Bir Körfezden Diğer Körfeze
Hakan Aydın yazdı…
Maça saatler kala hatalı bakılan testler yüzünden hem takımın hem de camianın morali bozulmuştu. Camia ve taraftarları asıl sinirlendiren ise rakip Beşiktaş’ın maçı sahada kazanma yerine masa başı oyunlarla kazanmaya çalışması olmuştu. Bu durum herkesin sinirlerini bozmuştu.
Karşılaşmaya gelecek olursak, teknik kadronun planı başlama vuruşu ile birlikte yine topun arkasına geçen rakibi kendi sahasında bekleyip 2. bölgede kaptığı toplarla hızlı atağa çıkarak rakibi hazırlıksız yakalayıp, rakip defansın arkasına hızlı kenar adamlarının koşu yapmasıyla pozisyonlar bulmak, bu pozisyonları da gol çevirerek sahadan puan ya da puanlarla ayrılma üzerineydi. Yalnız evdeki hesap çarşıya uymadı. Rakip Beşiktaş’ın orta alanı, ligin en iyi orta alan oyuncuları kabul edilen Atiba, Dorukhan ve Mensah’tan oluşuyordu. Böyle bir orta alana karşı oyunu kendi sahamızda kabul edip orta alan ile oyunun kontrolünü rakibe verdiğimiz için teknik ekibin maçın başındaki planı tutmadı. Bir de üstüne orta sahamızı Hakan, Fredy ve Nuri’den kurunca rakip takım özellikle ilk 30-35 dakika oyunu Antalyaspor yarı sahasına yıktı. Böyle olunca ne geriden stoperlerimiz ne de ön liberolarımız oyun kurup topu ileriye taşıyamadı. Bir de kanatta oynayan Doğukan ve Amilton’un etkisiz kalması, Jahovic’in rakip stoperler arasında kaybolup gitmesine neden oldu. Bunun üstüne bir de 33. dakikada bir kademe hatası ve kaleci Boffin’in bir yan topta zamanlama hatası yapması yüzünden rakip forvete boş kaleye topu göndermek kaldı. Yediğimiz golden sonra hafif kıpırdanıp rakibin üzerine gider gibi olunca oyunda dengeyi kurmaya başladık. Ama ne yazık ki gol pozisyonu diyebileceğimiz bir pozisyonumuz gelişmedi.
İlk yarı için şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Orta alanda özellikle Nuri Şahin ve Hakan Özmert ikilisi fazla geliyor. Birbirlerine benzer oyuncular oldukları için iki oyuncu aynı anda sahada olduğu zaman birbirlerini bozuyorlar. İlk on birde ya Hakan’la başlanmalı ya da Nuri’yle. Bu ikiliden ancak bu şekilde verim alınabilir.
Maçın ikinci yarısına etkisiz kalan Doğukan’ın yerine Mukairu ile başladı Antalyaspor. Ne var ki bu değişiklikte kanatlarda ve ileri uçta istediğimiz hareketliliği sağlayamadı. “Al birini vur ötekine” diye deyim vardır ya, Doğukan ve Mukairu’nun bu karşılaşma için üstlerine yapışır.
Dakikalar 65’i gösterdiğinde Tamer Hoca baktı ki korkunun ecele faydası yok, iki oyuncu değişikliği yaptı. Podolski ve Orgill’i oyuna alarak takıma oyunu kazanmak, puan ya da puanlar almak istediğini gösterdi. Yalnız Jahovic’i Orgill ile değiştirmek bana göre teknik bir hataydı. Çünkü Jahovic top tutan, çapraz koşu yapan, alan boşaltan çok yönlü bir oyuncu. Defans bloğu sorunlu olan rakibe karşı çift forvet devam etsek galibiyet bulmamamız işten bile değildi. Bu yapılan iki değişiklikle bile orta alanın kontrolünü Antalyaspor ele aldı. Rakibi baskı altına alarak sahasından çıkartmadı. İkinci devre 65. dakikadan sonra roller değişti. İlk yarıda rakibin yaptığı baskıyı bu sefer Antalyaspor yapmaya başladı. Ne var ki aradığımız golü bir türlü bulamadık. Bir de Hakan oyundan alındıktan sonra Nuri orta sahada daha rahat hareket ederek oyuna yön verdi. Ters diyagonal paslarla takımı atağa kaldırmasını bildi.
Dakikalar 77’yi gösterirken Tamer Hoca hatasını anladı ve yanlışından döndü. Nuri ve Amilton’u oyundan alarak Gökdeniz ve Ufuk’u oyuna aldı. Böylece ikili orta sahaya dönüp ileri uçta da çift forvet oynamaya başlayarak rakibe karşı baskıyı artırdı. Bu değişiklik sekiz dakika sonra etkisini göstererek daha 18 yaşında olan Körfez’in evladı Gökdeniz ile beraberliği yakaladık. Eğer biraz daha zaman olsaydı ya da Podolski ve Orgill ile birlikte bu ikili oyuna girse idi şimdi daha farklı bir sonuç ve futbol konuşuyor olacaktık.
Yine de deplasmanda yenilmeden dönmek ve puan almak, takım ve camia adına güzel bir moral oldu. Şair Attila İlhan’ın bir şiirinde “Ayrılık da sevdaya dahil. Çünkü ayrılanlar hala sevgili” dediği gibi çok güzel ve anlamlı olan bu dizeler bu günlerde kulübümüzden ayrılan Nazım’ı özetliyor. Tribünlerden bir renktaşım olan Nevzat Aytekin konuyu çok güzel özetlemiş “Aşık olduğumuz renklere bir sürü futbolcu geldi gitti. Bazılarının ismini bile hatırlamıyoruz. İyi günde de kötü günde de formanın hakkını sonuna kadar verdin. Seni çok sevdik, yolun açık olsun.” diyerek. Evet kalbi güzel adam, Antalyaspor camiasına adını kazıdın. Tarihte yerini aldın. Tıpkı Cımbız Muammer, Donsuz Veli, Öküz Orhan, Oral Yenigün, Piç Adnan, Kelebek Levent gibi daha nice ismini saymayı unuttuğum, camiamıza ve taraftarlarımızın hafızasına kazınan, her zaman güzellikle anılan isimlerden birisin artık. Hoşça kal güzel insan. Yine bir gün bu renklerin altında buluşmak dileğiyle, başarılar senin yanında olsun.