya değişiyor ve globalleşiyor. Bilgi akışı her alanda olduğu gibi futbol altyapılarını da etkiliyor. Portekiz’de Porto altyapısında uygulanan bir şeyi istediğimiz anda öğrenebiliyor, ülkemizde uygulayabiliyoruz. Tabi dış etkenleri bir kenara bırakırsak ülkemizde de artık iyi oyuncular yetişiyor.
Avusturya, Almanya gibi ülkelerdeki vasat oyuncuları milli yapacağız diye gözümüzün önündeki daha iyi değere sahip oyuncular 25 yaşında milli olabiliyor ya da değer verilmediği için kaybolup vasat bir oyuncuya dönüşüyor. Tıpkı 2000 doğumlu Bünyamin Balcı gibi.
Geçen sezondan sonra artık U21 takımında değil, A Milli Takım kadrosunda oynaması gerekirken “Aman Avrupa kökenli vasat oyuncular kaçmasın” diyerek direkt A Milli forma giydiriliyor. “Nasıl olsa Türkiye’de yetişmiş, vardır bir eksiği” şeklindeki oyuncu algısı oluştuğu için milli takım bir Joshua Kimmich kazanabilecek durumdayken mutluluğu hala dışarıda arıyoruz. Hem genç oyuncuların algısını hem de geleceğimizi kaybediyoruz.
İşte Almanya’ya milli takım bazında 113 maç hizmet eden Philipp Lahm, şimdi de bir o kadar güvendikleri, Almanya milli takımına hizmet edecek, Bünyamin’in bölgesinde oynayan ve 48 milli maçı olan, 1 ay önce Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Joshua Kimmich. İkisi de Bünyamin’in yaşından beri yani 20 yaşından beri Milli takım forması giydi, giymeye devam ediyor.
Çok geç kalıyor, mutluluğu dışarıda arıyor, çokça hata yapıyoruz. Güven, sabır, ısrar üçgeninin iyi yönetilmesi ve Türk gençlerinin “Eğer iyi olursam, beni yirmi yaşında dahi Milli takıma alırlar” algısının oluşturulması lazımken hala Avrupa’da yetişmiş oyuncu sevdasındasındayız. Avrupa’da yetişmiş, Mesut Özil gibi üst düzey Türk oyuncuları bulursak tabi ki alalım ama vasatlara kaçmasın diye de prim vermeyelim.
Düzeltmediğimiz, geleceği göremediğimiz taktirde işler yolunda gitmeyecek. Bakış açımızın acil değiştirmesi, yönümüzü biraz olsa da bu topraklara çevirmemiz lazım.