Takım Olmanın Ödülü
M. Okan Okuş yazdı…
Futbolu iki yönlü izleyebilirsiniz. Ya o haftanın skorlarına göre takımınızı yargılarsınız ya da geniş pencereden bakıp parçaları birleştirir ve sezon sonunda ne olacağını kestirirsiniz. Geçen sezon başında Charles ve Chico takımdan ayrılınca bu bölgede sıkıntı yaşayacağımızı, en azından Charles ile maç başı da olsa anlaşılması konusunda o dönemin başkanı ve yetkililerini etiketlesek de kendimiz yazıp kendimiz okuduk ve sonuçlarını gördük.
Bu sene sezon başında Haji Wright, Paul Mukairu ve Gökdeniz Bayrakdar’ın yanına son anda Enzo Crivelli eklendi. Bu 4 oyuncu ligde santrfor olarak kullanacağınız isimler olsa da rakip defanstan sarkan ve kaçan topları kovalayacak, tamamlayacak, yırtıcı nitelikte isimler değiller. Böyle bir oyuncuyu yakalamış olsak inanın mevcut puan durumunda puanımıza en az 7-8 puan daha eklemiş olurduk. Aziz Başkanımızın bu sorunu ocak ayında halledeceğine eminim.
Maça gelirsek, Antalyaspor’da artık bir gerçeği kabul etmeliyiz. İki santrforu haftalardır sakat olsa da tıkır tıkır işleyen, makine düzeninde bir takıma sahibiz. Bir şekilde golleri buluyoruz. Rakipler bize karşı golleri organize ataklarla değil ancak bireysel hatalarla bulabiliyor. Bunu yapmadığımız maçlarda zaten sonucu yakalamamız zor olmuyor. Altay, Alanyaspor ve son olarak iç sahada oynanan Trabzonspor maçlarında maça hükmeden, rakibin ismi ne olursa olsun “Ben sana izin verdiğim kadar oynarsın” diyen bir takım var sahada.
Bireysel anlamda sahada olağanüstü yetenekli oyuncularımız olmasa bile kaleciden sol açığına herkes saha içinde üstüne düşeni dört dörtlük yapıyor. Nuri Şahin; Mustafa Denizli, Bülent Korkmaz ve son olarak Abdullah Avcı gibi deneyimli isimlere karşı galip gelmeyi başardı. Ama perde arkasındaki hocaların hakkını yemeyelim. Groenendijk daha ilk günden beri maç öncesi ve sonrası açıklamaları ve analizlerindeki gerçekçi yorumları ile ülkede alışık olmadığımız bir karakter. Sezon ortası gelmesi ve saha içinde genellikle 30 yaş üzerinde yedi oyuncuyla oynamamıza rağmen müthiş kondisyon yükleyen, bu kondisyonu 90 dakikaya yayan Marcelo Martins’in hakkını yemeyelim. Kariyerine boşuna Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan takım eklememiş.
Takımda oyuncu bazında herkes elinden geleni yaptı. Ama bence Ghacha’nın böyle bir maça çok ihtiyacı vardı. Rakibin oyunu, Ghacha’nın yeteneklerini ortaya çıkardığı bir maç oldu. Bünyamin, Beşiktaş maçında yediğimiz ilk gol öncesi yaptığı hatanın benzerini bu maçta yediğimiz ilk gol öncesi yaptı. Çevre kontrolü ve adam takibi konusunda daha dikkatli olmalı.
Bir hakem için namağlup liderin maçına çıkmak, lider kaybedince ihalenin üstüne kalma korkusu tedirginlik yaratabilir. Fakat Zorbay Küçük bugün kusursuz bir maç yönetti.
Kazandık, mutlu olduk. Daha da iyi olacağız. Kuşkusuz dolu tribünler önünde galibiyet yaşamak daha güzel. Ama Kasımpaşa maçını salı günü 17.00’ye, Gaziantep maçını cumartesi günü 13.30’a atan TFF, bu alanda müthiş planlama zekasını(!) ortaya koydu. Turizmden tarıma, kursa giden öğrenciye kadar insanların mecbur olması gereken yerler var. Süper Lig’in Türk futbolunun marka değeri olduğunu söylerken bu ayrıntıları görmezden geliyorsunuz.