Tek Tek

Hakan Aydın yazdı…

Tek Tek
9 Mart 2021 08:56

Futbol dünyasında her maçın bir hikayesi vardır. Kimi 90 dakikalarda kahramanlar çıkar kimi çizgiden top çıkarır kimi tek başına bütün rakiple boğuşur kimi de olmadık hatalar yapar ve bütün her şey alt üst olur. Kasımpaşa maçının hikayesinde baş kahraman, teknik adam Ersun Yanal’dı. Bu maç genelindeki kadro, 3 gün önce Kadıköy’de oynanan Fenerbahçe karşısındaki 11’den farklı olarak Naldo ve Sam haricinde hemen hemen aynı gibiydi. İlk düdükle beraber klasik haline gelen topun arkasına geçip rakip takımın ve defansının hatalarından faydalanarak pozisyon bulup maçı lehimize çevirmeyi hedefliyorduk. Ersun Yanal yaklaşık 6 haftadır 1 puanla 90 dakikayı tamamladığı için artık kazanmak adına bir şeyler yapmak için sahaya çıkan bir takım izlemek, herkesin hayaliydi. Rakip Kasımpaşa kenar yönetimi, Antalyaspor’un bu oyun planını bildiğinden oyuna temkinli başladı. Tıpkı Kasımpaşa da Antalyaspor gibi rakip atağa çıkarken 2. bölgede kapılan toplarla ani kontrataklara çıkıp, sonucu kendi lehlerine çevirmenin peşindeydi.

İlk yarı genelinde kendi yarı alanında ve 2. bölgede daha çok topla oynayan bir Antalyaspor vardı. Ama ne yazık ki bu topları 3. bölgeye bir türlü taşıyamıyorduk. Rakip, Antalyaspor’un en etkili kanat oyuncusu Amilton’a önlem alarak adeta ona adım attırmadı. Fuat Çapa, Antalyaspor’da orta alandan topu taşıyan Fredy ve Hakan’a da ön alanda Aytaç ve Bistrovic ile baskı yaparak topu ileri taşımaya izin vermemeye çalıştı. Nitekim bunda da başarılı oldu sayılır. Artık ilk yarının sonları gelirken, kazanılan serbest vuruşta Kasımpaşa kalecisi Ramazan’ın barajı hatalı kurdurmasını fırsat bilen Hakan Özmert, usta işi bir vuruşla ilk yarıyı önde tamamlamamızı sağladı. 

Yazımın başında bahsetmiştim, bu maçın hikayesinin kahramanı da Ersun Yanal diye. İkinci yarıya kaybedecek bir şeyi olmayan Kasımpaşa, geriden oyun kuran ve böyle bir taktikle oynayan Antalyaspor savunmasına ön alanda baskı yapmaya başlayınca Antalyaspor kendi sahasında çıkamaz oldu. Bunda haftada üç güne bir maç oynamanın, kadronun kısıtlı olmasının ve yaş ortalamasının yüksek olmasının yanı sıra 3 gün önce yüksek tempoda oynanan Fenerbahçe maçının etkileri de vardı. Takımın özellikle orta alanının oyundan düşmesi ve kenar yönetiminin müdahalede geç kalması, ayrıca bana göre oyuncu değişiklikleri tercihlerinin yanlış olması, 6 hafta aradan sonra 3 puanla 90 dakikayı bitirebilecekken paşa paşa 1 puana razı olmamıza sebep oldu. Özellikle rakipler için bir tehdit olan Amilton’un oyundan alınıp Podolski’nin forvete geçmesi, rakip Kasımpaşa’nın daha rahat ön alan çıkmasına fırsat verdi.

71. dakikada Antalyaspor’un orta alanı ve kanat bölgesine alınan Doğukan ve İmeri, Kasımpaşa ataklarını durdurmak adına çözüm olmadı. Oyuna forvet olarak başlayan Gökdeniz, sol kanatta oyuna devam edip son 15 dakika sağ kanat oynadı. Sonra tekrar forvete geçti. İmeri herhalde ömrü hayatında ilk defa sol açık oynadı. Son 10 dakika sağ açığa geçti. Bir takımın oyun içinde bu derece oyun planları ile oynanması neticesinde, kanaatimce takımın dengesini bozdu. Bununla beraber atağa çıkarken kaptırılan topla üç puanı sahada bırakmak zorunda kaldık. Özellikle karşılaşmanın 2. yarısındaki oyunla 1 puan kazanç sayılır.

Bu maçla beraber 13 haftadır ilk defa defans bloğunun bu kadar uyumsuz ve rakibe bol pozisyon verdiğini gördük. Ersun Yanal ve ekibinin aklı hala perşembe akşamında Kadıköy’de kalmış. Çünkü direkt rakibin olan Kasımpaşa’dan 3 puan alman gerekiyordu. Nasıl ki perşembe akşamı alkışlamışsak takım ve hocayı, bu maç genelinde camianın eleştirmesi de haklı görülmelidir. 

Dikkat çeken bir diğer konu da Trabzonspor, Beşiktaş, Yeni Malatyaspor, Fenerbahçe ve son olarak Kasımpaşa maçında skor olarak öne geçen Antalyaspor, skoru koruyamamış. Yalnızca Göztepe ve Gençlerbirliği maçlarından üç puanla ayrılmış. Bunun izahı bana göre Antalyaspor’un öne geçtiği zaman bu sonucu koruma telaşına düşmesidir. Farkı artırıp galip gelme adına yeni taktikler ve oyun planları geliştirilmelidir. Yoksa böyle İbrahim Tatlıses’in “Tek Tek” şarkısı gibi bir yere kadar gider.  

Son sözüm, Ratatouille filminden Ersun Yanal’a gelsin:

Geride bıraktıklarına odaklanırsan, önünde seni bekleyenleri göremezsin.

ETİKETLER: ,