Sıfır Oyun Sıfır Pozisyon Sonuç 1 Puan
Hakan Aydın yazdı…
Antalyaspor’un bu haftaki rakibi geçen sezon Süper Lig’i birinci sırada tamamlayarak Türkiye Ligi şampiyonu olan Başakşehir’di. Kadro derinliği ve 80 milyon Euro‘yu bulan kadro değeri ile ligin sayılı takımları arasında yer alan, bu sezonki lig sıralaması ile adeta ters orantı bulunan bir Başakşehir’in karşısında kadro değeri 19 milyon Euro‘yu ancak bulan Antalyaspor vardı.
Oyunun ilk düdüğüyle beraber her iki takımın da birbirinin üzerine gitme gibi bir niyetleri olmadığı kendini gösterdi. Antalyaspor’un artık bir klasik haline gelen 1. bölgede bekleyip, topu rakibine verip pozisyon bularak sonucu değiştirmeye, skoru kendi lehine çevirmeye çalışmasını mecazi anlamda Mısır’daki sağır sultan bile duymuştu. Rakip Başakşehir kenar yönetimi de bu oyun anlayışını bildiğinden Antalyaspor’un üzerine gelmedi. Aynı oyun planını Aykut Kocaman da uygulayınca ortaya kabız bir futbol çıktı. Topu alan ekip sanki maçın son dakikaları oynanıyor gibi geri pas, yan pas, kaleciye pasla adeta vakit geçirip zamana oynar gibiydi.
İlk yarı boyunca her iki takımın kalecileri yere yatmayı bırakın, elini kolunu oynatmadan ilk 45 dakikayı bitirdiler. Her iki takım da ilk önce defans güvenliğini ön planda tutup atak yapmayı ve sonuca gitmeyi sonraki amaç olarak düşününce ortaya böyle bir garabet çıktı. İlk yarı boyunca istatistiklerde her iki takımın da başarılı şutu yoktu. Antalyaspor’un en etkili kanat oyuncusu Amilton’a önlem alan Başakşehir, orta alanda Hakan’ın yokluğunda oynayan Doğukan ile Fredy’ye Mehmet Topal ve Mahmut Tekdemir’le baskı yaparak topu kanatlara ve 3. bölgeye taşımamıza izin vermedi. Böylece Ersun Yanal geldiğinden bu yana ilk kez bu kadar az hatta hiç pozisyona girmeden ilk yarıyı bitirdik. İlk yarı boyunca rakip Başakşehir, uzun süredir kazanamama stresi ve kaybetme korkusundan ötürü genel itibariyle savunmada kaldı. Antalyaspor’da ilk yarı boyunca Kudriashov, Nuri ve Veysel hatasız oynadılar. Özellikle Nuri gün geçtikçe orta alanda oyununu oturtmaya başladı. Takımı yönlendirmesi ve yönetmesi hissediliyor.
Karşılaşmanın 2. yarısında yine uykudan önce programına döner gibi oluyor iken rakip Başakşehir yönetimi 70. dakikadan itibaren yaptığı hamlelerle oyunu değiştirmeye başladı. Özellikle 70. dakikadan sonra Antalyaspor’a birinci bölgede pres yaparak Antalyaspor’un geriden oyun kurmasını engelledi ve kırmızı-beyazlıları hataya zorladı. Bu dakikadan sonra oyunda bocalayan, gol atmak değil de gol yemeden maçı tamamlamaya çalışan bir takım görüntüsüne döndük.
Bunu tekrar tekrar yazıyorum; özellikle Orgill’in oyundan çıkması, 3. bölgede rakiplere pres yapılmamasına ve rakibin daha öne çıkmasına sebep oluyor. Kenarda bunu geç de olsa fark eden Ersun Yanal, Doğukan’ı kenara alıp orta alana Bünyamin’in monte ederek Başakşehir’i ikinci bölgede durdurmaya çalıştı. Bu hamle her ne kadar yerinde gibi görünse de Sidney Sam ve Podolski hamleleri yanlıştı. Eğer Podolski’den verim almak istiyorsa, Orgill ve Podolski önlü arkalı oynamalılar. Çünkü Orgill’in rakip stoper ve kenar beklerinin arasına yapacağı boş koşular, Podolski’ye de boş alan yaratır ve sonuç alınır.
Antalyaspor’un bir diğer ilginç istatistiği de Orgill üzerinden. Ocak ayında deplasmanda 9 Ocak tarihinde Göztepe ve 31 Ocak tarihinde Gençlerbirliği maçlarını kazanmışız. Bunların her ikisinde de Orgill 90 dakikayı tamamlamış. Berabere kaldığımız Konyaspor, Denizlispor, Malatyaspor, Gaziantep ve Başakşehir karşılaşmalarında ise genellikle 70. dakikada oyundan alınmış ya da sakatlanıp çıkmış. Evet, gol atmak gibi bir kabiliyeti sınırlı ama rakip defansı bozup arkadaşlarına alan yaratıyor.
Değinmek istediğim bir başka konu da takımın yakaladığı 11 maçlık yenilmezlik serisi. Kanaatimce Antalyasporlu oyuncular ve kenar yönetimde bu durum stres yaratmış. Oyuncu grubu ve teknik kadronun önceliği mağlup olmamak olmuş. Kazanmak ikinci sıraya düşmüş. bu da takım adına önümüzdeki haftalar açısından sıkıntı yaratabilir.
Sonuç olarak bu maçta her iki takımın kalesinde kalecisi olmasa bile her iki takım da mücadeleyi gol atmadan bitirecek bir görüntüdeydi. 90 dakika oynanan bir oyunda futbol yok, 1 puan var. Sıfır oyun, sıfır pozisyon ile sonuç, sıfırdan 1. Liselerde boş kağıda verilen not gibiydi alınan birer puan.
Son sözüm Confucius’tan gelsin:
“Hata yapmak bir şey değildir, hata yaptığını unutmak kötüdür.”