Tribünün Sesi
Hedefsiz insanlar asla başarılı olamazlar. Olduğu yerden daha yukarısını hedef yapmayanlar ise kaybolup gitmeye mahkumdur …
Avrupa hedefi için inanılmaz bir fikstür avantajımız vardı elimizde. Haftalar önce bunu dile getirmiştim. Avrupa yolundaki bütün rakiplerimiz ile evimizde karşılaşacaktık. Hepsi de Antalya Arena cehennemine gelecekti. Ben eminim hepsinin de gelmeden önce ayakları titredi. Zira geçen yıl bu stat gelene geçene cehennem olmuştu. Çünkü taraftar üzerine düşeni yapıyordu, takım da ayak uydurunca zaferler peş peşe geliyordu. Bu sezon da taraftar üzerine düşeni fazlası ile yapıyor. Kimsenin taraftara bir şey deme lüksü yok. Ama takımda maalesef geçen sezonki taraftar-takım bütünleşmesi yok. Olsaydı zaten şu an Şampiyonlar Ligi hedefimiz olacaktı belki de. Şaka değil sevgili renktaşlar, kaybettiğimiz puanlara bakın ne demek istediğimi göreceksiniz.
Benim anlamadığım bir şey var, hatta tribündeki renktaşlarımın da anlamadığı bir şey bu… Maç öncesi hafta içi yönetimimizden bir kişi çıkıp açıklama yapıyor “Avrupa hedefimiz devam ediyor.” diye. Biz tribünde yaşayan Antalyasporlular da seviniyoruz haliyle. Maç oynanıyor, kaybediyoruz. Bu sefer maç sonu Rıza Hoca açıklama yapıyor, “Bizim hedefimiz ilk 10” diye. İşte bu bizi çılgına çeviriyor.
Şahsen ben bu açıklamayı duyunca eleştiriyorum. Bazı renktaşlarım da kızıyor bana “Rıza Hoca geldi, takımı şahlandırdı. Nankörlük etme” diyerek. Yahu Rıza Hocanın görevi bu zaten. Adam görevini yapıyor. Gelinen noktada evimizdeki son beş maçta bir galibiyetimiz var! Antalya gibi bütün takımların korkarak geldiği deplasmanda artık galip gelmeyeni dövecekler gibi bir olgu ortaya çıkmaya başladı.
Rıza Hoca geldi, takımı şahlandırdı diye ben Avrupa hayali kuran renktaşımın, kardeşimin yapılan hatalar karşısında üzülmesinin hesabını sorarım arkadaş! Kimse de kusura bakmasın. Haftalardır yanlış dakikalarda yanlış oyuncu değişiklikleri görüyoruz tribünde. Artık bu öyle bir can sıkıcı hale gelmeye başladı ki yavaştan tepki sesleri yükselmeye başladı tribünden. Misal bu hafta… Bence takımımız adına sahanın en iyisi Sandro idi. Birisi bana mantıklı bir açıklama yapsın, neden Sandro oyundan çıkıyor arkadaş? Sakın bana yoruldu demesin kimse. Zira beş dakika sonra oyun bitti. Beşiktaş maçında son dakikadaki iki oyuncu değişikliği sadece benim değil birçok renktaşımın da gözüne batmış meğer.
Başakşehir maçı ilk 10 dakikada belki de 2-0 olabilecek bir maçtı ama maalesef mağlup olduk. Maç esnasında rakibin bir net golü de verilmedi. 90 dakika boyunca şişirme top oynadık. Taktik buydu. Süper taktikti, tebrik ederim. Rakibi durdurduk. Ama elimizde Eto’o gibi kilit açacak bir dünya starını sol iç yaratma sevdası ile perde arkasında oynattığımız için pozisyonumuz bile yoktu maç boyunca.
Maçtaki en güzel şey tribündü. Misafir olarak gittiğimiz Kuzey Kale Arkasında iki grup omuz omuza resmen yeri göğü inlettik. Deplasmanlarda görmeye alışık olduğumuz bu olay harikaydı. Mükemmel bir performans sergiledik kale arkasında. Bu performans yan tribünlere de sıçrayınca, tribün adına cehennemi yaşattık ama camianın geri kalanı bize ayak uyduramadı diyelim.
Son paragrafı üzerine kim alınıyorsa o alınsın bir zahmet. Hedefsiz insanlar asla başarılı olamazlar. Olduğu yerden daha yukarısını hedef yapmayanlar ise kaybolup gitmeye mahkumdur !