Şiir Değil Fıkra
Bir maç daha bitti ve kaldı yedi maç. Artık oynadığımız, daha doğrusu oynayamadığımız futboldan ötürü; ortaya koyduğumuz isteksiz ve zevksiz futboldan ötürü şu kalan yedi maç bitse de kurtulsak diyorum kendi adıma. Lig sonundaki tahminim ise ilk ikiden çıkamayız ama play-off dışında da kalacağımızı sanmam.
Denizlispor maçında, Altınordu maçından farkımız yoktu. Yine isteksiz futbol, yine oluşturulamayan gol pozisyonları… Karşımızdaki rakip daha istekli ve daha becerikli bir takım olsa mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu ortadaydı. Ancak ilk yarının sonunda Emrah’ın bireysel katkısı ile atılan gol maçın seyrine direkt etki etti diyebiliriz. Denizlispor bu golü dengelemek için özellikle ikinci yarının başında saldırmaya çalıştı ama olmadı. Gücü tükenince de bizim hata yapmamızı bekledi. Bizim için büyük bir şans olarak onların da ileri uç oyuncuları kötü günlerindeydiler.
Açıkçası golün bizi değiştirmesini bekledim. En azından üzerimizdeki ölü toprağını atacağımızı düşündüm. Ama her zamanki gibi yanılttılar beni. Ruhsuz futbol devam etti. İki sezondur kaybolan ruh yine yoktu. Antalyasporlu olmasam kesinlikle izlenmeyecek bir maçtı. Keyif vermeyen iki takımın mücadelesinde Denizlispor defansının hatası ve Sakıb’ın girişimiyle ikinci gol geldi. İki takımın oyuncularının kafasında maç bitmiş oldu. Kısa süre sonra da hakemin bitiş düdüğü çaldı. Üç puanı aldık ama oynanan futbol kaçımızı memnun etmiştir, tartışılır.
Şiir gibi top oynayan takımlardan bahsedilir. Bunu duyunca birçok kişinin aklına Avrupa’da güzel oyun ve hücum futbolu oynayan takımlar gelecektir. Ama eğer ki fıkradan bahsedersek… O zaman ise akıllara Antalyaspor’un oynadığı ruhsuz futbol ve şans yüklü goller gelecektir.