Mücadele Yeni Başlıyor
İçerisinde bulunduğumuz sezona şampiyonluk parolası ile başlayan Antalyaspor, 18.hafta sonunda düşme hattında yer alıyor…
Geçtiğimiz yıl Süper Lig tarihindeki en yüksek puanına ulaşıp en başarılı sezonunu geçiren ve içerisinde bulunduğumuz sezona şampiyonluk parolası ile başlayan Antalyaspor, 18.hafta sonunda düşme hattında yer alıyor.
Ali Şafak Öztürk’ün istifa kararıyla başlayan süreç, yeni bir Başkan ve baştan aşağı değişen yönetim kurulu olmasına rağmen bir arpa boyu yol alınamadan devam ediyor. Türkiye Kupası’nda Kayserispor ile oynanan ilk maçta dahil olmak üzere 18 kişilik maç kadrosunu tamamlayabildiğimiz maç yok. Süper Lig gibi bir mecrada hücum hattı için oyuna sonradan girecek bir oyuncunun olmaması durumunu bizden başka bir camia bugüne kadar yaşamış mıdır, bilmiyorum. Bu konuda, elimizde sezon sonuna kadar sözleşmesi bulunan futbolcular olduğu halde kadroda olmamaları ve sözleşmeli futbolcularımızı neden sahaya süremediğimizi açıklayan bir yöneticinin de olmaması ayrıca trajik bir durum olarak Antalyaspor tarihindeki yerini alacaktır şüphesiz. Herkes yazmasa da, camiada, güya “onursal” ünvanı almış isimlerin de bu süreçte bir şeyler yapıyormuş gibi davranıp kılını kıpırdatmayışlarını da bizler ileride anımsatmak üzere hem köşemize hem de zihnimize yazıyoruz. Antalyaspor yönetilemediği bu dönemde bir alt lige düşüp, zamanında Sakaryaspor, Ankaragücü, Kocaelispor gibi örneklerin yaşadıklarını yaşarsa işte o zaman çok daha gür bir sesle haykıracağız bu yazdıklarımızı. Umarım iş işten geçmeden müdahale edilir, gerçek bir yönetim sergilenir de bu buhran son bulur.
Bu kadar sıkıntıya rağmen canını dişine takan insanlar yok mu? Elbette var. Akhisar deplasmanında her türlü sıkıntıya rağmen çıkıp futbol oynamaya çalışan, armanın onurunu yere düşürmeyen, Kaptan Zeki Yıldırım liderliğinde tekmeye kafa uzatarak son dakikada galibiyeti kaçıran yürekli çocuklar… İkinci yarı oynanan oyun her ne kadar hiç birimizi memnun etmese de rakibinin yeni stadının açıldığı gün deplasmandan neredeyse galibiyetle döneceklerdi. Hamza Hamzaoğlu’nun geldiğinden beri takıma dokunduğu her halinden belli oluyor ama kümede kalmak için daha fazlası gerekiyor. Bazı oyuncuların oynadığı ligi hatırlaması ve ona göre gelişim göstermesi gerekiyor. Aksi halde sezon sonu kendileri sahada bizler tribünde halimize ağlarız..
Devre arasını her transfer döneminde gündeme gelen Eto’o’nun transfer söylentileriyle geçirdik yine ve sonunda gitti. Antalyaspor’da kaldığı 2,5 yılda saha içi performansı beklentinin üzerindeydi ve aldığı paranın hakkını fazlasıyla verdi. Antalyaspor taraftarıyla da saha içinde geliştirdiği iyi iletişim ile duygusal bir bağının oluştuğunu düşünüyorum. Sosyal medyada kendisine yazılanları görünce de bu duygusallığın sevgiden nefrete dönüştüğünü görüyorum. Nasıl dönüşmesin? Antalyaspor’un en çok ihtiyacı olduğu dönemde önce sakatlık bahanesi ile maçlara çıkmıyorsun. Üstelik bu maçlarda kadro bile kurulamıyor. Sonra Konyaspor ile görüşüyorsun. Antalyaspor’un önerdiği sözleşmeyi kabul edip, ertesi sabah telefonunu kapatıp Konyaspor ile küçük bir ücret farkıyla anlaşıyorsun. Antalyaspor ile Konyaspor arasında son yıllarda saha ve tribünde ne tür bir rekabet olduğunu bile bile hem de. Başka bir takıma gidiş zamanlaması ve gittiği takım daha farklı olsaydı, omuzlarımıza alıp gözyaşları içerisinde uğurlardık. Kırmızı Beyaz’a gönül vermiş herkesin de böyle düşündüğüne eminim. Tabii bu taraftarın gözünden olan kısım. Bu insanların bu işi para için yaptıklarını, özellikle Afrika kökenli oyuncuların bu konuda daha hassas olduklarını, insani ilişkilerde duygusal davransalar da işlerinde profosyonel davrandıklarını unutmamamız gerekiyor. Bu takıma aidiyet hisseden Zeki Yıldırım olamaz yabancı herhangi futbolcu. Bir Musa Nizam kadar içten gözyaşı dökmezler takım küme düştüğünde. O yüzden elimizdeki kıymetli oyunculara elimizden gelen desteği vermek, Eto’o meselesini kapatmak en iyisi olur.
Bu sezon iç saha maçlarının neredeyse hepsi hayati önem taşıdı. Cumartesi 16:00’da oynanacak Yeni Malatyaspor maçı öncekilerden daha da hayati bir duruma geldi. O yüzden imkanı olan herkes stada gelip en zor dönemde Antalyaspor’un yanında olmalı. Bunca yanlışın içinde tek doğru olan taraftar yine üzerine düşeni yapmalı..
Küme düşmeyi aklımızın ucundan bile geçirmeden sahadaki 11’in arkasında dimdik durma vaktidir. Haydi Antalya! Mücadele yeni başlıyor!
Mutlu haftalar…