Çuvaldızı Kendinize İğneyi Bize
O kadar detaylı aramaya rağmen Galatasaray formaları ile stada Antalyaspor taraftarlarının içine ne hakla alırsınız …
Her şeyden önce güvenlik görevlilerine ve polislere bir tek soru soracağım. O kadar detaylı aramaya rağmen Galatasaray formaları ile stada Antalyaspor taraftarlarının içine ne hakla alırsınız? Buna göz yummak; yaşadığınız, ekmeğini yediğiniz şehre ihanet etmektir. Herhangi bir Antalyaspor taraftarı, erkek,
kadın veya çocuk, Antalyaspor forması ile Türk Telekom Arena’da Galatasaray – Antalyaspor maçına gelse ve Galatasaray tarafına o şekilde girse oradan küfürlerle, aşağılanarak dışarı çıkartılırdı. Antalya’da formasını çıkartması istenilince mi olay oluyor? Evet, yanında çocuğu olabilir ama ona göre gelmeli. Kimsenin bu şehre böylesine ihanet etmeye hakkı olamaz. Galatasaray için geliyorsan dahi saygı duyacaksın ve takımın gol attığında sevinmeyeceksin. Gidip deplasman tribününden izleyebilirsiniz. Çünkü Antalya Stadyumu Antalyasporlulara aittir.
Saygı duymadığın şehrin sokaklarında formalarınızla dolaşıyor olabilirsiniz. Antalyaspor’u sevmiyor olabilirsiniz. Ama her gün selamlaştığın, aynı kasa sırasında beklediğin, her gün alışveriş yaptığın bu şehrin sakinlerine küfür edemezsin. Yok böyle bir dünya arkadaş. Saygı duymazsan saygı beklemeye hiç hakkın yok ki! Hele hele benim stadıma rakip takımın formasıyla girmeye hakkın hiç yok! Deplasman tribününe gidecek ve oradan destekleyeceksin.
Sizleri o forma ile stada alan herkes de suçludur. Rakip takımın Passolig’i ile aramıza giremeyen bukalemunlar, Antalyaspor Passolig’i alıyorlar. Alsınlar efendim. Sorun yok ama kendi takımları geldiğinde benim stadıma bu şekilde giremezler.
Her zaman olduğu gibi “İhanet kokuyordu şehrimin sokakları”
Gelelim deplasman tribününe… Deplasman tribününe ilk camı taktıranlar da bizi böyle eleştiren Galatasaray’dır. Çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batıracaksın. Önce kendi deplasman tribününe bakacaksın. Rahat rahat maç izleyemediniz ya, tribüne sallarsınız tabi. Ama deplasman nedir bilmezsiniz. Deplasman, maçı izlemek için yapılmaz. Deplasman, 90 dakika susmadan takımı desteklemek için gidilen kilometrelerce yoldur. Açlıktır, susuzluktur,
bir çorbayı beş kişi paylaşmaktır. Rahat rahat maç izleyeceksiniz, evinizde izleyeceksiniz. Tribün sizlere fazla gelir.
“Nefes alamadık” deyip sallamayın. Antalya dün zaten sıcaktı. Sanırsın bizim taraftarımızın olduğu yerde klima falan vardı. Bizler, sizler gibi ısıtıcıları kapatıp soğukta maç izletmedik en azından. Altı üstü camların arkasından görüş mesafeniz engellendi. “İzleyemedik” diye bu kadar ağlamanıza gerek yoktu.
Galatasaray’dan önce Akhisar geldi deplasmana. Onların niye sesi çıkmadı? Niye o zaman bahsedilmedi deplasman tribününden saygıdeğer yandaş İstanbul medyası? Dün Galatasaray’ın sezon başından bu yana en kötü oynadığı maçtan bahsetmek yerine deplasman tribününü öne sürmek nedir ya! Yahut yedeklerimizle Galatasaray’a kök söktürdüğümüzden niye bahsetmiyorsunuz? Ben açık açık yazayım, tuttuğunuz takımların karşısında ilk kez bu kadar “VİZYON” sahibi ve size baş eğmeyen bir Anadolu kulübü başkanı var. Bunu yediremiyorsunuz. Saltanatınızın sallandığını hissediyor ve başkanımıza sallamaya devam ediyorsunuz.
Yandaş basınsınız! Deplasman tribününe ilk önce Galatasaray’ın cam taktırdığından bahsederdiniz yandaş olmasanız. Korkunuzdan “Bir daha
Opet’ten benzin almıyoruz.” diye saçma sapan boykotlara girişmezdiniz. Geçen seneden beri boykot ediyorsunuz. Ne geçiyor elinize? Anca boş sallıyorsunuz. Siz böyle küçük meselelerle uğraşıyorken bizler Samir Nasri’yi, Jeremy Menez’i, William Vainqueur’i aldık. Allah aşkına az biraz daha boykot etsenize. Bir yıldız daha, ay pardon bir şey deneyeceğiz.
Devam edin boykotlara ama başkanımızın bir tek Opet’e bağlı olduğunu sanmayın. Regnum Carya’nın da sahibi. Aynı zamanda tatillere geldiğiniz tüm oteller de Antalyaspor’a destek veriyor. Bu şehir artık Antalyaspor’un farkında ve Antalyaspor’a sahip çıkıyor.
Şehrine ihanet edenlere rağmen biz büyümeye devam edeceğiz. Belki sizler gibi kupalarımız yok ama sizlerin sevda dediğiniz, kupalarına hayranlık beslediğiniz takım sevdalarınızdan daha büyüktür bizim sevdamız. Yıllarca küme düştük, geri çıktık. Asansör takım olduk. Ama artık dengeler değişti. Bir pankartımız vardı zamanında. Orada yazan sözler geldi aklıma: “Belki milyonlar kadar değiliz ama milyonlara bedeldir sevdamız.” Belki tam olarak böyle bile değildi. Ama buna benzer olduğuna eminim. (Elinde pankartın görseli olan varsa paylaşabilirler.) Evet, bizim sevdamız çoğu kupa sevdalısına milyonlar basar. Bizler Antalyasporuz, Antalyaspor bizler…
Sahi, statta çocukları dahi arayıp, içeriye almayan saygıdeğer güvenlik görevlilerimiz deplasman tribününden aşağıya atılan torpillerin hesabını verebilecek mi acaba? Yahut bununla ilgili bir haber niye olmuyor? Bizleri kışkırtan yandaş basın bunları niye yazmıyor?
Eto’o’spor değil Antalyaspor’uz. Yönetim ve Eto’o arasında yaşanan bir sıkıntı var. Umarım bu sıkıntı giderilir çünkü Eto’o’nun buraya gelirken aldığı riskleri hiçe saymamalıyız. Eto’o transferi ile Avrupa’da manşetlere girdiğimizi yok sayamayız. Eto’o ile yaşanan problemler yandaş medyanın da abartmasıyla sanki yollar ayrılacakmış gibi lanse edildi ve rakiplerimizin ekmeğine bal-kaymak sürdüler. Böyle sorunlar ne olursa olsun kulüp dışına çıkmamalıdır. Eto’o’yu bir çırpıda silen taraftarlarımız oldu. Dünya yıldızının böyle kaprisleri olur ve kulübün içerisinde kaldığı sürece bu krizler çözüme kavuşturulur. Bu sorunu dışarıya yansıtanlara da ayrıca kızıyorum ya, neyse.
Eto’o armamızı öperek gene gönülleri bir kez daha fethetmiştir. Eto’o’nun hırsının yarısı kadar hırsı olmayan oyuncularımıza tepki göstermemiz gerekir. Futbolunu canla başla oynayan Eto’o’nun problemi yönetimle arasında kalmalı, yönetimimizin de gerekeni yapacağından emin olmamız gereklidir. Kendi futbolcumuzu bir kalemde silmek bizlere yakışmaz. Eto’o “Hak ettiğim saygıyı göremiyorum.” derken belki de biz taraftarlara kırılmış olabilir. Olur mu? Olur. Çünkü taraftarları gerçekten seviyor Eto’o’muz. Nasri’yi belki de Menez’i bile kıskanmış dahi olabilir. Bir tezahürat ile gönlünü tekrar alırız -ki aldık da… Eto’o
Eto’o, Eto’ooooo… İlk göz ağrımız. Taraftarlarımızı sakin olmaya davet ediyor ve yönetimimizin böyle sorunlarla profosyonel şekilde başa çıkmasını bekliyorum.
Yedeklerimiz ile Galatasaray’a kök söktürürken bu kadroda hala niye Menez’in olmadığını anlayabilmiş değilim. Sahi nerede bu Menez? Hani Galatasaray maçına hazır olacaktı? Niye yoktu? Hadi Nasri hafif bir sakatlık geçirmiş, Deniz hasta olmuş. Menez kadroda bile yoktu. Bu transferlerimizi ne zaman sahada göreceğiz? Rıza Çalımbay hocamız son şanslarını kullanıyor. Kredisi taraftarlar arasında dolmak üzere. Hatta bazıları için doldu bile. Bizleri geçen sene beşinci yapan Rıza Çalımbay mıydı yoksa Eto’o muydu diye düşünmeye başladım.
Kayseri maçı geçen sene bizim dönüm maçımız olmuştu. On otobüs deplasman yapmıştık, bu hafta da en az bu kadar gidilecektir. Şimdiden deplasmana gidecek renktaşlarıma hayırlı yolculuklar dilerim. Puanlarla döneriz inşallah.
Bu sezon bu deplasmanda gene şeytanın bacağını kıracağımız maç Kayseri deplasmanı bari olsun, açılsın galibiyet kapıları. Artık özümüze dönelim. Kadromuz gerçekten kaliteli bir kadro iken bu puanlar bize yakışmıyor. Galatasaray maçında şansımız gerçekten yaver gitmedi. Bazen futbol gerçekten şans işi olabiliyor. Hoş, belki Menez son 15 dakika falan maça girseydi belki sonuç çok daha farklı olabilirdi ama kadroda bile yoktu. Yıldızlarımızı artık sahalarda görmek istiyoruz.
Bu haftalık bu kadar, Kayseri maçından sonra görüşmek üzere Büyük Antalyaspor taraftarı! Sevdamız yüreğinizden düşmesin, kırmızı beyaz aşkla kalınız.