Ciddiyet ve Özgüven
Ahmet Çolak yazdı…
Hoca değişikliği için milli maç arasını fırsat bilerek acele karar vermemek adına önce Abdullah Avcı ile görüşülüp, bayağı bir mesafe kaydederek anlaşma aşamasına gelmesine rağmen herkesin bildiği ve ulusal medya haberlerine dahi konu olan sebeplerden dolayı başka bir takımı tercih etti. Mecburen B planı gibi görünen Ersun Yanal isminde karar kılındı. Camia adına hayırlı olmasını diliyorum. Kariyerinde başarılı Anadolu takımları yaratan ve ülkemizde “büyük camia” diye tabir edilen takımda şampiyonluk yaşayan, bilimsel çalışma prensipleri olan teknik adamın Antalyaspor kariyerinde çok başarılı maçlara imza atması, şehrin ve camianın en büyük beklentisidir.
Her sezon başı planlamada ya yanlış ya da eksik tercihlere alıştık artık. Kadro planlamasını ve oyuncu seçimlerini kim yapıyorsa son iki sezondur sınıfta kalmıştır. Özellikle bu sezon kanat ve forvet ağırlıklı transfer politikası izlendi. Kadro derinliği ne yazık ki 3. bölge için dolduruldu. Fakat alınan sonuçlarla doğru orantılı olmadığı görüldü. Ne yazık ki forvet hattı belki de uzun yıllardır alışık olmadığımız şekilde kısır bir 9 hafta geçirmiştir.
Oysa kesici bir ön libero ve oyunun her iki yönünü oynayabilen oyuncu eksikliği, geçen haftalarda çok hissedildi. En yumuşak karnımız olan 2. bölge çok teknik ve ağır oyunculardan kurulu. Bu oyuncular mücadele anlamında rakipleriyle başa baş, kora kor savaşa giremiyorlar ve geçiş oyunlarını yapamıyorlar. Bu yüzden maalesef 3.bölgeye top taşıyamıyoruz. Hal böyle olunca 9. hafta itibariyle rakip ceza sahası içinde en az topla buluşan ve en az şut girişiminde bulunan takım biziz. Bu istatistikleri göz önüne alırsak bu takımın maç kazanması mucizelere kalmış demektir.
Alanyaspor maçı yeni gelen hoca için ölçü olamaz. Sakat, cezalı ve hasta birçok oyuncusundan yoksun olması, kadro kurmasını neredeyse imkan sınırlarının en alt seviyesine indirmiştir. Bir de sezon başı transfer edilen tecrübeli oyuncuların beklentilerin altında kalması sebebiyle oynadığımız bütün maçlarda rakiplerin üstünlüğünü kabul edip oyunu kendi yarı alanımızda oynadık. Burada isyan eden, başkaldıran ve tabiri caizse tekmeye kafasını sokacak oyuncuları çok aradık. Takım kadrosunda 4 veya 5 ağır ve yaş sınırı yüksek oyuncuya görev verirseniz, bu arkadaşlar 90 dakikayı tamamlamakta zorlanırlar. Ancak bu tür oyunculara son yarım saatte hamle oyuncusu olarak kullanabilirsiniz.
Bu maçta hoca oyun ve maç temposunu en minimum düzeyde tutmaya çalıştı. Alan savunması yaparak rakibe hareket alanı bırakmadılar. Ligin en çok pozisyona giren, şut atan ve gol bulan oyuncuları ilk yarı boyunca duran top dışında pozisyon bulamadı. Hatta ilk yarıdaki en net iki gol pozisyonunu bulan ekip Antalyaspor oldu. Hocanın oyun planı ilk 45 dakika bittiğinde tutmuştu. İkinci yarıda dar kadro yapısı ve rotasyon anlamında elindeki oyuncu grubu ile ne yapar diyecekken, haftalardır kronik hale gelen kırmızı kart bu maçta da hasıl oldu. Bu bir disiplinsizlik ve ciddiyet eksikliğidir. Futbolcu saha içinde kalmalıdır, her hafta alışkanlık haline gelen bu hastalık ilerleyen haftalarda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Pozisyon gereği, oyun içindeki sinir harbi ve gereksiz itirazlar, öfke kontrolü gerektirir. Eğer bunu yapamıyorsanız güçsüz ve özgüvensiz olduğunuz anlamına gelir. Bunun üstesinden gelmek için tüm takımın psikolojik desteğe ivedilikle ihtiyaç vardır.
Araya giren pandemi dönemi ve maçların seyircisiz olması taraftarı da çok etkilemiştir. Artık insanlar tribünlerden uzaklaşınca araya bir soğukluk giriyor. Sadece televizyon ve sosyal medya yeterli olmuyor, yıllardır her ortamda takımının yanında olan vefakar ve cefakar taraftarlar destek verdikleri takımlarını unutma seviyesine gelmişlerdir. Bu durum hem futbol takımını hem de taraftar gruplarını olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir.
Hocanın işi gerçekten çok zor. Böyle bir takımı en kısa zamanda nasıl hazır hale getirecek, bekleyip göreceğiz. Genç oyuncular çok tecrübesiz ve yetersiz görüntü veriyorlar. Süper Lig bir geçiş yeri değil, kalıcı ve en üst seviyede olma yeridir. Maalesef genç oyuncu topluluğu bunun farkında değil. Henüz kendilerini bu lige adapte edemediler. Oysa Başkan ve yöneticiler bu sezon için tecrübeli oyuncu desteği ile genç oyuncuları harmanlayıp, bu lig için iyi bir takım yaratmak istemektedirler. Böyle giderse başarı oranı istedikleri gibi olmayacak görünüyor.
Maalesef son haftalardaki görüntüsü ile bu ligin Ankaragücü, Gençlerbirliği ve Kayseri gibi takımlarla birlikte en zayıf halkası gibi görünüyoruz. Hedef takım haline geldiğiniz zaman o girdaptan kurtulmak zordur. O yüzden herkes elini hatta gövdesini taşın altına sokacak ve en kısa sürede bu durumdan kurtulmak zorunda olacaktır. Eğer oyuncu grubundaki arkadaşların birçoğu bu kötü gidişata son vermezlerse, ikinci transfer döneminde takım kadrosunda olmayabilirler.
Camia olarak yeni hocaya destek olmak zorundayız. Çünkü her sezon iki veya üç hoca değiştirmek, Antalyaspor gibi camialar için lükstür. Bu durum, başarının ve istikrarın gecikmesine sebep olmaktadır.
Çarşamba günü oynanacak olan Türkiye Kupası dahil bütün maçlara aynı ciddiyet ve mücadele ile çıkılmalıdır.