Mekanın Sahibi Geldi
Ulaş Kalkan yazdı.
Antalyaspor taraftarı ile bir bütün haline geldiğinde her zaman yeri yerinden oynatan bir kulüp olmuştur. Bu haftaki Sivasspor maçında bu söylem açık bir şekilde sahaya da yansıdı ve 1 seneyi aşkın bir süre sonra, 2024 senesinde ilk kez üst üste iki lig maçı kazandık. Sezon başı rahat koltuklarda oturulduğu yerden belirlenmiş olan ve hiçbir şekilde ülkenin ekonomik gerçekleriyle bağdaşmayan bilet fiyatlandırması konusundaki inattan sonunda vazgeçildi. Cuma akşamı oynanan bir maç olmasına rağmen 10 Binin üzerinde biletli Antalyaspor taraftarının maça gelmesine vesile olan bu karar belki de galibiyetin en önemli unsuruna dönüştü. Rakip takım teknik direktörü maç sonunda basına yapmış olduğu açıklamalarda Antalyaspor taraftarının hakemi etkisi altına aldığını söyledi. Gerçekliği tartışılır bu açıklamaya nazaran gerçekliği tartışma götürmeyecek olan şey taraftarımızın rakip takımı etkisi altına alarak güzel bir baskı oluşturması ve aynı zamanda takımımız için de itici bir güç olmasıydı. Taraftarın futbol oyununun hem iştirakçisi hem de müşterisi olarak ne kadar önemli bir unsuru olduğunu gözler önüne seren bu maçta zor günler yaşayan takımımızı desteklemek için gelen herkesi bu galibiyetten ötürü tebrik ederim.
Sadece aldığı cezalar ve ceza için tahkim kuruluna sevk edilme sayısı konusunda zirve yarışı yapabilen bir başkan ile çıktığımız bu yolda, saha dışında alınmış bir makul kararın bile ne kadar verim sağladığını görmüş olduk. Toplamda 4 kere tahkim kuruluna sevk edilerek toplamda 9 ay hak mahrumiyeti ve 918 Bin TL para cezası almış. Bu süre ve meblağ itirazlar sonucunda almış olduğu cezanın 4 ay hak mahrumiyeti ve 600 Bin TL’lik kısmının silinmiş hali olduğunu da belirtmekte fayda var. Antalyaspor’un bugüne kadar çizmiş olduğu profil ve temelinde bulunan değerlere pek uyduğunu söyleyemeyeceğim işler bunlar. Fakat insanın kendisi her ne kadar yanlış da olsa, yaptığı doğru olunca pozitif etkisi hemen görülüyor. Bilet fiyatlarının halkın alım gücünü de düşünerek revize edilmesinin neticesi daha ilk maçtan belli oluyor.
Taraftarın tabiri caizse “Eve Dönüşü”nün yanında maça damga vuran isimlere de değinmek gerekir. Haftalardır burada söylediğim gibi Kaluzinski bu takımın değişmezidir, değişmezi olmalıdır, olmak zorundadır. Ayaklarına hakim, kolaylıkla oyun yönü değiştirebilen, oyun kurarken geniş düşünebilen böylesi bir oyuncunun ilk 11’de yerini sağlama alabilmesi için taraftarın ve bizlerin eleştirilerinin üstüne Kaluzinski’nin de böylesi bir performans sergilemesi çok iyi oldu. Yaptığı iki asist ile beraber toplam 6 kilit pas, %91 pas isabeti ile oynayan Kaluzinski bu takımın merkezden oyununu kimin kuracağını da teknik heyete göstermiş oldu. Yine Kaluzinski gibi sezon başından beri nedense çok az süre alan Safuri’nin bu sezonki ilk golünü atarak takımda yer istediğini görmek de mutluluk vericiydi.
Fakat bireysel performanslardan bahsederken Erdoğan Yeşilyurt’u özellikle sona bıraktım. Maçın oyuncusu hatta belki de haftanın oyuncusu seçilebilecek bir performans sergiledi Erdoğan sağ bek mevkiinde. İki ayağını da kullanabilmesi, bitmeyen enerjisi, kazanmak isteyen yapısının yanına yeteneğini de ekleyince oynadığı mevkiiye göre çok büyük bir üretkenlik sağladı. 6 kilit pas, %82 pas isabeti, 4/5 uzun pas isabeti, 5 isabetli orta gibi üst düzey ofansif istatistiklerinin yanında girdiği 5 ikili mücadelenin 4’ünü kazanan, 4 pas arası ve 2 top kapma gibi sahanın en iyisi olduğu defansif istatistikleriyle de destekliyor. Oyunun iki yönünde de muazzam performans gösteren Erdoğan’ın skor tabelasında gol veya asist olarak bulunmaması tamamiyle şanssızlıktan ibaret. Özellikle maçın 68. Dakikasında kenardan göndermiş olduğu falsolu topta Van de Streek golü atmış olsaydı haftasonu bütün futbol yorumcularının bahsetmeden geçemeyeceği bir asist yapmış olacaktı.
Neticede 3 puan almış olmak, hepsinden önemli.