Tadımız Kaçtı Bir Kere
Ulaş Kalkan yazdı…
Hafta içi kupadan elenme, hafta sonu sahada ruh gibi gezinme derken yerimizde saysak iyiydi diyebileceğimiz bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Öyle ki ligde son iki maçımızı da gol bile atamadan aynı skorla tamamladık. Yetersiz olduğunu bas bas bağıran takım, hiçbir şey yönetemeyen bir yönetim, takımına inançsız bir hoca ve hiçbir şey vadetmeyen bir futbol… Birkaç hafta önce umutlandığımız, bugün kursağımızda kalmış oldu. Göreve geldiğinde, çok değil 1 aydan biraz fazla zaman önce, “Hedef Türkiye Kupası” diyen hoca elendikten sonra “Kupa bizim için gerçekçi bir hedef değildi” diye açıklama yapıyorsa, ne değişti diye sormak gerekiyor.
Aslında hiçbir şey değişmedi. Yeni gelmiş yönetimin o zamanın şartları içerisinde doğru olduğu rahatlıkla söylenebilecek bir hocayla anlaşması bizim gözümüzü boyadı fakat pembe hayaller kısa sürdü. Cem Yılmaz’ın bir gösterisinde düğünlerde müzisyene para atmayla ilgili bir şakası vardır, fakir düğününde tek banknotu “tık” diye atıp geri dönüp oturuluyor minvalinde; işte bu yönetim bize bu şakanın gerçeğini yaptı.
Antalyaspor gibi şehrin 58 yıldır en önemli sembollerinden biri olmuş bir markayı kendi isimleri için rahatlıkla kullanan bir topluluk her nedense transfer tahtası açmayı dahi beceremiyor. Fenerbahçe maçında taraftara reva gördüklerinin ne olduğunu zaten açık açık görmüştük. Çoğunun yönetim listesine girene kadar “Antalyasporlu” olduklarından haberleri dahi yoktu. Gerçi bazılarının hala yok ki sosyal medyada hakkında kısmına Fenerbahçe sevdalarını ayan beyan yazanından, zamanında topçu ayartmaya çalışıp tesis açılışımızda havasını alıp dönen BJK başkanının kendisinin Fenerbahçeliliğinden dem vurduğu hikayeler paylaşanına kadar bu toplulukta ne ararsanız var.
Neresinden bakarsanız bakın tutarsız ve saçma değil mi? 1,5 seneliğine 2 Milyon Euro, güncel kurla yaklaşık olarak 66 Milyon TL, 2025 Haziran kuruyla kim bilir kaç TL… Böyle bir paraya yerli bir hoca getirip herkeste “Ligde 3. olmamak için elinden geleni yapan rakipleri gördü, düğmeye bastı” yönünde bir beklenti oluşturup transfer sezonunu transfersiz kapatmak… Üstelik takım çok gol yiyip neredeyse hiç gol atamazken, basit bir şekilde hem savunmaya hem hücuma takviye ihtiyacı varken, kasada var olduğu bile şüpheli tek parayı teknik direktöre harcamak.. Localarda Fenerli renktaşları ağırlamaya devam mı? Devam, pek tabii.
1.5 senelik 2 Milyon Euro ödenen hoca haklı olarak “kadromuz dar, bu kadroyla başarı beklemek hayal olur” diyor. Peki madem bize bunu söyleyecek bir hocaya ihtiyacımız vardı, neden Nuri Hoca’nın tavsiyesine kulak verip Tralhao Hoca ve aynı ekiple devam etmedik? Bence Tralhao Hoca da yanına bir tercüman verdiğinizde sizlere ve bizlere “Hedef öncelikle ligde kalmak, ilk 8-10 başarı olur” diyebilirdi diye düşünüyorum. Antalyaspor’un fayda sağlamadığınız ekonomik buhranına 2 Milyon Euro ve tahminen + gecikme süresinde işleyecek faizle epey fazla milyon TL’lik bir delik de siz açtınız, başka da bir şey olmadı. Ama sorun değil, bu borcun ödemesi geldiğinde siz zaten gitmiş olacaksınız değil mi?
Takım neden mi kaybediyor? Nasıl kaybetmesin! Başkanının kulüpten, hocasının takımdan hiçbir beklentisinin olmadığı bir ortamda 11 tane adamı oynamak için ne motive edebilir? Para demeyin, orada durumlar devre arasında transfer yapmayan tek Süper Lig takımı olmamızdan da üç aşağı beş yukarı anlaşılıyor. Öz evladımız Doğukan Sinik Süper Lig’e gelip başka takımda kirada oynuyor, müthiş bir network gerçekten.
Umudumuzu elimizden aldılar, tadımız kaçtı bir kere. Şubat ayının ortası gelmeden tepeden tırnağa havlu atmış gibi görünen bir Antalyaspor var elimizde.