Biraz Olsa Düşünün
Fahrettin Kayan yazdı…
Fırat Aydınus ligimizin en JÖN hakemi. Muhtemelen emekliliğinden sonra oyunculuk ya da modelliğe geçiş yapacak. Saçlar jöleli, her pozisyonda formanı düzeltiyorsun. Kamera seni ne zaman çekecekse saçlar, üst baş düzeltiliyor. Bir hakem düşünün VAR’da pozisyon izlerken bile kameralara poz atıyor. Eller arkada pozisyon tekrarı izliyor.
Fırat Hoca bu kadar hava cıva kime? Kameralara poz atmak yerine önce sahadaki pozisyonları göreceksin. Hakemin koşu mesafesi neredeyse sahanın en azı. Koşmadan, gezerek maç yönetiyorsun. Bunun sonucunda VAR olmasa 2 penaltı da güme gitmişti. VAR yetkisinde olmayan pozisyonlar ise arada kaynadı gitti.
Türkiye’de maçlar böyle yönetilecekse boşuna sahada hakem görevlendirilmesin. Bir tane hakem yeter de artar bile. Futbolcular oynasın, VAR karar versin. Sahadaki hakem de VAR kararını uygulasın. VAR uygulamasını kullanan dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar saçma şekilde hakemlik yapılmıyor. Gerçi biz bugüne kadar neyi tam anlayarak uyguladık ki, teknolojinin futbola girişini de doğru düzgün uygulayalım.
Sezon başından beri iyisiyle kötüsüyle Başkan Öztürk’e çok şey söylendi ama sayın başkan siz bu sahayı içinize sindirebiliyor musunuz? Kendi otelinizde böyle bir saha olsa misafirlerinize sunmaktan memnun olur musunuz? Gerçekten Antalya gibi bir şehre bu zemin yakışıyor mu, sizin içinize siniyor mu?
Gelelim Antalyamıza; maça öyle bir başladık ki 2. dakikada golü bulduk ve Kayseri afalladı. Sürekli kademe hatasına düştüler. Rakibin konsantrasyonu dağılmış ve rakip gardını düşürmüşken yaptığın baskıdan vazgeçip oyunu rölantiye alıyorsun. Beklemediğimiz anda son derece gereksiz bir kornerin ardından da penaltıdan golü kalemizde gördük.
İkinci yarı yine etkili başlayıp penaltıdan golü bulmuşken yine rölanti oyun ve düşük tempoya döndük. Gereksiz bir faulün ardından da golü yedik.
Maçın sonu, ahlar, vahlar içinde kaçan goller!
Bu kadar eksiği olan bir rakibe karşı hazır rakibin direncini de kırmışken tempoyu düşürmenin ne gereği var Bülent Hoca? Sahada yorulan futbolcular bu kadar kendini belli ederken, düşük tempolu oyunda 75. dakikaya kadar değişiklik için beklemenin amacı nedir?
Benim en garibime giden konu ise Bülent Hoca ile Kayserispor yardımcı antrenörü sahada kapışıyor ama hocanın yanında kimse yok. Ne oyuncu ne teknik kadro… Maç bitiyor, Bülent Hoca tekrar aynı kişiye yöneliyor, göğüs göğüse gelmişler ama etrafındaki herkes Kayserisporlu. Nerede bizim takım olgumuz, nerede bizim takım gücümüz? Bir şeyler yanlış gidiyor. Herkes bunun farkında ancak herkes görmezden gelme derdinde. Sezon başı yönetim kararlarında yaptığımız eleştirilere karşı susmayı tercih edenler, takımın içinde bulunduğu bu sıkıntıları da görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Ama yine en büyük kötülüğü bu takıma yapıyorlar.
Evet sezonun daha başındayız ve ara ara sahaya umut verici bir oyun yansıtabilsek de gözle görülür bir gerçek olarak bu takımı seyretmeye her geçen gün daha az seyirci geliyor. Söylediklerimizi görmezden gelmeye devam edecekseniz de arada bir statta arkanıza veya sağınıza solunuza bakıp “Geçen seneki kalabalık ve o güçlü destek nerede acaba?” diye biraz olsun düşünün.