Gereği Düşünüldü: Tek Tek
Levent Sağlam yazdı…
Bir tarafta geçen sezonu şampiyon olarak tamamlamış, 24 puanlı, ligde 18. sırada bulunan, geniş kadro yapısına sahip Medipol Başakşehir takımı… Diğer tarafta 33 puanlı, 9. sırada bulunan, üstüne üstlük seçim sonrası yeni yönetimiyle ilk maçına çıkan, devre arasında transfer tahtasının kapalı olmasından ötürü transfer bile yapamayan, dar kadro yapısına sahip bir Antalyaspor…
Bir tarafta genellikle hücum futbolunu tercih eden fakat elindeki kadro yapısı gereği savunma futbolunu tercih etmek zorunda kalan bir Ersun Yanal… Diğer tarafta ise elindeki kadro yapısı ne kadar iyi olursa olsun tedbiri elden bırakmayan, felsefe olarak önce yememeyi düşünen bir Aykut Kocaman… Hal böyle olunca iki takımın karşılaşmasından pozisyonu bol ve skora etki eden, gollü bir mücadele çıkmadı.
Bu maça dair beklentiler şu şekildeydi:
1. Antalyaspor’un sırasıyla Denizlispor, Malatyaspor ve Gaziantep FK maçlarındaki girdiği pozisyonlar ve kendi evinde oynadığı Başakşehir maçında da üretken bir futbol oynayacağı beklentisi.
Başakşehir’in oynayacağı oyun buna müsaade edecek miydi? Aslında gözden kaçan şey, Denizlispor ve Malatyaspor maçlarında rakiplerimiz bizi bizim taktiğimizle oynamaya zorladı. Yani Antalyaspor’un kapalı savunmasını açarak biraz daha öne çıkmasını sağlamayı hedeflediler. Gaziantep FK maçında ise rakibin oynadığı ofansif futbol anlayışı, bizim daha çok pozisyon üretmemize katkı sağladı. Zira Antalyaspor’a önde baskı kuran Gaziantep’in defans bloğundaki açıklarını pozisyon üretmek anlamında iyi değerlendirdik. Bu üç maçtaki pozisyon çokluğunun nedeni, oynadığımız rakiplerin oyun anlayışlarıydı.
2. Başakşehir’in puan durumundaki sıralaması.
Öyle ya, puana ihtiyacı olan taraf, Aykut Kocaman yönetimindeki Başakşehir’di. Daha baskılı, hücumu düşünen, elindeki geniş kadro yapısıyla daha açık oynayan bir Başakşehir olmalıydı. Fakat kendi yarı alanından çıkarken bile temkinli çıkan, savunma güvenliğini elinden bırakmayan, açık verip “bir puandan da olmayayım ama olur da bir gol bulursam puan anlamında iyi olur” mantığında bir Başakşehir takımı vardı. Bunun yanında da rakibi bekleyen bir Antalyaspor olunca, kısır döngü içinde orta sahaların ön plana çıktığı bir karşılaşma oldu. Hal böyle olunca her iki takım orta sahaları, ileri uçtaki ofans oyuncularını topla buluşturamadılar. Böylece karşılaşma klasik bir beraberlik maçına dönüştü. Bugünün en rahat oyuncuları her iki takım adına da kalecilerdi. Tabiri caizse yere yatmadan oyunu tamamladılar.
Antalyaspor bugün sahadan üç puanla ayrılmış olup puanını 36 yapsaydı, bundan sonraki haftalara daha güvenli bakacaktı. Zira alttaki takımların da puanları paylaşmaları veya kaybetmeleri, Antalyaspor’un işine yarayacak, daha da rahatlayacaktı.
Antalyaspor, Ersun Hocayla birlikte Hatayspor maçından sonra oynadığı oyun anlayışıyla puan anlamında ve Türkiye Kupası’nda yarı finale kalarak bir çıkış yakaladı. Eğer bu kadro, teknik heyet ve yönetim bu şehre Türkiye Kupası’nı getirir, geride kalan haftalarda da tek tek olsa da 7-8 puan daha alıp ligi tamamlarsa, bundan iyisi Şam’da kayısı.
21 takımlı ligde 34 puan ve 9. sıradan aşağılara bakmak gayet keyifli.