Yumuşak Düşüş
Ulaş Kalkan yazdı…
Geçtiğimiz hafta sonu yaşananların ardından ben dahil birçok kişinin beklentisi daha zor bir süreç olacağı yönündeydi diye düşünüyorum. Önce hafta içi elenme ihtimali oldukça yüksek olan bir kupa maçından alnının akıyla çıkan takım üstüne bir de her zaman zor geçen Konya deplasmanından da bir puan çıkarmayı bildi.
Kupa maçından bahsetmek gerekirse, sanırım kilit olay hocanın 70 dakika boyunca çıkardığı ilk 11’e hiç dokunmamasıydı. Deni Milosevic, Mert Yılmaz, Assombalonga gibi oyunculara, bir Süper Lig temsilcisine karşı oynadığımız maçta 70-80 dakika süre vermek açık bir mesajdır: “Hepinize kendinizi ispatlayabilecek kadar süre veriyorum.” Sergen Hoca geldiğinden beri ilk 11’de kendine yer bulamayan Ufuk Akyol ve Sander Van de Streek’in bu maçta gol bulmalarıysa sevindirici bir gelişme gibi görünüyor. Takım içinde forma için savaş var ve bu rekabet takıma fayda sağlayacaktır. Velhasıl alınmış bu galibiyet Hoca’nın geldiğinde koymuş olduğu hedef olan Kupa Şampiyonluğu yolunda önemli bir adım oldu.
Konya maçından bahsetmeye de bütün bu zorlu sürecin stres küpü olmuş Büyük Antalyaspor taraftarını tebrik ederek başlamak istiyorum. Benim gibi orada olamayıp televizyon başında maçı izleyen renktaşlarına maçın Antalya’da oynanıyor olduğunu hissettirdiler. Buna rağmen kamera geniş çekime geçtiğinde stadyumun ortasındaki kocaman Konya yazısı, yüz ekşitmedi değil.
Maça tutuk başlasak da hem ilk yarıda hem de ikinci yarıda bariz bir şekilde topa hakim olan taraftık. Üretkenlik konusunda yine zorlandığımız bir ilk yarı oynarken rakip kaleyi bulan tek bir şut bile atamadık. Kaldı ki maç boyunca da rakip kaleyi sadece bir kere bulabildik, o da golümüz. Yani hafta içi Pendikspor karşısında 10 tane kaleyi bulan şut çeken Antalyaspor hafta sonu 14 şutundan sadece 1 tanesinde isabet buldu.
Tabi biraz da şans olacak. Yediğimiz golde oluşan saçma sapan bir karambol ve topun sekip sekip bir şekilde bizim ağlarımıza gidişinden de belli; biraz da şans olacak. Bu şanssızlık inancı içimde öyle bir yer etmiş ki ikinci yarıda Ahmet Oğuz’un sol ayağıyla uzak mesafeden çektiği şutta da yüreğim ağzıma geldi. Antalyaspor tarihi olması mümkün değil denilen yenilmiş gollerle doludur neticede. Fakat bu şuttan birkaç dakika sonra şanssızlık zinciri kırıldı, o top o kaleyi ilk kez buldu ve ağlarla buluştu. Buksa’nın golden sonra gol sevinci yapmak yerine Erdoğan’ın krampını gidermek için yanında kalması da “endişeye mahal yok” işareti gibiydi. Bu takım kolay kolay dağılmaz.
3 puan almak önemli olsa da uzun süredir sık sık berabere kaldığımız bir takıma karşı sahadan boynu bükük ayrılmadık. Geçen hafta yaşananlar, sıkışık fikstür, hocanın hala adaptasyon sürecinde olması, önemli bir şey olmadığı yönünde beyanlarda bulunulsa da geldiği söylenen transfer yasağı sürecinin içerisinde 1 puan, kazanılmış bir puandır. Şimdi önümüzde ligde direkt rakibimiz sayılabilecek iki takımla üst üste iki maçımız var, sonrasındaki iki maçtan önce bunlara odaklanarak kendimizi ligde daha iyi bir konuma taşımalıyız. Ben bu takıma inandım, inanmaya sebeplerim var. Bu takım bize güzel günler yaşatacak.