Aktörler Değişti Sıra Oyunda

12 Ekim 2022 12:04

Ulaş Kalkan yazdı…

Geçtiğimiz haftalarda sahada gerek oyun gerekse sonuç anlamında beklentilerimiz, bir türlü karşılık bulmamıştı. Geçtiğimiz sezonun ikinci bölümünde yaşamaya başladığımız peri masalı sonrası bu sezon yaşananlara, sahadaki hırs, azim, mücadele konusundaki büyük eksikliğe hiçbirimiz bir türlü anlam verememişizdir diye düşünüyorum. Teknik ekibimiz de bu konuyu derinlemesine ele almış olacak ki sorunun temelde olabileceğini düşünerek sakatlığı olduğu bildirilen Boffin ile beraber mağlubiyetle ayrıldığımız son 4 maçta hiç değişmeyen stoper tandemine neşteri vurmuşlar. Veysel ve Fedor yerine Ömer ve Luyindama ikilisi ile başlayarak pas özelliği ile ön plana çıkan bir ikili yerine fiziksel savunması daha çok öne çıkan bir ikiliyi tercih etmişler. Bu tercih değişikliğinin rakibe yönelik tek maçlık bir hamle mi yoksa takımın bir kere dengesi dağıldıktan sonra kolay gol yeme alışkanlığından kurtulması için kalıcı bir müdahale mi olduğunu hep birlikte ilerleyen haftalarda göreceğiz. Fakat bu değişiklik ne denli etkili oldu?

Öncelikle skor tabelasına yansımasına göre ligde son 7 maçtır gol atan bir rakibe karşı masa başı hakemlerin amatör eğlendiren performansı olmasa -bu konuya sonra geleceğim- gol yemeden tamamlanmış olacak bir maç var ortada. Bunun başlıca sebebi de bu sezon teknik ekibin topu karşısına alarak yaptırmış olduğu alan savunması yerine fiziksel temasa daha fazla izin veren, rakibin topla alan kat etmesine müsaade etmemeyi amaçlayan bir savunma anlayışı ile takımı sahaya sürmüş olması. Bu durum da istatistiklere 2 önemli savunma istatistiğinde yükseliş ile sonuç veriyor: Kazanılan İkili Mücadele sayısı ve Başarılı Top Kapma Sayısı. Özellikle az önce bahsettiğim takımın topa doğru daha agresif olmasını amaçlayan bu sistem değişikliği sayesinde bu sezon en son galip geldiğimiz maç olan Trabzonspor maçından bile çok daha yüksek sayıda ikili mücadele kazanmayı başardı oyuncularımız. Bana kalırsa bu istatistiğin sahadaki yansıması takımın “neredeyse galip” diyebileceğimiz sonucuna en büyük etkiyi yansıtan gelişmedir.

Öte yandan takımımızın bu sezon başından beri özellikle hücum organizasyonları konusunda kendini belli eden problemleri düşünülenden daha derin bir sorun gibi görünüyor. Çünkü bu sezon takımımızın benim gördüğüm kadarıyla 2 temel gol bulma ümidi var: “Topu Fernando’ya ver ve bir sihir yapsın” ve “Topu Haji Wright’a ulaştır, atabiliyorsa atsın”. Bu iki özel durum dışında takımımız akan oyunda çalıştığı hücum organizasyonlarının hiçbirini sahaya tam olarak yansıtamadı. Bu durum belki de çok sık rotasyona gidilen hücum bölgesi sebebiyle kendini dışa vuruyordur bundan emin olamayız fakat bu maçta da daha önceki maçlara çok benzer bir hücum anlayışına sahiptik. Teknik ekibimiz gol yeme konusundaki sorunlarla ilgili ciddi adımlar attığı gibi yakın zamanda skor üretme konusunda da ortadaki problemlerin üstesinden gelecektir. Neticede Nuri Şahin gerek saha içerisinde olduğu dönemler gerekse de takımımız başında geçirdiği sürede kendisinin bir sorun çözme ustası olduğunu defalarca gözler önüne serdi. Çok geçmeden bu sorunun da üstesinden geleceğini ümit ediyorum.

Gelelim sahada, saha kenarında ve masa başında yaşananlara… Konya ekibi geçmişten de alışkın olduğumuz gibi saha içinde oyuncuları, saha kenarında taraftar ve teknik ekibimizi provoke etmek için elinden geleni yine yaptı. Fakat şaşırtıcı olan bu provokasyonlarından fayda sağlayabilmiş olmaları. Teknolojik gelişmelerin performanslarına olumlu etki etmesini beklediğimiz hakem camiası ciddi bir şekilde güç ve saygı kaybetmeye devam ediyor. Müsabakanın belki de son atağında rakip oyuncunun kalecimiz Alperen’in göğüs bölgesine müdahale eden kolunu herkes görürken masa başındaki hakemlerin nizami kabul etmesinin ve son sözü onların söylüyor olmasının kabul edilebilir bir yanı olmadığı gibi izahı da yok. Her hafta farklı birden çok skandala imza atan Türk Hakemliği müessesesi için bu gibi durumların artık sıradanlaşmış olması ise gerçekten çok üzücü.