Hamza Hamzaoğlu
Antalyaspor’un Galatasaray deplasmanında oynadığı futbolu izleyen taraflı tarafsız herkesin aklında beliren en net şey, böyle devam ederse net bir şekilde küme düşeceğidir…
Antalyaspor’un Galatasaray deplasmanında oynadığı futbolu izleyen taraflı tarafsız herkesin aklında beliren en net şey, böyle devam ederse net bir şekilde küme düşeceğidir. İki iki daha dört… Benim bu silik oyundan anladığım bu… 37 dakikada 3-0 geriye düşmenin ve tek bir reaksiyon gösterememenin, rakibi karşısında ezilmenin, oyuncuların İstanbul’a hangi psikoloji ile gittiklerinin de bir özeti aslında. Orada alınacak bir puana bile herhangi bir oyuncunun inandığını ve ona göre mücadele ettiğini düşünmüyorum. Bunun getirisi olarak da yarım saatte biten bir maç izledik.
Galibiyeti geçtim, 1 puana dahi inanmayan bir diğer isim de Hamza Hamzaoğlu. Gerek maç öncesi maça dair verdiği demeçten, gerekse çıkardığı kadrodan anladığım kadarıyla oyuncularını hazırlık maçı havasında hazırlamış ve farklı oyuncu denemeleri ile sanıyorum güya puan alabileceğimiz iç saha maçları için denemeler yapmış ve bu denemenin başarısız olduğunu görünce apar topar olması gereken oyuncularla olması gereken dizilişe dönmüştür. Kendisi geldiği hafta taraftarın idman ziyaretinde, “iyi geçmeyen maçların sonunda da desteğinizi esirgemeyin, bu zorlu süreçten hep birlikte kenetlenerek çıkacağız” minvalinde bir şeyler söylemişti. O gün biz de bu konuda rahat olmasını söylemiştik. Yalnız, kağıt üzerinde yazılı olmayan ama her Antalyasporlunun aklında ve yüreğinde yazılı bir kural vardır. Sahada mücadele edip kötü sonuç alan takıma destek verilir. Sahada iyi sonuç alacağına inanmayan, bu yönde mücadelesini taraftara yansıtmayan takıma destek verilse de bir şey eksiktir ve Antalyaspor teknik direktörü sadece Antalyaspor’un oynayacağı maçlarla ve sadece Antalyaspor’un ligdeki konumuyla ilgilenmelidir! Hamza Hoca’nın kulağına birileri bunları fısıldamalı.
Alınan kötü sonuç ve yukarıda sıraladığım nedenler bizleri fazlasıyla üzdü. Bu sonuçların manevi yükünün yanında, yönetimsel işgüzarlıkların sonucunda oluşan borç yükü de malum. Süper Lig gelirleriyle bir şekilde ağır borç yükleriyle bile bir şekilde ayakta kalmak mümkün ama bir alt ligdeki gelirlerle bu kadar kolay ayakta kalmak çok kolay değil. Birkaç yıl içerisinde maddi olarak çok büyük borçlarla amatör lige kadar gerilemek mümkün. Bunun bir çok örneğini de gördük. Ve oralardan geri gelmek uzun yıllar alır. İşin bu tarafını düşündüğümüzde Dünya kenti Antalya’nın markası Antalyaspor’un ne hallere düşebileceğini, hatta belki kapısına kilit dahi vurulabileceği ihtimallerini gözeterek sezon sonuna kadar her şeye rağmen elimizden gelenin fazlasıyla desteğimizi verelim.
Önümüzdeki hafta Kayserispor maçına daha bir inançla gelip gür sesimizle inanmayanları da inandıralım.
Mutlu haftalar…