Röportaj: Emre Güral
SadeceAntalyaspor.com olarak, Emre Güral ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik …
SadeceAntalyaspor.com olarak, 2016-2017 sezonunun ilk röportajını yeni transferlerimizden Emre Güral ile gerçekleştirdik.
SadeceAntalyaspor.com Ailesi olarak bu keyifli röportaj için futbolcumuz Emre Güral’a teşekkür ederiz.
Öncelikle seni tanıyalım. Emre Güral kimdir? Futbol ile tanışması nasıl olmuştur? Yeşil sahalara adım atmaya nasıl karar vermiştir?
Emre Güral iyi bi aile çocuğudur. 1989 yılında Almanya’da doğdum ve orada büyüdüm. Futbol hayaliyle dünyaya geldim diyebilirim. Babam önceden profesyonel futbolcuydu. Almanya’ya gelmeden önce Türkiye’de Bergamaspor’da oynuyordu. Almanya’da dil bilmediği için futboldan uzaklaşmıştı. Beni futbola hep o yönlendirmiştir.
******************************************************************************
Transfer döneminde birçok takımdan teklif almana rağmen seni Antalyaspor’a getiren ne oldu?
Transfer döneminde çok fazla teklif aldım. Ailemle oturdum, konuştum, tartıştım ve kalbimin sesini dinledim. İki çocuğum var onları da düşünmem lazım. Eşim “Sen nereyi seçersen seç, senin arkandayız.” dedi ama Antalya olması benim için biraz da artı oldu. Burada bir aile ortamı var, anneanne ve dedem burada. Bunlar da benim için bir bonus oldu. Ayrıca Antalyaspor’da iyi bir kadro, yeni bir başkan, hedefli bir hoca ve farklı bir vizyon var. Ben bunun bir parçası olmak istedim.
******************************************************************************
Futbola Eintracht Frankfurt gibi bir Alman takımının altyapısında başlamanın sana ne gibi artıları oldu?
Bu altyapı, burada olmamın en büyük sebebidir. Almanya’da o altyapıyı görmek benim için her zaman büyük bir artı olmuştur.
******************************************************************************
Alman disipliniyle yetişmiş bir oyuncu olarak Türk futbol altyapısı ve Alman futbol altyapısını kıyaslarsak neler söyleyebilirsin?
Buradaki altyapı ile Almanya’daki altyapıyı kıyaslayamayız bile. Almanya’da disiplin daha ön plandadır. Örneğin Türkiye’de bir çocuk okulu bırakıp idmana gidebiliyor. Çocuğa ise “Biz seni var yazdık.” deniyor. Almanya’da böyle değildir. Almanya’da okulun iyi değilse antrenmana dahi çıkamazsın. Orada bu tür konulara çok önem veriliyor. Türkiye’de buna benzer tek bir takım var, o da Altınordu. Başka da yok diyebilirim. Türkiye’de altyapıdan çıkan isimler çok nadir.
2010 yılında Alman transfer basınında büyük kulüplerle adın geçmesine rağmen bu kulüpleri geri çevirip Bucaspor ile anlaştın. Bucaspor’a seni getiren faktör ne oldu?
Bayern Münih ve Hannover 96 beni istiyordu. Bayern Münih’in ikinci takımından oynayacaktım ama as takım ile antrenmana çıkacaktım. Ben daha çok Hannover 96’yı istiyordum. O ara dizimden menisküs ameliyatı oldum. Ameliyat olunca toparlanabilecek miyim bunun için süre istediler ben de bunu istemedim. Türkiye’den baya teklif vardı ben kariyerim için daha iyi olacağını düşündüğümden 1. Lig’i seçtim. Bir nevi kariyer basamaklarını adım adım çıktım. Ben daha önce buraya ailemle tatil için geliyordum ve güzel yönlerini görüyordum. Ülkemiz zaten güzel ama iş ve futbol ortamı farklı şeyler. Burayı öğrenmem ve buraya alışmam lazımdı bende Bucaspor’u seçtim.
******************************************************************************
Uzun yıllar Almanya’da forma giyip yıllar sonra Türkiye’ye gelen bir oyuncu olarak adaptasyon sürecini nasıl atlattın?
Ben 16 yaşında evden ayrıldım. Bu yüzden adaptasyon konusunda sıkıntı çekmedim. Elbette çok şey yaşadım, çok şey öğrendim, çok tecrübe kazandım ve gittiğim kulüplerde hep çok iyi karşılandım. Ayrıca ailem hep arkamdaydı. Ama ailemden uzakta bunu yapmak kolay değildi, ben hayalimle yaşadığım için başarmaya odaklandım. Bıkma noktasına geliyorsun bir şekilde ama sonra ailenin hayalini gözünün önüne getirdiğinde bunu başarabiliyorsun.
******************************************************************************
Kendini hırslı bir oyuncu olarak görüyor musun?
Evet, hırslı bir oyuncuyum. Çünkü kaybetmeyi sevmiyorum, kaybetmeye gelemem. Sadece futbolda değil, dışarıda playstation oynasam dahi kaybetmeyi sevmiyorum. Öyle bir yapıdayım. Her zaman kazanmayı isterim.
******************************************************************************
Oynadığın kulüplerde gidişinin ardından taraftarların seni en çok eleştirdiği konu kulüp ile bağlarının çok güçlü olmadığı konusuydu. Bu konuda neler söylersin?
Yollarımızı ayırsak da ben Trabzonspor taraftarını da Eskişehirspor taraftarını da çok seviyorum. Oynadığım zaman hangi kulüp olursa olsun performansımı gösterdim, gollerimi attım. Neden böyle deniliyor bilmiyorum ama hakkım yendiği zaman neresi olursa olsun, nasıl olursa olsun ben rahat durmam.
Trabzonspor’da kendimi kullandırtmak istemediğim için problem yaşadım. Beni İkinci Lig’e göndermek istiyorlardı, Süper Lig’den de on beşe yakın teklif vardı. “Niye” diye soruyorum, “Biz öyle istiyoruz.” diyorlar. Ben gitmek istemediğimi, Süper Lig’de oynamak istediğimi belirttim. “O zaman seni kadro dışı bırakırız.” dediler. Eskişehirspor’da ise başkaları yaptı ama ben takımı federasyona vermeyen isimlerden birisiyim. Bitime beş maç kala sözleşmemi feshetmişim, niye etmişim? Şöyle bir düşünün, yüzde yirmi de olsa Avrupa Şampiyonası’na gitme şansım vardı. İyi de gidiyordum Allaha şükür, neden elimin tersiyle bu fırsatı itip bırakayım? Çok mantıksız bir şey… Taraftarlar işin iç yüzünü bilmedikleri için bana yüklendiler. Ben onlara kızmadım da darılmadım da. Beni negatif bir oyuncu olarak görüyorlar ama öyle bir şey yok.
Antalyaspor’a gelince iki hafta sonradan oyuna girdim. Her şey yavaş yavaş gelişecek, şu an problem yaratacağım diye bir şey yok. Ama zamanı gelince ben de sahada olmak isterim.
Genellikle forvet arkası oynasan da bazı teknik direktörler sağ ya da sol açık olarak görev verebiliyorlar. Kendini en verimli gördüğün mevki neresi?
Ben ön bölgede her tarafta oynayabiliyorum. Sağ açık, sol açık, forvet arkası ve forvet oynayabilirim. Ama kendimi en verimli gördüğüm yer forvet arkası. O mevkide ikinci forvet gibi oluyorum.
******************************************************************************
Bugüne dek Türkiye’de Bucaspor, Trabzonspor, Eskişehirspor ve Antalyaspor’da forma giydin. Bu camiaları taraftar yönüyle karşılaştırırsak neler söylersin?
Trabzon ve Eskişehir için tam bir futbol şehirleri diyebilirim. O şehirler benim için büyük bir şans oldu. Çünkü baskı var, öfke var, sevinç var. Her duyguyu yaşıyorsun oralarda. Bucaspor’da da aynı şekilde taraftarlar maça geliyordu, stadı güzeldi, orda da farklı bir ortam vardı.
Eskiden dedem Şarampol’de yaşamış. 07 Gençlik’ten bahsedilirdi hep. Eskiden de hep fenalardı. Bu atmosferi ben ilk maçta, Osmanlıspor karşısında yaşadım. Çok güzel bir atmosfer vardı. Çalıştığım tüm takımlarda taraftarları hep beğenmişimdir.
******************************************************************************
Kulübe yeni katılan bir oyuncu olarak Antalyaspor tribünlerini ve Antalya halkının futbola olan ilgisini nasıl buluyorsun?
Antalya’da vizyon demiştim ya, herkes bunu hissetmeye başladı. Eto’o’nun gelişi, stadyumun yeni olması gibi faktörlerle herkes bir havaya büründü. Bunu sürdürmemiz gerekli, bu ilgiyi sürdürdükçe zamanla ilgileri de artacaktır. Antalya’da bir vizyon var. Hedef var ortada; şehir de taraftar da hoca da takım da bir bütün olursa bu takım Şampiyonlar Ligi’nde oynar. Şaka yapıyor gibi görebilirsiniz ama bu şaka değil.
******************************************************************************
Samuel Eto’o hakkında ne düşünüyorsun? Geride kalan iki aylık süreçte kendisi ile çalışmanın sanakattığı artılar oldu mu?
Böyle bir şansı Trabzonspor’da Bosingwa ve Malouda ile yakalamıştım. Eto’o bir dünya starı. Kendisini çok tartışmamıza gerek yok. 36 yaşına girdi, gençliğindeki gibi olmaz elbette ama ona rağmen geçen sene 20 gol attı. Ondan öğrenebileceğim çok şey var ve onunla çalıştığım için çok mutluyum.
Bugüne dek çalıştığın teknik direktörler içerisinde en beğendiğin ve çalışmaktan en keyif aldığın teknik adam kim olmuştur?
Benim için iki isim var, birisi Samet Aybaba diğeri Sait Karafırtınalar’dır. Samet Aybaba bana güvendiği için çağırdı ve Eskişehir’de formayı verdi. “Sana güveniyorum, seni biliyorum.” dedi. Ben de çıktım her maç golümü attım. Aybaba’nın futbol bilgisi çok yüksek ve elliden fazla oyuncu onun elinden geçmiştir. Bucaspor’da ise Sait Hoca bana çok sahip çıkmıştır ve benim ilerlememe en büyük sebeptir.
Morais’i ise ayrı değerlendiriyorum. Hedefimize ulaşalım ve başarılı olalım diye çok sık uyarılar yapıyor. Bizi Avrupa standartlarında çalıştırıyor. Bu da benim çok hoşuma gidiyor.
******************************************************************************
En beğendiğin oyuncular kimlerdir?
Dünya klasmanında bakarsak Messi ve İbrahimovic’i beğeniyorum. Türkiye’de ise gitmesine rağmen Burak Yılmaz, Yasin Öztekin, Van Persie ve Eto’o. Ayrıca kulübümüzden de Makoun. Bu isimler güzel oyuncular, bir yerlere gelmiş, kendilerini ispatlamış oyuncular.
******************************************************************************
Biraz da futbol dışından konuşalım. Antrenman ve futbol dışındaki zamanlarını nasıl değerlendirirsin?
16 yaşında evden ayrıldığım için aile ortamını özlüyorum. Bu yüzden boş zamanlarımı ailemle geçiririm. Eşim ve çocuğuma çok düşkünüm. Boş zamanlarımda ya eşimleyim ya da çocuklarla bir şeyler yapıyoruz.
Giyim ve saç konusunda kendine dikkat ettiğin sosyal medyadan da aşikâr. Bu konuda neler söylemek istersin?
Bakım önemli diye düşünüyorum. Yaptığım abartı bir şey değil. Bazen saçımı yapmadan da evden çıkarım ama bir yere gideceğimizde kendime bakmayı severim. Sık sık imaj değiştirmeyi severim diyebilirim. Kuaförüm şöyle yapalım der, tamam derim. Ama illa şöyle olsun diyecek kadar da titiz değilim; yüzde elli yüzde elli diyelim.
******************************************************************************
Sahaya çıkarken ya da saha dışında inandığın ya da uyguladığın uğurların var mı?
Bazı oyuncuların uğuru vardır, üç kere sekerek sahaya girmek vb. gibi. Bunun gibi şeylere saygı duyarım. Batıl inançlarım yoktur. Dinimiz inandığım tek şeydir. Bu yüzden duamı ederim, maça çıkarım.
******************************************************************************
SadeceAntalyaspor.com ailesi olarak bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz. Son olarak bizler aracılığı ile Antalyaspor taraftarlarına iletmek istediğin bir mesaj var mı?
Öncelikle taraftarın sitesi olarak buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Taraftardan ne bekler bir futbolcu? Destek bekler. Bakın, iyi günde herkes destekler, herkes iyi şeyler söyler. Önemli olan kötü günde hep bir olmak… Bunu başarabilirsek bu kulüpte çok büyük şeylere ulaşabileceğimize inanıyorum. Bu şehirde hepimizin hedeflerini kaldırabilecek bir kalite var burada. Bir olalım; kötü zamanda bir olalım, iyi zamanda hep beraber sevinelim ama taraftarımız bize her zaman destek olsun. Biz de takım olarak her zaman sahada yenilsek de o formayı terleteceğimize söz veriyorum.
RÖPORTAJ: H. Merve KORKMAZ
FOTOĞRAF: Serkan DÖNMEZ
* Bu röportaj, 9 Eylül 2016 tarihinde yapılmıştır.