Rezaletin Fotoğrafı
Fahrettin Kayan yazdı…
Üstteki fotoğrafa iyi bakın. Bu fotoğraf, Türk futbolunun ne kadar rezil ve adaletsiz yönetildiğinin resmidir. Söz de son teknoloji ekranlar, pozisyonu her açıdan gören ve hakem hatasını en aza indirmeye çalışan VAR sistemi ancak son karede gördüğünüz gibi defansın ayağını kırmızı çizgi ile çizip gösteremeyecek kadar basiretsiz bir yönetim ve işleyiş şeklinin kanıtıdır.
Futbolcular istediği kadar kendini yırtsın, kulüpler istediği kadar para saçsın, isterseniz takımın başına dünyanın en iyi hocasını getirin ancak verilen bir adaletsiz ve dayanağı olmayan karar sizi ulaşmak istediğiniz her şeyden alır uzaklara götürür.
1. fotoğraf ile 3. fotoğraf arasında ne fark görüyorsunuz? Neredeyse hiçbir fark yok ancak TFF’nin sözde VAR sistemi, defans çizgisini bile çekmeyerek aynı hizada algısı yaratarak kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Ama çok şükür futbol bilip izleyenlerin hatta gözü kör olmayan herkesin görebildiği bariz bir adım farkı var.
Hadi bunun göremediniz ya da görmediniz. Hatta görmek istemediniz! Auta giden ve gol olmayacak olan topu kesen elle oynama olarak nasıl gördünüz de ikinci sarıdan kırmızı oldu? Neresinden tutarsan tut tutarsızlık, vicdansızlık ve en acısı adaletsizlik.
Türkiye’de futbol o kadar acınası bir hale geldi ki, oynadığın futboldan ziyade ne kadar sesin çıkarsa ne kadar sızlanıyorsan o kadar kazanıyorsun. Bunun kanıtını isteyen Avrupa maçlarındaki başarılara ya da Milli takımın gösterdiği performanslara baksa yeter.
Sorumlular belki bugün kafalarını kuma gömmüş durumda. Ancak yarın biz San Marino ile karşılaşırken veya takımlarımız Avrupa kupalarından birer birer eksilirken, eleme turları oynamak zorunda kalırken bunun vebalini omuzlarında hissetmeyecekler mi?
Bizim takımın en büyük eksikliği, futbolun içinden gelen insanların takımda azlığı ya da amiyane tabirle bu futbol düzenine ayak uyduramamaktır.
Ersun Hocanın maç akşamı attığı tweetlerin altına imza atılır. Bütün dünya bu kadar zor süreçten geçerken, bu takımlar bu zor şartlar altında hala çıkıp oynayarak mücadele ediyorsa, kimse kusura bakmasın! Herkes işini tam layıkıyla yapmalı.
Haftalardır söylenmeyenleri, en ince göndermesiyle en net anlatmaya çalışan, hakkımızı savunan Ersun Hocaya helal olsun!
Ligde sıralamalar herkesin sesinin gürlüğüne ya da yayıncı kuruluşun alt üst mücadelesindeki hevesine göre dikkate alınırken, bizim takımın sadece yazılı basın açıklamaları bu takımın hakkını ne kadar savunabilir?
Bunlar sadece bizim yazdığımız ve söylediğimiz konular değil. Sokakta futbolla ilgilenen herkesin aklından yüreğinden geçen düşüncelerdir. Ancak herkes işine geldiği hafta konuşmamaktan ya da işine gelmediği hafta dert yanmaktan vazgeçerse ancak o zaman bizler de adaletli ve gerçekten spor keyfiyle futbol keyfine ulaşabiliriz. Herkes işine geldiğinde değil gördüğü her adaletsiz kararda konuşabilirse Türk futbolu kurtulabilir.
Türk futbolunun hali bu kadar harapken bizim takımın hali daha içler acısı… Ersun Hocanın gelişi ve takıma dokunuşları oldukça belli ancak takımdaki kadro eksikliği ve yetersiz oyuncu kapasitesine rağmen hala bu armayı hak etmeyen, ciddiyetine varamayan futbolcuların olması bizi kahrediyor.
Skor üstünlüğü elindeyken, girdiğin onca pozisyonu bol pas yaparak cömertçe harcıyorsan, kusura bakmayın beyler hepiniz bu günahın parçasısınız.
Takımın en golcü oyuncularından biri stoperin, hatta eksiklikten sağ bek oynayan Veysel ise bu takımın hücum hattı kendinden utanmalıdır.
Jahovic ortalarda yok. Penaltıdan gol atıyor, golf sevinci yapıp başkanın otelini gösteriyor. Bu takıma maddi destek veren başkana destek vermeyi anlarım ama biraz da oynadığın oyunla, seni bildiğimiz kalitenle kendini göstersen hiç fena olmayacak. Naldo’nun gördüğü ilk sarı kartta adam stoper, skor olarak önde olmamıza rağmen kalecinin hızlı başlatmasına engel olmak için önünü kesip kendini atarken, sen yana kaçıyorsun.
Podolski’nin çaylı pozları güzel, denize sıfır PlayStation keyifleri güzel, hele Antalya’nın tanıtım yüzü olmak paha biçilemez. Ancak birazda saha da görelim. Haftalardır oyununu geçtik, son dakika kaçırdığın gol senin kalitene asla yakışmaz. Sen ki geçen sezon bizlere yaş ilerler, fizik düşer ama yetenek bakidir dedirten bir adamken, bu sezonki halin ne sana ne kariyerine yakışmıyor.
Son olarak Ferhat Kaplan… Artık söylenecek söz kalmadı. Senelerdir ne söylediysek hiçbir fayda etmedi. Biz seni eleştirdik, sen kendini geliştirmek yerine bize kızmaya devam ettin. Bunun karşılığında sana emeklilik ikramiyesi gibi sözleşme yapanlar da tuz biber oldu. Yazının başında kulüpte futbolun içinden gelen az insan sözünden kastımın karşılığı, Ferhat’ın sözleşmesidir. Sen son dakika öndeyken, rakibin topu arka direğe keseceğini sezip barajı bile ona göre kurdurmuşken, çıkıp o topu elinden sektiriyorsun hiç kusura bakmamalısın. Ya sen tam konsantre değilsin ya da elinden gelen ancak bu kadar.
Büyüklerimizin bize öğrettiği çok güzel bir futbol deyimi vardır. Futbolda atanın da tutanın da iyi olacak.
Senin forvet hattın kısır, en golcü oyuncun stoperin as kalecin maç seçiyor, yedek kalecin kaç senedir seni kaçıncı kere kaybettiriyorsa, tam olarak olduğumuz yerin açıklamasıdır.
Umarım devre arasına kadar olabildiğince az puan kaybına ulaşırız ve bu kadro planlamasına Ersun Hocanın da dahil olmasıyla biraz olsun aklı selim transferlerle daha güçlü ve Türk futbolunun olmazsa olmazı olan sesi daha gür çıkan takım olarak daha rahat günler geçirebiliriz.