Uyurgezerler
Ulaş Kalkan yazdı.
Öyle bir maçtı ki, sanki takımımıza bir puan alacağı garanti edilse sahaya bile çıkmayacaktık. Antalyaspor, ilk yarıda rakip kaleye şut bile atamadı; kaleyi bulan şut yoktu, tamamen umursamaz ve savaşmayan bir oyunla karşı karşıyaydık. Sahada üst düzey bir umursamazlık vardı.
Bu maç, aslında maç yapmaya hazır bir takım olsa ilk deplasman galibiyetinin alınacağı bir maç olmalıydı. Rakibimizin bizden önce iki beraberliği vardı; Hatayspor ve Adana Demirspor karşısında, hani şu bizim 90+ dakikalarda şans eseri gol bulup yendiğimiz takımlar. Durum böyle olunca, insan umutsuzluğa kapılmak istemiyor. Önceki yılların heyecanının yanında toz zerresi kadar bile yaşadığımız. Ne lig seviyesine ne de Antalyaspor ismine yakışmayan paydaşlarla yola çıkmanın verdiği güvensizlik hissi, umutları epey baskılasa da, kalpte Antalyaspor ismi tamamen sönmeyecek bir umut olduğunu gösteriyor. Peki, umut var da ne oluyor? Maçın 15. dakikasında sahada yürümeye başlayan oyuncular o kalan umudu da yerle bir ediyor.
İlk yarıda rakip %65 topla oynayıp 8 şut girişiminde bulunurken, Antalyaspor’un sahada varlığını gösterdiği tek alan 3 sarı kart görmesi oldu. Bu, mücadele dozunu yüksek tuttuğumuzdan değil, rakibin hızına yetişememekten kaynaklanıyordu. Hocanın aklı o stattaki son anılarına gitmişken, takımın kendi kendine dümeni doğrultacak bir durumu yoktu. Rakibin neredeyse yarısı kadar pas yapan, amaca hizmet etmeyen top çevirmeleriyle geçirdiğimiz ilk yarıdan sonra takımdan bir tepki bekliyorduk, ama olmuyor.
Samudio’nun kötü bitiriciliği ile de olsa rakip kaleye gidebildiğimiz bir ikinci yarı başlangıcı sonrası beklentiler oluşsa da, takım ilk yarıyı bıraktığı yerden devam ediyor. Oysa şans da yanımızda; ilk yarının son anlarında rakibin bulduğu gol VAR’dan dönüyor. Kenan Piric’in manasız yere çıktığı, topa dokunamayıp rakibi indirdiği pozisyonu sarı kart ile atlatıyoruz. 77. dakikada rakip takım oyuncusu Brekalo’nun direkt kırmızı kart ile oyundan atılması, bu maçı kazanmamız için büyük bir fırsat daha sunuyor. Fakat, aklı stattaki anılarda kalan hoca, Soner Dikmen’i oyuna alarak maçı kazanabileceğimizi düşünüyor, ama bu da olmuyor.
Kendisi ve yanındaki kişinin yaptığı çirkin hareket sonrası aylarca ceza alarak stadyumda takımının yanında olamayan birinin, “Ben çocuklarıma ‘Antalyaspor’u küme düşüren başkanın çocukları’ dedirtmem” naraları attığı bir ortamda, Antalyaspor’un olması gereken hafriyat gelirleriyle ilgili oluşan şaibede 3 maymun oynayan dernek başkanına sahip Antalyaspor’umda neyin tadı kalmış ki, sahadaki futbolun tadı olsun? Biz bu gidişle daha çok “bir puan kazandık” diye seviniriz, iki puan bıraktığımız aklımıza bile gelmeden…