Röportaj: Harun Alpsoy

SadeceAntalyaspor Ailesi olarak, Antalyaspor’un genç oyuncunu Harun Alpsoy ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik …

Röportaj: Harun Alpsoy
18 Ocak 2018 12:00

SadeceAntalyaspor Ailesi olarak, Antalyaspor’un genç oyuncusu Harun Alpsoy ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

SadeceAntalyaspor.com Ailesi olarak bu keyifli röportaj için futbolcumuz Harun Alpsoy ve tercümanımız Süleyman Sincar’a teşekkür ederiz.

 


Öncelikle seni tanıyalım. Harun Alpsoy kimdir? Futbol ile tanışması nasıl olmuştur?

İsviçre’de doğdum ve İsviçre’de futbola başladım. Altı yaşından beri futbol oynuyorum. Bir mahalle takımında başladım, daha sonra Grasshoppers’a geçtim. Burada 17 yaşında A Takım’a dahil oldum.  Orada 19 yaşına dek oynadım ve şükürler olsun, Antalyaspor’a transfer oldum. Şimdi Antalyaspor forması ile güzel işler yapmak, güzel şeyler başarmak istiyorum.

 

Antalyaspor’a gelmeden önce Grasshoppers forması giymiştin. Futbola İsviçre altyapısında başlamanın ve İsviçre’de forma giymenin avantajları ya da dezavantajları nelerdir?

İsviçre’de şöyle bir avantaj var, orada özellikle genç oyuncular A Takım’da daha fazla forma şansı buluyor. Takımlarında oynama fırsatı buluyorlar. Türkiye’de bu oran İsviçre’ye göre daha az. 17 yaşındaki oyuncular için Türkiye daha zor çünkü burada yıldız oyuncular oynuyor.

 

Grasshoppers’ta genç yaşına rağmen forma giydiğin 13 maçın 6’sında ilk 11’de sahaya çıktın. O zamanki teknik direktörün Pierluigi Tami hakkında neler söylersin?

Tami, altyapıda oynadığımız maçlara sürekli gelir ve bizi izlerdi. Beni çok beğendi, gelip benimle konuştu ve yaz kamp döneminde beni birinci takıma aldı. Ona da buradan çok teşekkür etmek istiyorum, çok yardım etti bana.

 

İsviçre ile Türkiye’yi karşılaştırırsak, iki ülke arasındaki futbolu ve ligi nasıl yorumlarsın?

Türkiye, İsviçre’ye göre daha üst düzey ve daha kaliteli bir lig diyebilirim. İsviçre’de on takım lig mücadelesi veriyor, bir sezonda dört kez aynı takımla oynuyorsunuz. Türkiye’de ise 18 takım var ve bu kulüpler içinde müthiş kulüpler var.  Tesisler konusunda ise İsviçre’de daha iyi ve daha büyük tesisler olduğunu düşünürsünüz ama öyle değil. Grasshoppers’taki tesisimizi bir düşünün, 2005 yılında yeni tesis yapıldı ama bizim şu anki tesisimizdeki (Atilla Vehbi Konuk Tesisleri) otopark alanı büyüklüğündeki yer, orada antrenman yerimizdi.

 

Şu ana dek İsviçre U16, U17 ve U19 kategorilerinde forma giydin. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti pasaportu sahibisin. İsviçre ve Türkiye Milli Takımlarından teklif gelmesi halinde tercihini hangi ülkeden yana yaparsın?

İsviçre’de alt kategorilerde beş sene Milli Takım’da oynadım. Daha önce U19 kategorisinde bana Türkiye’den teklif gelmişti, ben Avrupa Kupaları için İsviçre’yi tercih ettim. 19 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası Elemeleri mücadelesinde de Türkiye’ye karşı oynadım, attığımız golün asistini ben yapmıştım ama 4-1 yenildik. Güzel bir şeydi Türkiye’ye karşı oynamak. Şu an Türkiye’deyim, Türkiye’de yaşıyorum. Teklif gelse tercihim Türkiye Milli Takımı olur. Bu benim için büyük bir gurur olur.

 

Orta sahanın yanı sıra ön liberoda da oynayabilen bir oyuncu olarak bu mevkiiyi seçme sebebin neydi?

Kariyerime ilk başladığımda forvet oynuyordum. U14 kategorisinde antrenör değişikliği oldu ve hocamız beni on numara oynatmaya başladı. Daha sonra Milli Takım’da orta sahada oynamaya başladım, Grasshoppers’ta da bu devam etti hatta sisteme göre ön libero da oynadım. Grasshoppers’ta üçlü orta saha oynuyorlar. Bir ön libero ve iki merkez orta saha oyuncusu oluyor, bunlar sürekli yer değiştiriyor. Çoğu oyuncuya sorsanız küçüklüğünde forvet oynamıştır. Daha sonra mevkileri değişmiştir. Ama ben orta saha oynadığım için mutluyum.

 

Biraz da Antalyaspor’a dönersek geçtiğimiz sezon ligi beşinci sırada bitiren bir Antalyaspor’dan bu sezon ilk devreyi 15. Sırada tamamlayan Antalyaspor’a… Bu düşüşün sebebi sence neydi?

Geçtiğimiz sezona göre daha kaliteli bir Antalyaspor kadrosu vardı. Yeni transferle geldi, her şey müthişti. Mağlup olduk, kazandık, sonra yine mağlup olduk. Kazanma alışkanlığı edinemedik. Bu konuda devamlılığı sürdüremediğimiz için bu düşüşü yaşadık.

 

Antalyaspor’da ilk 17 haftada yaşanan üç hoca değişikliği ve Ali Şafak Öztürk’ün istifa süreci sizi nasıl etkiledi?

Şimdi ben genç bir oyuncu olarak ilk defa böyle bir süreci yaşadım. Tabii ki çok şey öğrendim. Ali Şafak Başkan herkese, oyunculara yardım ediyordu. İyi bir insandı. Bu durum da benim için bir tecrübe oldu.

 

Antalyaspor taraftarları, forma giydiğin maçlardaki performansın sebebiyle seni ilgiyle takip ediyorlar. Onlar hakkında neler söylemek istersin?

Onlara buradan çok teşekkür etmek isterim. Oyuncular olarak biz onların bu desteğini hissediyoruz. Bana inanılmaz destek oldular. Hatta ilk maçımda annemle babam maçtaydı, onlar bana öyle bir destek verdiler ki onlar da çok duygusallaştılar.

 

Antalyaspor ile 4.5 yıllık bir sözleşme imzaladın ve kontratın 2021 yılında bitiyor. Genç bir oyuncu olarak bu kadar uzun süreli bir sözleşme imzalamak kariyerin açısından negatif bir etki yaratır mı?

Kontrat süremden gayet memnunum. Burada tek dezavantaj olabilecek nokta futbolcu ayrılmak istediği zaman ona “5 yıllık sözleşmen var, bir yere gidemezsin” diyebilirler ama ben bu yönden hiç bakmıyorum. Yeni tesisler, stadımız müthiş, taraftarımız mükemmel… Ben öncelikle varımı yoğumu Antalyaspor’a adayacağım. Kariyerimi Antalyaspor’da sürdürmek ve bu şekilde ilerlemek istiyorum yoksa beş senelik bir imza atmazdım.

 

Antalyaspor’a geldiğinden bu yana Rıza Çalımbay, Leonardo ile çalıştın. Şimdi de Hamza Hoca ile çalışıyorsun. Bu hocaları nasıl değerlendirirsin?

Bu konuda bir şey söylemek için henüz çok erken. Çünkü ben 19 yaşındayım. Hamza Hoca, Leonardo, Rıza Hoca… Hepsi müthiş kariyerlere sahipler. Karakter olarak da çok iyiler. David Hoca’dan, Rıza Hoca’dan, Leonardo’dan çok şey öğrendim ve onlardan kapabildiğim ne varsa kapmak için uğraştım. Hamza Hoca’dan da çok şey öğreneceğim inşallah.

 

Bugüne en beğendiğin ve çalışmaktan en keyif aldığın teknik adam kim olmuştur?

U13 kategorisinde bir antrenörüm vardı, iki sene antrenörlük yaptı bana. 96 ve 97 yaş grubunda iki sene çalıştım Daniel Herdener ile. Ondan çok şey öğrendim. Her antrenman çok zevkliydi. O bize çok yardım etti. Kendisini yakın zamanda kaybettik.

 

Futbol geleceğinle ilgili planların nelerdir?

Ben abilerim gibi bir oyuncu olmak istiyorum. Zeki Abi, Yekta Abi gibi bir oyuncu olmak istiyorum. Takıma katkı veren, takım için savaşan bir oyuncuya taraftarların yaklaşımı da farklı olduğunu düşünüyorum. Mesela Kasımpaşa maçının ardından insanların yanıma gelmesi çok hoş bir şeydi, gurur verdi. Ben, Antalyaspor’da takımı sırtlayan, sembol oyunculardan birisi olmak istiyorum. Herkesi gururlandırmak istiyorum. Ayrıca inşallah Milli Takımda da oynarım, bu benim için müthiş bir şey olur.

 

Antalya’yı ve Antalya halkının Antalyaspor’a bakışını nasıl buluyorsun?

Galiba dünyadaki futbol takımları da Antalya’ya kamp için geliyor. Antalya’yı, Antalyaspor’u, böyle tesisleri çoğu yerde bulamazsın. Abilerim de bunu söylüyor. Antalyaspor benim Türkiye’deki ilk takımım. Annem yanımda, dört beş aydır burada yaşıyor. Annem çok memnun, 2-3 arkadaş buldu, her gün geziyorlar. Hiç düşünmüyorum annem evde ne yapıyor diye. Babam da gelecek inşallah. O da İsviçre’de antrenörlük yapmıştı, benim de antrenörümdü. Babamın bende çok fazla emeği vardır. Buralarda olmamda babamın emeği çok fazladır.

 

Biraz da futbol dışından konuşursak, boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Boş zamanlarımda genellikle evdeyim, annemin yanında oluyorum. Antrenmandan sonra tesiste yemek yemezsem evde annemle yemek yiyoruz. Evde PlayStation oynuyorum, Netflix bakıyorum, televizyon izliyorum. Bazen abilerim telefon açıyor, onlarla dışarı çıkıyorum. Bu şekilde zaman geçiriyorum.

 

SadeceAntalyaspor.com ailesi olarak bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak bizler aracılığı ile Antalyaspor taraftarlarına iletmek istediğin bir mesaj var mı?

 

RÖPORTAJ: Ulaş Kalkan
FOTOĞRAF: Mehmet Ali TAŞ
DÜZENLEME: Eda GENÇ AYDIN

Bu röportaj 15 Ocak 2018 tarihinde yapılmıştır.