Hiç Olmadı

26 Aralık 2023 10:00

Ulaş Kalkan yazdı…

Ankara’da yaşanan istenmeyen olaylar sonrası verilen ve sebebini hala anlayamadığım, aslında bir şeyler anladığım fakat “yok artık o kadarını da yapmıyorlardır, neticede 20 takımın bu ligde emeği var” diye kendimi sakinleştirmem gereken hafta sonu arası sonrası bir de zoraki fikstür sıkıştırılınca takımımızın adeta lastiği patladı. Zaten kırılgan olan çoğunluğu yeni gelmiş oyuncu grubumuzda ilk 11’den yapılan birkaç fire bile takımın işini zora sokabiliyor.

Kasımpaşa maçı hakkında bir şeyler söylemek istesem de ne söylenebilir pek de bilmiyorum. Helton ve Buksa gibi önemli iki eksik yanında Erdal’ın da yokluğu takımımızı komple kilitledi. Aynı şekilde Kasımpaşa da bizim kalemizin yerini bilmez bir şekilde sahada bulununca ortaya tatsız, lezzetsiz ve golsüz bir beraberlik çıktı. Fakat her şeye rağmen açıkçası yine de şu İstanbulluların derbi zannettiği şeyden daha iyi bir maç olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Kasımpaşa karşısında evimizde yapmış olduğumuz bu iki puan kaybı sonrası hepimiz takımdan son dönemde alıştığımız, kaliteli oyunu oynayacakları zorlu bir Adana Demirspor deplasmanı bekliyorduk. Bekliyorduk beklemesine ama beklentilerimiz ilk dakikada devrilirken normal süreye göre son dakikada da yıkıldı. Üzücü ve “keşke”leri bol bir Adana deplasmanından eli boş ayrılmak durumunda kaldık.

Aslında Adana Demirspor maçının başı, bize Nuri Hoca’nın Kasımpaşa maçındaki ilk 11 tercihinin sebebini göstermiş oldu. Çok çok uzun süredir, belki Nuri Hoca geldiği günden beri Bünyamin Balcı ilk kez sakat veya cezalı olmadığı halde ilk 11 başlamamıştı Kasımpaşa maçında. Adana Demirspor maçında da bunun nedenleri önümüzdeydi. Topa sahip olan oyuncu uzun pas atma öncesi yapılacak her hazırlığı rahat rahat yaparken, Akintola elle kolla adeta bağıra çağıra çapraz koşuya çıktı. Bünyamin bunu gördü, rakibini kovalamaya da başladı fakat nedenini onlarca kez izlememe rağmen çözemediğim bir şekilde durdu. Sonrasında ise hepinizin bildiği gibi rakibimiz atak bile yapmadan tek bir pasla öne geçmiş oldu. Bünyamin’in savunma zafiyeti kariyerinin başından beri ortada olsa da Nuri Hoca da bu durumdan, Bünyamin’in savunma yönünde kendini geliştiremiyor olmasından biraz yorulmuş olacak ki, Kasımpaşa maçında Erdoğan-Güray bek ikilisiyle başlamıştı. Eğer Güray Vural sarı kart cezalısı olmasaydı yüksek ihtimalle yine aynı ikiliyi 11’de, Bünyamin’i de kulübede görecektik, işte bu gol de tam olarak bu durumun nedeni.

İlk yarı zaten şok içinde başlamışken bir süre daha topun rakipte kalmasına müsaade ettik. İlk yarı sonlarında ise Van de Streek’in kafasının direkten dışarı gitmesinden sadece birkaç dakika sonra, devre tam bitmek üzereyken kalemizde gördüğümüz ikinci gol işleri hepten zora soktu. Ama bir şey çok belliydi, ikinci yarı Antalyaspor oynayacaktı. Oynamak zorundaydı çünkü bizi bu yılmayan ruha bu takım alıştırdı.

İkinci yarı ilk yarıya göre kat kat daha iyi başladı. 13 şut çekip topa rakip takımın iki katı fazla sahip olduğumuz bu yarıda en büyük sorun golü çok geç bulmamız oldu. Sürpriz golcümüz Erdoğan 85. dakikada attığı şık golle bize umut verdikten sonra fazla da bir süre geçmemişken bir şey oldu. Korner pozisyonunda Veysel Sarı rakibinin bariz çekmesi sonucu yerde kaldı. Hakemin penaltı kararı sonrası yaşadığımız sevinç ise kursağımızda kaldı. Adam Buksa’nın adına yakışmayacak kadar kötü penaltısı sonrası sahadan boynumuz bükük ayrılmak zorunda kaldık. Bu sezon birçok maçta kahraman olan Buksa’ya bu vuruş hiç yakışmadı. Bu sezon 3. penaltısını kaçıran Buksa ise “Golcü olmak penaltıcı olmak için yeterli midir?” sorusunu gündeme getirdi.

Tatsız iki maç, bırakılan 5 puan sonrası keyiflerimiz kaçmış olsa da güzel günlerin sayısının artacağına olan inancı kaybetmeye de gerek yok.

ETİKETLER: ,