Giriş, Gelişme, Sonuç
Ulaş Kalkan yazdı…
Böylesine tarifi zor bir galibiyet böyle anlamlı bir günde, üstelik de Başkent’te bu Antalyaspor’a yakışırdı. Son iki haftadır alınan galibiyetler, kupa maçını da dahil edersek üst üste alınan 3 galibiyetin ardından muhteşem bir oyunla, adeta rakibine bir kalite farkı hissettirerek alınan bu galibiyetle birbirine perçinlendi. Bu takım, bu uyumla rakiplerinin başına daha çok bela olur gibi görünüyor.
Takımımız hikaye yazmanın temel adımları gibi bir üç hafta yaşadı; Giriş, gelişme ve sonuç. Öncelikle Başakşehir maçında kaleyi bulan tek şutuyla maçı kazanmayı bilen takımımız yersiz bir şekilde kaybedilen Gaziantep maçı sonrası kazanmayı ve kazanmanın kıymetini tekrar kavrayarak lige yeni bir giriş yapmış oldu. Akabinde Beşiktaş maçında ilk yarıyı 1-0 geride kapatsa bile Saric’in adeta soyunma odasından attığı gol ile ikinci yarıda rakibini perişan etmesini bildi. Jehezkel’in o maçtaki resitali ise kendisinin ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu her hafta olduğu gibi yeniden deneyimlememizi sağladı. Bireysel çabaya takım inancı da eklenince bir gelişmeye sebep oldu.
Akabinde bu hafta, Ankara’da, 10 Kasım’ın 85. yıl dönümde sahada öyle bir Antalyaspor vardı ki… Maçın ilk yarısında rakip kaleye 13 şut çekip bunların 6’sında direklerin arasını bulan, 1 şutu direğe takılıp 2 de gol bulmuş, rakip ceza sahasında topla tam 17 kere buluşmuş ve buna karşılık rakibine de şut çekme imkanı dahi tanımamış bir Antalyaspor. Sahaya adımını attığı andan itibaren kazanmayı hedefine koymuş ve bunun için gereken her şeyi fazlasıyla yerine getirmiş bir Antalyaspor. Sonuca ulaşmış, buna alışmış ve birlik olmuş bir Antalyaspor.
Tek tek tebrik etmek gerekirse tabii ki skora katkısı ile ön plana çıkan isimler var fakat takım, artık takım olmuş durumda. Asıl dikkat edilmesi gereken kısım burası. Neticede hep söylüyoruz, formanın arkasında değil önündeki isim önemli olan. Altyapıdan gelen Ege Birsel dahi 88. dakikada o kadar kendinden emin bir müdahale ile topu rakibinden aldı ki bu bile takım olmanın bireylere katkısını çok açık bir şekilde gösteriyor. Ya da Erdal Rakip’in yere düşürüldüğü anda yerde kalıp oyunu soğutmak yerine düşerken belki de yerdeyken gördüğü ara pas opsiyonunu bir an önce değerlendirmesi, hakeme oynamaması bir takımın kendine inanmışlığını ve odaklanmış olduğunu gösteren çok güzel bir enstantaneydi.
Değişen yönetimler, sansasyonel iddialar, giden önemli oyuncular… Kaosu hiçbir zaman eksik olmayan Antalyaspor’da bir tek Nuri Şahin değişmedi, bir de onun kazanmak için elinde ne var ise onu son sınırına kadar kullanma becerisi. Rakibine çok iyi çalışan, planlamasını iyi yapan bir teknik adam olarak jenerasyonu içerisinde pırlanta gibi parlayan hocamız da tebriği hak ediyor.
Ayrıca 10 Kasım’da Ankara’ya iner inmez Ata’sının huzuruna koşan büyük Antalyaspor taraftarı da hem övgünün hem de zaferlerin en güzeline layık olduğunu bir kez daha gösteriyor.