Zabarak Zubarak
Levent Sağlam yazdı…
BİRİNCİ PERDE: TARAFTAR
Bir gün bir balık kuşa aşık olur, ölüyor aşkından. Kuş tabi bu, herkese ve her şeye tepeden bakıyor. Balığa, “Ben de seni severim sevmesine de yuvamız neresi olacak? Aşkımızı nerede yaşayacağız? Ben suda yaşayamam” diyor. Balık da diyor ki “Ben havada da, karada da seni istiyorum. Ölüyorum aşkından” Balık sudan çıkıyor ve tabii ki ölüyor.
Kaybedilen ne şimdi? Hayat.
Kazanılan ne? Aşk.
Antalyaspor ve taraftarının aşkı, balık ile kuşun aşkı gibidir.
İçeride, dışarıda her zaman yan yanadır. Kötü günde de iyi günde de bu hep böyle olmuştur ve böyle olacaktır.
Kimsenin bu tribünlerin, sosyal medya üzerinden haber yapan sayfaların ve burada dilinin döndüğünce katkı koyan insanların Antalyasporluluğunu sorgulamaya hakkı yok.
İKİNCİ PERDE: ÇAYKUR RİZESPOR MAÇI
11 puanlı iki takımın maçı ve her iki takım içinde tabir-i caizse altı puanlık, yani hayati önem taşıyan bir maçtı.
Maç öncesine baktığımızda Çaykur Rizespor 11 puanın yedisini kendi evinde almış, Antalyaspor ise 11 puanın yedisini deplasmanda almıştı. Yani tipik bir beraberlik maçı gibi görünüyordu. Olası bir beraberlikte de Çaykur Rizespor’u altta tutacağımız bir maçtı.
Maç kadrosuna baktığımız zaman, ilk göze çarpan ise yine kadrodaki rotasyonlardı. Diego’nun ve Boffin’in yine olmayışıydı. Bunun yanında Gustavo Blanco ve Mukairu ikilisinin kadroda olmasıydı. Bu ikilinin tercih sebebi, Hakan Özmert’in sakat olmasından dolayı olabilir diye düşünsek de Bülent Hoca, Mukairu’yu forvet arkasında oynatıp önde basarak bir an önce gol bulmak ve skoru tutmak düşüncesinde gibi görünüyordu.
Deplasmanda ve evimizde yaptığımız en büyük hata, bence sabırsızlığımız. Aslında bu maçta bekleyip sabretmemiz gerekirken Çaykur Rizespor’un attığı gol dakikasına kadar hep öne çıkmamız yine gözden kaçmadı.
Golün hemen akabinde Blanco’nun kafa vuruşu düzgün olsa beraberlik golü gelebilirdi.
Maçın 53. dakikasında Çaykur Rizespor’un kalecisinin atılmasıyla birlikte umutlarımız yeşerdi fakat vuruşu kim yapar derken gözlerimiz sakat Hakan ve rotasyona uğrayan Diego’yu aradı.
Atışı ise “Serdar mı Eren mi” derken Eren kullandı. Sahi Eren kaç haftadır oynuyor? Gol olur veya olmaz ama Serdar varken niye Eren?
Geride kalan dakikalarda on kişi kalan Çaykur Rizespor’a sağlı sollu kanatlardan gelsek de ceza sahası içindeki vuruşlarımızı Çaykur Rizespor’un kalecisi çıkardı. Mutlu sona kim ulaştı? İlk golü atan Çaykur Rizespor.
Sil bee more baştan, önümüzdeki haftalara bakarız.
ÜÇÜNCÜ PERDE: ZABARAK ZUBARAK
Sezon başından beri ilk altı hafta rakiplerimizle oynuyoruz, sonrasında fikstür zorlaşıyor diye dile getirdik. Bu altı haftalık süreçte sadece sekiz puan topladık.
Kadro derinliği zaten yok fakat teknik kadronun da oyuna etki ettiği yok.
Gençlerbirliği maçından sonra futbol şube sorumlusunun yaptığı açıklamaya göre bu transferleri yapan isim Bülent Korkmaz’mış. Peki Bülent Korkmaz’dan aksi bir açıklama geldi mi? Hayır.
Peki şu ana kadar oynanan futbol ve alınan sonuçlar yeterli mi? Hayır.
Futbol şube sorumlusu “transfer var” diyor, Başkan “yok” diyor. Bu çelişki değil mi? Tabii ki evet.
Bir takımın on biri, 11 haftada oturmaz mı? Özellikle bel kemiği olan defans dörtlüsü oturmaz mı? Defans dörtlüsünde rotasyona uğramayan sadece Nazım ve Bahadır. Bu ikili hiç mi hata yapmıyor?
Celustka, Diego ve Boffin üzerinden konuşursak, bu üç futbolcu da rotasyona uğradı. Ben mi yanlış hatırlıyorum acaba, geçen yıl bu takımı kim ayakta tuttu?
O zaman hal böyleyken benim aklıma farklı şeyler gelir. Burası tiyatro sahnesi değil!
Bence devre arası gelmeden hem teknik kadro hem de transfer edilecek futbolcuların çalışmalarının yapılması gerekir.
Gerisi zabarak zubarak.