Alnı Ak, Başı Dik
Fahrettin Kayan yazdı…
Her sene birkaç takım ligin gidişatından, verilen kararlardan şikayetçi olur. İçimize sinmeyen bazı maçlar hakkında şüphe duyarız. Ancak öyle bir sene yaşıyoruz ki ülkede, kimsenin içine sinmeyen, herkesin kafasında soru işaretlerinin olduğu bir sezonu tamamlamak üzereyiz.
Verilen ve verilmeyen kararlar, TFF’nin verdiği adaletsiz kararlar ve cezalar, her hafta insanların şüphe duyduğu maçlar ve sonuçları hepimizi günbegün futboldan soğutup uzaklaştırıyor iken; özellikle pandemi sonrası aldığı sonuçlar ve oynadığı futbolla alnı ak, başı dik olarak sezonu tamamlıyoruz.
Ligin hem üst sıralarını hem de düşme adaylarını belirleyici maçları oynadığımız kritik dönemde, her taşın altında çapanoğlu arayanlara inat oynadığımız futbolla bu kritik dönemi tertemiz tamamlıyoruz.
Özellikle son haftalarda, son dakikalarda değişen maç skorları ve direkt etkilenen sıralamalardan ötürü birçok insan rahatsız durumda.
Son yıllarda herkesin ligin halinden şikayet ettiği ama kendisi içinde her fırsatı kolladığı ligimizde, tarihimizde olduğu gibi yine nasıl temiz olunacağının dersini verdik. Bizi itham edenlere inat “Antalya” isminin şaibe ithamıyla bile beraber anılamayacağını dosta düşmana gösterdik.
Bu hafta kazandığımız üç puanla Ankaragücü’nün TFF 1.Ligi’ne düşüşü resmileşti. Maç içinde oynadığımız futbol inişli çıkışlı da olsa, son dakikalarda bulduğumuz golle Tamer Hocanın da dediği gibi kazanma alışkanlığımızı devam ettirmeyi başardık.
Golü çok daha erken bulup rahat bitirebileceğimiz pozisyonlar bulduk ancak son vuruşların kötü olması, skoru bulmamızı geciktirdi. Özellikle takımın ayağa kalktığı haftalarda takımı sırtlayan Sinan ve Podolski’nin olmadığı haftalarda, genç oyuncularımızın da vermiş olduğu katkı gelecek sezon için büyük umut veriyor.
Gelecek sene kadro planlaması yapılırken gelecek seneye devreden en büyük problemimiz, takıma direkt katkı veren oyuncuların yaşlarının yüksek olması olacaktır. Bu yüzden son haftalarda katkısı artan ve oyununu geliştiren Doğukan, Bünyamin gibi genç oyuncularımızın önemi çok fazla olacak.
Tamer Hocanın gelişi ve kadro kalitemiz ile oluşan kendine güven ve kazanma alışkanlığımızı gelecek sene yapılacak takviyelerle birleştirebilirsek, ligde bambaşka heyecanlar yaşamamız işten bile değil. Yeter ki geçen sezonlarda olduğu gibi sezon başı kötü planlamayla başlayıp devre arasında düzeltme yapmak zorunda kalmayalım. İşimizi daha sağlama alıp, sezon başından iyi bir planlamayla lige başlayalım. İkinci yarı en fazla puan toplayan 2.takım olarak devre arası yapılan takviyeleri sezon başı yapmış olsaydık şu an ligde çok daha üst sıralara tırmanmış olabilirdik.
Başakşehir Futbol Kulübü bu durumun en güzel örneğidir. Seyircisi olmayan, yıllardır oturmuş bir köklü bir camia temeli olmamasına rağmen kurulduğu seneden bu yana sürekli üstüne koyarak tamamladıkları sezonlarından ardından bu sene şampiyonluğa ulaştılar. Bunun en temel sebeplerinden biri, iyi kadro mühendisliği ve doğru kadro planlamasıdır.
Düşünsenize Başakşehir’in yaptığı başarılı planlamaların arkasında seyirci ve camia desteği olan bir takımın yaptığını… Ligi sürklase eden, lige uzun seneler damga vurabilecek bir takım yaratabilirsiniz. Yeter ki planımız iyi olsun ve bu planların içine başarıdan başka bir niyet ve düşünce girmesin.