Gergin Haftanın Mutsuz Sonu
Ulaş Kalkan yazdı.
Sezonun ilk mağlubiyetiyle henüz ikinci haftada tanıştık. Bu sonuç, Antalyasporlular için berbat geçecek bir haftanın başlangıcı olabilirken, Antalyaspor yönetimindeki bazı kişileri, tuttukları takımın kazanması nedeniyle mutlu etmiş olabilir. Tribün değiştirerek kendi taraftarına saldıranlarla aynı noktada değiliz, olmadık, olmayacağız. Eşkıyalıklarını Twitter’da paylaştığı için taraftarı aratıp, konumunu isteyerek küfür edenlerle aynı gayeye sahip değiliz, olmadık, olmayacağız. Yeri gelmişken söyleyeyim; siz de 35-40 kişilik bir grubun organize saldırısına uğrayacak kişiler değilsiniz, olmadınız, olamazsınız. Gibi dizisinde Ersoy karakterinin repliği ile cevap vermek gerekirse: “Sen önemli birisi değilsin abi.”
Antalyaspor’un mevcut durumu, “Antalyaspor yönetimindeyim” cümlesini gururla kurduracak bir halde değil. Bu unvan sizlerin hayatlarınızda aldığınız en yüksek unvan olabilir, fakat Antalyaspor, en azından geçtiğimiz 20 sene boyunca, hiç bu kadar aciz bir hale getirilmemişti. Sekiz ay boyunca devam eden transfer yasağını bugün gelmiş gibi davranmanızdan anlaşılıyor ki, sizler çözüm sunmak yerine suçlu arıyorsunuz. Bu mantalite ile giden bu takımdan umutlanmak istemiyorum aslında, ama arma aynı arma, bizim güzel günlerimiz sadece gölgede kalmış durumda. Anlamak istemediğiniz nokta ise şu: Antalyaspor taraftarı, Antalyaspor’un iyiliği dışında bir şey istemez. Antalyaspor temelli eleştirileri şahsınıza küfür gibi algıladığınız sürece, siz ve biz hep ayrı kalacağız. Yan yana gibi görünsek de karşı karşıya gelmekten başka seçenek kalmaz. Çünkü unutmamanız gerekir ki, ne siz ne de biz, asıl olan Antalyaspor’dur. Siz gidersiniz, biz gideriz, bu kentte yine Antalyaspor kalır.
Maça gelecek olursak; Her şeyden önce, üçlü savunma bu ligde olmaz. Hele ki şampiyonluk adayı, hücum hattı hızlı bir rakibe karşı savunma çizgisini neredeyse orta sahada kurarsan, rakip oyuncular 40-45 metre rahatça top sürerek kalene gelir ve ligin seviyesinin çok altında olan kalecinin yanından topu yuvarlayıverir. Zaten becerisi sınırlı ve büyük çoğunluğu ağır oyunculardan oluşan bu kadroyla açık oynarsan, açık verirsin. İyi futbolcu olmak, iyi hoca olmak için bir kriter değil, bunu biliyoruz. İkinci haftadan hoca eleştirmek istemiyorum ama bu kadar bariz sorunları görmek için bir çift göze daha ihtiyaç duyuyorsa, Antalyaspor sevgimden ötürü susamayacağımı söylemek zorundayım.
Bir de Safuri ve Kaluzinski meselesi var. Hazırlık maçları dahil oynatmadıysan, istemediğini söyleyip gönderin dediysen, 45’te ya da 60’ta bu adamlardan kurtarıcı rolü beklemeyeceksin. Ya da en başından “Elimdeki kadro bu, bu kadronun suyunu çıkarıp yine de istediğimi elde ederim” deyip planını ona göre yapacaktın. Dizilişte merkez orta saha oyuncusu sayısını azaltıp stoper sayısını arttırmak çözüm olmuyor. Ha, bir artısı var; bildiğim kadarıyla kendisinin talebiyle alınan Thalisson Kelven’i, dört gol yediğimiz bir maçta da olsa beğendim.
Gergin bir haftanın üzerine mutsuz bir hafta sonu oldu. Fakat biz sevinmek için sevmediğimiz gibi mutsuz olduk diye vazgeçecek de değiliz. Asıl olan Antalyaspor’dur, her zaman da öyleydi.
Herkese iyi haftalar dilerim.