To Be or Not To Be
Levent Sağlam yazdı…
Olmak ya da olmamak… Transferler, kadro dışılar, gelmeler gitmeler derken ligin ikinci yarısı geçen hafta Göztepe mağlubiyetiyle başladı. İkinci yarının ikinci haftası ise Yukatel Denizlispor galibiyetiyle son buldu. İlaç gibi gelen bir galibiyet… Kasımpaşa’dan sonra Konyaspor’un da kaybetmesiyle birlikte Konyaspor’un da rakiplerimiz arasına girmesi, önümüzdeki hafta Konyaspor ile oynayacağımız maçı dahada önemli hale getirdi.
İkinci yarıya başlarken içeride Göztepe’ye mağlup olmamız iyi bir sonuç değildi. Fakat altımızdaki iki takımın ve üstümüzdeki Kasımpaşa’nın kaybetmesi bizi biraz teselli etti. Bu haftaya bakarsak, yine altımızdaki takımların ve üstümüzdeki iki takımın puan kaybetmesi, bizim ise galip gelmemiz işimize yaradı. Bu hafta üstteki rakibimiz ikiye çıktı. Lig tam bir cendere yani her haftası ayrı bir final. Ya bu cenderede mücadeleni verirsin ya da yok olursun.
Antalyaspor devre arası her ne şekilde olursa olsun, geç bile olsa kadrosunu Süper Lig’de oynamış tecrübeli futbolcularla takviye etti. Podolski ve Jahovic bunlardan ikisi. Lakin bu transferlerden en hazır olanı, Malatyaspor’da 23 maça çıkmış ve 14 gol atmış Jahovic’ti.
Dün gördük ki bazen şanssızlık, insan hayatını olumsuz etkiler. Hiç hesapta yoktur. Jahovic, saha içindeki duruşunu, topa hükmedişini ve attığı gollerdeki ustalığını gösterdi. Dediğim gibi sakatlıklar, cezai uygulamalar bu işin hesapta olmayan yönleri. Ne acıdır ki Jahovic sakatlandı. Umarım kısa sürer diyeceğim fakat aldığım duyumlar Jahovic’in 4 ile 6 hafta arasında aramızda olamayacağı yönünde. Acil şifalar diliyorum. Bu durumda elimizdekilerle yetinmek durumundayız.
Yukatel Denizlispor maçına dönersek oyuncu performanslarına baktığımızda defans blokunun yan yana oynaması için süreye ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Zira bu mevkide göze çarpan isim, bu blokta nereye koyarsan oynayan Celustka. Tabir-i caizse etinden sütünden yararlanılan takımın tek tecrübeli ismi. Bugünkü maçta diğerleri sırıttı mı, hayır fakat zaman her şeyin ilacı.
Yukatel Denizlispor maçında iki kritik kurtarış yapan Ruud Boffin’i de yeni transfer olarak lanse edebiliriz.Hoş geldin Ruud Boffin!
Fredy, Bünyamin, Mukairu, Sinan, Chico, Yekta, Fedor, Veysel’in Yukatel Denizlispor maçında yaptıklarını, bu hafta Konya maçında da yapacaklarına inanıyorum. Alınacak galibiyette önemli rol alacaklarına inanıyorum.
Bu TARAFTAR gerçekten övgüyü hak ediyor. İçeride, deplasmanda çok iyi organize oluyor. Resmen itici güç.
Yukatel Denizlispor maçında toplandık. Kimisi çayını kahvesini içti, kimisi iki haftadır görmediği arkadaşlarıyla muhabbet etti, şakalaştı. Deplasmanlarda her zaman olduğu gibi sıkıntılar da yaşadık. Adamı araç anahtarıyla içeri aldılar, ev anahtarıyla içeri almadılar. İçeri girerken dedektörle aradılar. Yetmedi, 5 arama noktasından geçirdiler. Yine yılmadık, içeri girdik. Ne mi gördük? Deplasman tribünü polis barikatıyla ikiye ayrılmış. Nedir? Ne değildir? Niçin? Manisa, Aydın ve Antalya’dan gelen takviye polis birlikleriyle deplasman tribünün donatıldığını gördük. Tribünün ileri gelenleri ve gruplardan yapılan müdahaleler de sonuç getirmedi. Peki nasıl çözüldü dersiniz? Polisin yaptığı o barikat yine taraftarın ortak tezahürat yapmasıyla taca atılmış oldu. Evet, sıkıntı olabilir fakat bunun çözüm noktasında uygulanması gereken çözüm, bu yöntem değil.
Deplasmanda Yukatel Denizlispor’dan alınan 3 puan, camianın moralinin yerine gelmesi açısından gayet güzel oldu. Artık önümüzdeki hafta oynayacağımız Konyaspor maçına odaklanmamız gerekir.