Teşekkürler Öztürk Ailesi
Hakan Aydın yazdı…
Salı günü akşam üzeri adeta bir 7.6 büyüklüğünde deprem olmuşçasına aniden alınan karar neticesinde Öztürk Ailesinin istifa kararı alması, adeta bomba etkisi yaratmıştı. Yapılan açıklama ile geçmiş dönem ve kendi yönettikleri dönem de dahil olmak üzere bütün borçları üstlenmeleri, Türk futbol dünyasında sanırım bir ilk oldu. Bu kadar yüksek bir meblağı ödemek her babayiğidin harcı değildir. Kendi adıma konuşursam, iyi niyetinden asla şüphem olmadı. Başta Ali Şafak Öztürk ve Fikret Öztürk’e teşekkür etmek istiyorum. Yeri geldi yerden yere vurduk, yeri geldi alkışladık, çoğu zaman heyecan yaşadık ama maalesef hayatta her şey istediğiniz gibi olmuyor. Çok büyük holdingleriniz olsa da orada her şey tıkır tıkır yürüyebilir. Ama futbol dünyası, içi köpekbalıkları ile dolu havuzda yüzmeye benzer. Siz de onlar gibi olmazsanız, sizi yutarlar. Kulübü devraldığınızdan çok daha az hatta neredeyse borçsuz bıraktınız. Sizden önceki yönetim gibi borç batağında bırakıp da gidebilirdiniz ama yapmadınız. Her şey için teşekkürler.
Karşılaşmaya geçecek olursak, her iki takım da topu rakibe vererek topun arkasına geçip, ani atağa çıkma üzerine kurulu bir oyun planlaması ile oynamaya çalışınca temposuz, sıkıcı bir maç olacağı daha ilk düdükle birlikte kendini belli etti. Oyunun ilk dakikalarında daha çok yarı alanında rakibi bekleyen, rakip orta alanına geçmeyen bir Antalyaspor vardı. Rakip kaleye gitmek için yalnızca Amilton’a bel bağlamış tek kolu bir boksör gibiydik. Buna rağmen ilk tehlikeli olabilecek atak ise Gökdeniz’in getirip Amilton’un gol yaptığı ofsayt pozisyonuydu.
Bu maç genelinde ilk yarı boyunca görüldü ki salı günkü istifa depremi, sahadaki bazı oyuncular etkilemiş. bu oyuncuların başında Nuri, Naldo ve Jahovic geliyordu. Orta alanda Fredy’nin varlığı ile yokluğu pek hissedilmiyordu. Amilton’un ilk yarı boyunca etkisiz kalmasının sebebini ise rakip teknik direktör İsmail Kartal’ın oyuncuya önlem alması diyebiliriz. Çünkü daha önceki karşılaşmalarda rakibin kanat beki Skubic, çok sayıda kanat bindirmeleri yapardı. Bu maç özelinde atağa çok çıkmadığı gibi hem Skubic hem de Barış Yardımcı ile önlem alarak Amilton’a bir değil iki kişiyle adım attırmadılar. Böyle olunca rakip orta alandaki boşluğu Fredy, Nuri ve Hakan’ın etkisiz oyunlarından ötürü hiç kullanamadık. Bir de üstüne orta alanı rakip takıma teslim ettik.
Maçın ikinci yarısına yine topun arkasına geçip 10 kişi ile savunma yaparak, bir top kaparsak sonucu değiştirebiliriz felsefesi ile başladık. Yalnız yine ikinci bölge dediğimiz alanı olduğu gibi Konyaspor’a bırakıp tıpkı Göztepe ve Trabzonspor maçlarının ikinci yarılarında olduğu gibi kendi 18 yayımız üzerine kümelenip rakibi oralarda karşılamaya başladık. böyle olunca Konyaspor da takımı öne çıkartıp hiçbir baskı ile karşılaşmadan Antalyaspor on sekizinin üzerine rahat bir şekilde geldi. tehlikeli olabilecek pozisyonlar da buldu. Geçen hafta Trabzonspor maçında böyle oynamanın mazereti olabilir ama Konyaspor karşısına bu kadar ezik oynamak kabul edilemez.
Karşılaşmanın son 10 dakikasında takım olarak biraz öne çıkınca Konyaspor üzerimize rahatça gelemediği gibi biz de tehlikeli olabilecek pozisyonlar yakaladık. 10 dakika gibi kısa sürede yakalanan pozisyonlardan birini gole çevirseydik, üç puanı cebimize koyacaktık.
Belirsizlik ortadan kalkınca futbolcu ve teknik heyetin kafası da rahatlayınca, oynanan oyunun da farklı olacağından eminim. Bu kaos ortamında rakibimiz olan Konyaspor’a yenilmemek ve 1 puan dahi olsa deplasmandan puan almak, gelecek haftalara moralli girmek açısından önemliydi.
Son sözüm, Winston Churchill’den gelsin:
“Kötümser her fırsatta zorluk görür, iyimser her zorlukta fırsat görür.“