Diktatör Covid-19
Levent Sağlam yazdı…
İnsanlık, 2020’nin ilk günlerinden bugünlere tüm dünyada zorlu bir süreçten geçti ve hala geçiyor.
Geçmişte de yaşanan salgınlar olmuştu elbette ama yeni tip koronavirüsün çabuk bulaşır olması ve aşısının olmaması, bu salgını diğerlerinden daha tehlikeli hale getiriyor ki hep birlikte bunu yaşıyor ve görüyoruz. İnsanları evine kapayan, özgürlüklerini kısıtlayan, işlerinden eden, öldüren, ekonomik ve psikolojik olarak etkileyen bir virüs bu.
Virüs tehlikesi geçti mi? Tam anlamıyla hayır. Fakat normal hayata da geçmekte fayda var. Zira ekonomik olarak çarkların dönmesi de gerekiyor. Elbette yetkililerin söylediği maske takın, sosyal mesafeye dikkat edin, el hijyenine özen gösterin tarzında uyarılar da var.
Peki bundan sonra ne olacak? Gelin bunu en iyi bildiğimiz, yakın temasın çok fazla olduğu, tabiri caizse kıran kırana oynanan futbol üzerinden konuşalım.
Lig bu haliyle tescillenmedi. Burada düşen takımlar var, şampiyonluğu var, kupası var, en önemlisi de kulüplerin geliri ve yayıncı kuruluş var. Ligin mutlaka devam etmesi gerekiyordu. Bu nedenle tescil edilmemesi de normal oldu.
Kalan sekiz hafta taraftarsız oynanacak. Her ne kadar futbol taraftarla güzel olsa da bu süreçte statlarda mesafeyi korumamız oldukça zor. İnsanın ağzından sinkaflı bir küfür edesi geliyor bu virüse.
Stadyumlara hakemlerin geliş ve gidişleri belli zaman aralıklarında olacak.
Hakemler ile futbolcular arasında, hocaların arasında mesafe olacak. Eskisi gibi cümbür cemaat hakeme koşmak, hakemin burnunun dibine girmek yok.
İkibuçukluk diye tabir ettiğimiz top toplayıcı kardeşlerimizin yerine, yirmi ile otuz yaş arasında kulüplerin belirlediği kişiler top toplayıcı olacak. Bunların kulüp çalışanlarından ya da taraftarlardan olma olasılığı yüksek. –Keşke yaş kriterlerine uygun olsaydım! Seyreyle o zaman cümbüşü… Örneğin Antalyaspor rakip tarafından baskı yiyor, top toplayıcı olarak zamandan çalıp oyunu soğutmak adına her şeyi yapardım. Hakem önümde yanlış bir bayrak mı kaldırdı, en yüksek tonda baskı kurardım. Zira ben fanatik Antalyasporluyum. Profesyonel değilim. Yani bugün var, yarın yok değilim. Ama yine de siz benim dediklerimi dikkate almayın. Bu sadece işin şaka boyutu.–
Buna benzer alınan bir dizi tedbirle başlayacak olan son 8 hafta, sıkıntılarla ve esprileriyle tamamlanacak. Esprileriyle çünkü televizyon karşısına geçtiğimiz zaman hocaların bağırmalarını çok net duyacağız. Örneğin Yılmaz Vural’ın “Canberk Canberk topu kaleciye verme!” dediği gibi sözlerin çok duyacağız. Bu sözler uzun süre hafızalarımızda yer alacağı için espri malzemesi çok olacak. Çünkü meşin yuvarlak, taraftarsız ve tezahüratsız başlayacak.
Bu ülke birçok ihtilal ve muhtıralar gördü. Zira dünyada da örnekleri vardı. Ama o süreçler o topraklarda yaşanırken, yaşayanlar bizzat şahit, diğer insanlar bihaberdi. İster insanlara ilaç satmak ve ülkelerin ekonomisini alt üst etmek için üretilen bir virüs olduğunu düşünün, isterseniz ne derseniz deyin. Ortada tek bir gerçek var. O da yeni tip koronavirüsün dünyaya darbe yaptığı ve insanlığı dizayn ettiğidir.
Sağlıcakla kalın.