Maç Sonu
Ahmet Çolak yazdı…
Güzel bir haftayı farklı bir galibiyet ile bitirdiğimiz için stadyumdan mutlu ayrılan aileler ve taraftarlar gördükten sonra benim de mutluluğum bir kat daha arttı. Ligde kendi evinde oynadığı maçlarda en son iç saha galibiyetini geçen sezon yine bir Malatya maçı ile alan takımımızın, bu sezon yine ilk iç saha galibiyetini yine bir Malatya maçı ile almış olması, güzel bir tesadüf oldu.
Maçla ilgili olarak; bu sezon performansı en kötü bir Malatyaspor yakaladık ve bunu da bireysel yetenekli ayaklarımız ile üç tane jeneriklik gol ile sürklase ettik. Rakibin kaleyi bulan tek topu ikinci yarının ortalarında attıkları şuttu, onun dışında kaleci Boffin neredeyse yere yatmadan maçı tamamladı. Maçla ilgili bu detay her şeyi özetliyor.
Asıl tartışılması gereken konu maç sonu. Takım galip gelmiş, bu sezon ilk defa hatrı sayılır bir seyirci sayısını yakalamış, bu sezon ilk iç saha galibiyetini almış, bu güzel gollere şahit olmuş taraftar maçın keyfini futbolcular ile kutlamak isterken hooop kaçar şekilde tünelden içeri giren topçuları gördük. Bu nedir arkadaş? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Kimden uzaklaşıyorsunuz? Bu taraftar değil miydi iki puanınız varken peşinizden koşan, son iki sezondur bütün deplasmanlara giden, mağlup olduğumuz veya berabere kaldığımız her iç saha ve deplasman maçlarında tribüne çağırıp destek veren? Ne oldu bu sezon; hep övgüyle bahsedilen, karakterli, özverili ve aile ortamında olan futbolcu arkadaşlar ne değişti? Eleştiri dozajı artınca tepki mi gösteriyorsunuz? Futbolda her şey tolere edilir; sakatlık, cezalı oyuncu, kırmızı kart, futbolcu… Ama taraftarı tolere edemezsiniz. Taraftar her zaman takımın yanındadır, iyi veya kötü gün aramaz koşulsuz sever. Onun için kimse taraftarı yok sayamaz, taraftar buna izin vermez ve vermedi.
Biz yıllardır neler gördük; takımını sabote edenler, siyah forma ile maça çıkanlar, takımda grup oluşturanlar hepsi gitti. Armanın peşinde olanlar hep burada, o yüzden herkes ayağını denk alacak ve dikkat edecek. Çünkü kimse taraftarın üzerinde değildir.
Şu dönemde bizler ikili diyaloglarımızda taraftar sayısını nasıl arttırırız diye plan ve programları yaparken, tribüne katkı koymak adına saatlerce telefon görüşmeleri yaparken bu işin sahadaki ayakları her şeyi az kalsın berbat ediyorlardı.
Bir de şu konu hakkında yönetimin ciddi olarak federasyon ve yayıncı kuruluş arasında görüşme yaparak maç saatlerini mümkün olduğu kadar ileri saatlere aldırma ile ilgili çözüm yolları bulmaları gerekmektedir. Çünkü saat 16.30’da Antalya gibi iklimi sıcak bir ilde zor şartlarda hem futbolcu sağlığı hem de taraftar açısından sakıncalı durumlar oluşmaktadır. Milli maç arasından sonra Gençlerbirliği maçı Cumartesi saat 15.00 olarak açıklandı. Bu maç ile ilgili gerekli girişimler yapılmalı, müsabaka saatinin düzeltilmesiyle alakalı şimdiden harekete geçmelidirler.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki hiçbir şey taraftardan üstün değildir.