Ne Maçtı Ama
Ulaş Kalkan yazdı…
Hatayspor maçları bizim için çoğunlukla bol gollü, hikayesi farklı maçlar olmuştur fakat bu maç şimdiye kadar oynananların hepsini geride bıraktı. Ne maçtı ama! İki takım da sadece kazanmayı istedi, iki takım da hücum yapmaktan hiç geri durmadı ve oyunun son dakikalarında yaşananlarla bu maç resmen tarihe geçti.
Gol düellosu diye tabir edebileceğimiz maçta Hatayspor’un 19. dakikada bulduğu şık gole Erdoğan’ın füzesiyle ilk yarı içerisinde cevap vermesini bildik. Burada Erdoğan’a bi parantez açmak gerekiyor; bu yanlış planlanmış, yedek sol beksiz kadroda o mevkinin hakkını vererek oynuyor. Antalyaspor’u ilk kez izleyen birisi kendisinin net bir ters ayaklı sol bek olduğunu düşünecektir. Daha önce Sivasspor’da da her iki bekte zaman zaman oynamış olmasının da verdiği bilinçle o mevkide en azından hücum açısından kendinden bekleneni fazlasıyla veriyor. Erdoğan’ı izlemek bu kadar keyifliyken böyle güzel bir golle de bu performansını süslemesi çok sevindirici.
İkinci yarıda ise takımların savunmayı komple elden bıraktığı, kaleyi bulan 13 ve toplamda da 23 şuta sahne olan bir oyun izledik. İki takım da maçı kazanmak için her şeylerini vermeye bu kadar kararlı olunca güzel gollerin olduğu ilk yarının üstüne çok adamla hücumların olduğu bir ikinci yarı ile bu maç sonunda olacaklardan bağımsız olarak seyir zevki çok yüksek bir müsabakaydı.
Önce biz 2-1 öne geçtik sonra onlar 3-2 yaptı. Rakibin iki golü olurken topla biz oynayıp atakları yapan taraf bizdik, bizim kazandığımız penaltı sırasında ise aslında maç neredeyse elden gitmiş gibiydi. Fakat savaşmayı bırakmayan bir Adam Buksa henüz evimizde oynadığımız maçlarda, bizlerin önünde gol sevinci yaşayamasa da deplasmanlarda nazar boncuğu takılacak bir performans sergiliyor. Bu maçta da hem golünü attı hem penaltıyı aldı hem de onu gol yaparak ikinci yarıya damgasını vuran oyunculardan birisi oldu. Penaltı pozisyonuna rakip takım çok itiraz etse de ben itiraz edilenin ne olduğunu açıkçası anlayamadım. Ara pasa hareketlenen oyuncunun ayak bileğinin yandan-arkadan denilebilecek bir bölgesine bariz bir müdahale olduğu en azından ekrandan çok rahat belli oluyordu.
Geldik maçın bizler için tansiyonun yükseldiği anlarına… Helton Leite yediği 3 gole rağmen başarılı bir oyun çıkarırken maçın uzatmalarının henüz başında sakatlık geçirdi. Omzu çıkan başarılı kalecimizin maça devam edemeyeceği anlaşıldığı anda hepimizin içini bir tür korku ile stres karışımı his kapladı sanırım. Beş oyuncu değişikliğini de gerçekleştirmiş olan takımımızda sahadaki oyunculardan birisinin kaleye geçmesi gerekiyordu. İsrailli ikilimizden şimdiye kadar daha az ön planda olan Ramzi Safouri bir anda sorumluluğu üstüne alarak yeşil kaleci kazağını üstüne geçirdi. Sakatlık sebebiyle de olsa uzatma sonuna eklenen sürenin belirsizliği o kadar büyük bir gerginlikti ki… Eksik kalmanın ve kalede kaleci olmayan bir oyuncunun olmasının verdiği tedirginlikle kendi alanına kapanan takımımız rakibine şut şansı vermemek için elinden geleni yaptı. Buna karşın yine de birkaç şut atma şansı bulan Hatayspor’a geçit vermeyen Safouri gerçekten büyük bir çaba ve özveri ile sahadaydı.
Maçın son düdüğü çalana kadar saniyeler geçmek bilmezken bu maçtan alınan bir puanın sezonun sonunda kıymetini daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Şu anda bize bıraktığı hikayesi zaten bu maçı asla unutturmayacaktır. Hatayspor deplasmanında 1 puan, hele de böyle alındıysa, iyidir.