Transfer Bitti mi? Daha Defans Alacaktık
Ulaş Kalkan yazdı…
Başlamadan önce, trafik kazası sebebiyle hastanede tedavisi süren, futbolcumuz Naldo’nun tatlı oğlu Davi’ye acil şifalar dilerim. Geçmiş olsun Naldo.
Benim yazımı kaleme aldığım pazartesi günü itibariyle Süper Lig’de beş maç yapan takımlardan galibiyet ile tanışamamış olan 3 takım var; Pendikspor, Gaziantep FK ve Antalyaspor.
Gaziantep FK şehrin yaşadığı deprem, deprem öncesinde de kötü yönetilen bir kulüp, ciddi mali sıkıntılar yaşanan bir ortam olması sebebiyle durumları anlaşılabilir. Pendikspor ise tarihinde ilk kez Süper Lig’e çıkmış olması, döviz kuru sebebiyle istenilen ölçüde bir kadro oluşturamaması –İstanbul’daki başka bir takımdan 3,000,000 € bonservis maliyeti ile aldıklarını açıkladıkları oyuncu hariç, o transfer bu yazının konusu değil- gibi sebeplerle açıkçası direkt rakip olarak göremediğim, direkt rakip olarak görmenin de tehlikeli olacağı iki kulüpten bahsediyoruz. Ayrıca bir de biz.
Biz neler yaptık? Transfermarkt verilerine göre 11,725,000 € gibi Antalyaspor tarihinde bir transfer sezonunda kazanılmış en büyük transfer gelirini elde ettik sezon başlarken. Bununla beraber 2,100,000 € bonservis harcaması ve Dario Saric’in kiralaması için harcanan 200,000 € ile toplam 2,300,000 € transfer harcaması ile toplam 9,425,000 € net kâr ile transfer dönemini tamamladık. Türk Lirası olarak telaffuz etmek gerekirse 270.981.002,50 ₺. Gerçekten muhteşem bir ticari başarı. Eğer ki biz ürettiği ürünü satıp sonra da dükkanı kapatıp gidecek bir yapı olsaydık bu transfer döneminde elde edilen geliri dünyanın son gününe kadar alkışlayabilirdik. Ama Antalyaspor camına KAPATIYORUZ pankartı asmış bir işletme değil. Transfer geliri tekrardan kulübe yatırım olarak dönmezse sorunların başlaması için çok da uzun süre beklemeye ihtiyaç olmadığını görmüş olduk.
Şu anda tabii ki hiçbir futbolcu için net bir yorum yapmak doğru olmaz. “İyileri gönderip kötüleri topladınız” demek biraz önyargılı bir yaklaşım olur. Fakat geçtiğimiz sene SOS verdiğini futbol takip etmeyen arkadaşlarımdan bile işittiğim savunma hattımıza iki sene evvel sözleşme yenilemediğimiz, artık 35 yaşında olan eski bir oyuncumuz dışında takviye yapmamak, işte bu gerçekten üzerine uzun uzun konuşulması gereken bir konu diye düşünüyorum. Fenerbahçe maçında ofsayt olup olmadığı çok sınırda olan pozisyonda ben ofsaytı değil Ömer’in 1.95’lik Edin Dzeko’yu unuttuğunu gördüm örneğin. Ya da kötü performans göstermesine rağmen ne kulübede ne de geniş kadroda tek bir yedeği, alternatifi bulunmayan Güray’ı gördüm. Deplasmanda kazanabileceğimiz bir Fenerbahçe maçını geri dörtlüde kaybettik.
Açık konuşmak gerekirse, transfer dönemi kapandığında bu takımın sadece bir sol beki varsa, oynayabilir defans hattında Bünyamin Balcı dışındaki oyuncuların 34-35 yaşından aşağı değilse burada bir planlama hatası vardır. Hatta bir planlama yapıldığı bile şüpheli konuma gelir. Bu süreçte birbirlerinin doğum günlerini sevgi sözcükleri ile sarmaş dolaş fotoğraflarla kutlayan teknik direktörümüz ve transferden sorumlu yöneticimiz ettikleri sohbetlerde Antalyaspor’u hiç konuşmamışlar sanırım. 11 transfer yapıp 10 tanesini orta saha veya hücumcu almak, sadece 35 yaşında olan ve en son kötü formuyla aklımızda kalmış eski stoperimizi geri çağırarak savunma oyuncusu transfer defterini kapatmak benim aklımın almadığı bir dengesizlik yaratıyor maalesef. Benim nazarımda takımları transferler değil, sistemler kurtarır. Fakat açık olduğu belli, kanaması dinmeyen bir yaranın dikişe ihtiyacı olduğunu anlamak için doktor olmaya ihtiyaç yok.
Sanırım bu transfer dönemini savunma oyuncusu almadan kapatmış olmamız bir sonraki transfer dönemine kadar yaşayacağımız ve konuşacağımız birçok sorunun çıkış noktası olacak.